Erzurum Güncel- Abluka altındaki Gazze'de İsrail'in her geçen gün dozunu arttığı saldırı, katliam ve soykırımların en yakın tanığı gazeteciler. Bir yandan saldırılara maruz kalırken bir yandan kaydettikleri görüntüleri dünyaya aktarmaya çalışan gazeteciler İsrail tarafından doğrudan hedef alınıyor. Dışarıdan medya çalışanlarının girişine izin verilmeyen bölgedeki yerel basın mensupları sivillere yönelik saldırıları, başta Şifa hastanesi olmak üzere sağlık kurumlara atılan bombaları an be an kayda aldı ve tüm insanlığa ulaştırdı. Ancak yaptığı soykırımı küresel medya eliyle örtbas etmeye çalışan İsrail, ilk günden itibaren bu şahitlikleri ortadan kaldırmak için gazetecileri de keskin nişancılar ve bombalarla öldürdü. İsrail'in medya mensuplarına yönelik saldırılarına Türkiye'deki gazeteciler de tepki gösterdi. Press For Palestine Filistin İçin Gazeteci Dayanışması ilk günden bu yana düzenlediği çeşitli organizasyonlarla bu insanlık ayıbına karşı net bir duruş gösterdi. Platform, hafta içinde Gazze'de öldürülen meslektaşlarına ve İsrail'in medyaya yönelik savaş suçlarına dikkat çekmek üzere yayınladıkları Gazzete'yi İstanbul'daki çeşitli meydanlarda okurla buluşturdu.
Platformun sözcüsü gazeteci Hayrünnisa Çiçek'le Gazzete'yi ve Press For Palestine'ı konuştuk.
Press For Palestine ve Filistin İçin Gazeteci Dayanışması nedir, ne zaman ve neden kuruldu diye sorsam...
Gazeteciler ilk kez hedef alınmıyor Filistin topraklarında. İsrail işgalini haberleştirmek, Filistin halkına yönelik baskı, zorbalık ve hak ihlallerini dünyaya duyurmak isteyen gazeteciler daha önce de İsrail şiddetine maruz kalmıştı. Dünya tarihinde Filistin dışında hiçbir yerde meslektaşlarımızın doğrudan hedef alınıp öldürüldüğünü göremezsiniz. Buna dikkat çekmek amacıyla 2021'de gazeteci arkadaşlarımızla birlikte Press For Palestine Filistin İçin Gazeteci Dayanışması'nı kurduk.
Amacımız bağımsız bir şekilde oradaki gazeteci arkadaşlarımızın sesi olabilmekti. Bugün de gördüğümüz gibi kimi zaman çalıştıkları kurumlar bombalanıyor kimi zaman dünyayla iletişimleri kesiliyor, susturulmak isteniyorlar. Onların sesi olalım ve yaşadıklarını, şahitliklerini biz dünyaya aktarmaya çalışalım, onların neden böyle bir muamele gördüklerini anlatalım dedik. O günlerde El Cezire muhabiri Şirin Ebu Akile keskin nişancılar tarafından katledilmişti. Bir basın açıklaması gerçekleştirdik ve 'İsrail, gazetecileri öldürerek gerçekleri susturamazsın. Orada arkadaşlarımızın sesini kısmaya çalışabilirsin ama biz bu sancağı devralacağız' dedik. Ardından bir imza kampanyası düzenledik ve herkes bir şekilde bu konuya dikkat çekmeye çalıştı.
7 Ekim'den bu yana Gazze'de medya açısından da korkunç bir bilanço ortaya çıktı...
Evet, Gazze'de özellikle medya kurumları doğrudan bombalanıyor, gazeteciler keskin nişancılar eliyle öldürülüyor. İsrail biliyor ki bir gazetecinin yapmış olduğu haber, çekmiş olduğu bir kare fotoğraf onun attığı milyon dolarlık bombalardan çok çok daha etkili. Bugüne kadar 97 gazeteci, bir kısmı görevi başında bir kısmı evinde ailesiyle birlikte katledildi. Bazı istatistikler vereceğim; bu rakamlar çok önemli. 2000 ve 2022 yılları arasında İsrail, 55 gazeteci katletmiş. Ancak 7 Ekim'den bu yana 75 günde 97 gazeteci öldürüldü. O yüzden biz de Press For Palestine Filistin İçin Gazeteci Dayanışması çatısı altında Filistinli Gazeteciler Derneği, Duyarlı Medya Derneği, Basın Kulübü gibi meslek örgütlerinin paydaşlığında Gazze'deki meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu göstermek istedik. İlk olarak 2 Kasım'da Taksim'de bir basın açıklaması yaptık. İdeolojik olarak farklı çizgideki birçok basın kuruluşu oraya gelerek bu insanlık meselesinde yanyana durdu.
İsrail, medyaya da ciddi anlamda bir abluka uyguluyor değil mi?
En büyük karartma medyaya uygulanıyor zaten. İsrail, küresel basını susturuyor. Gazze'ye fosfor bombaları atıldığını, hastanelerin, ambulansların, okulların bombalandığını, göçe zorlanan sivillerin yollarda katledildiğini gizlemeye çalışıyor. Çünkü bunların hepsi uluslararası arası hukuka göre savaş suçu. Ama biz Şifa Hastanesi'nde yaşananları bütün karartmalara rağmen gazeteciler sayesinde öğrendik. Saldırılar başladığında İsrail'in ilk yaptığı elektrikleri ve iletişimi kesmek oldu. Gazze'deki meslektaşlarımız ölümü göze alarak haftalardır orada yaşananları bizlere duyurmak için mücadele veriyor. Emanet bilinciyle ellerindeki son görüntüyü de dışarıya aktarmaya çalışıyorlar. Filistin halkının direniş ruhunun gazetecilere de çok fazla sirayet ettiğini görüyorum. Zaten onların bu kahramanlığı sayesinde bugün bir küresel intifada yaşanıyor.
Aynı zamanda İsrail'in savaş suçlarını da belgelemiş oluyorlar...
Kesinlikle! 1948'den itibaren Filistin topraklarında İsrail işgali yaşanıyor. O günden bu yana 500'den fazla soykırım yaşanmış. Ancak bunların kaç tanesini biliyoruz? Özellikle 1987'den ve Birinci İntifada'dan sonra bölgede yaşananları daha fazla duymaya ve gündemimize almaya başladık.
Bu noktada medya mensupları Filistin'de olup bitenleri nasıl görüp, hangi kavramlar üzerinden yansıtmalı?
Filistin toprakları üç ilahi dinin kutsal mekânı ve teolojik bir savaş yürütülüyor yıllardır o bölgede. Bir gazeteci olarak bu bölgede yaşayanları nasıl aktarmalısın, işgale bakışın nasıl, hangi kavram ve ifadelerle konuşmalısın ki izleyicine, okuruna oradaki gerçekliği en doğru biçimde aktarabilesin... Bütün bunlara doğru cevaplar veremezsek yapacağımız haberler hakikate hizmet etmez. Sözgelimi İsrail, bölgede savaşı gözlemlemek üzere gazetecileri Kudüs'te topladı ve habercilik yapmaları için Siderot bölgesinde onlara bir zemin oluşturdu. Ama hiç kimse Gazze'ye giremedi. Asıl saldırılar Gazze'ye gerçekleştiriliyor ama orada bir tiyatro sahnesi kurmuşlar. Hamas bize saldırıyor yalanlarını doğrulayacak haberler yapılmasını istiyorlar. Bölgenin dinamiklerini bilen gazeteci arkadaşlarımız oraya gittiklerinde bu tuzağa düşmediler. Çünkü şu anki soykırımın temelinde işgalin olduğunu çok net biliyorlardı ve bu yönde bir habercilik yaptılar. Ancak oraya giden arkadaşların hepsi aynı bilinçte ve ön bilgiye sahip değildi, bölgeyi yeterince tanımıyorlardı bu yüzden bazı iletişim kazalarının yaşandığını da gördük.
Biz de bu olanlardan hareketle Filistin özelinde çalışacak gazetecilere yönelik bir alt yapı sağlamak, birikim oluşturmak üzere "İşgale Karşı Söylem İnşası" konulu bir medya atölyesi gerçekleştirdik. "Filistin ve İsrail'in Sosyal ve Coğrafi Yapısı", "İşgal Tarihi ve Politik Yapı", "Güvenlik ve Savaş Muhabirliği", "Haber Dili ve Söylem İnşası", "Haber Kaynaklarını Doğru Kullanım", "Türkiye'nin Filistin Politikası ve İsrail ile İlişkileri" başlıklarında alanında uzman isimler birer konuşma yaptı.
FİLİSTİNLİ GAZETECİLERE GAZZETE'DEN BİN SELAM
Press For Palestine Filistin İçin Gazeteci Dayanışması son olarak bir günlük bir gazete yayınladı...
Evet, gazeteci-yazar Demet Tezcan'ın fikri ve önerisiydi. Biz de arkadaşlarımızla hızla organize olduk. Yayın Kurulu Amir Lafi, Demet Tezcan, Emine Dolmacı ve Gülcan Tezcan'dan oluşan editörlüğünü Ebru Olur'un yaptığı Gazzete'nin tasarımını Adem ve Bilal Şenel, görsel yönetmenliğini Saliha Eren üstlendi. Fadime Özkan, Neslihan Önder, Özlem Coşan, Ali Artmaz, Ayşe Aydoğdu, Merve Bayrakçı, Nevzat Çiçek, Recep Yeter ve Demet Tezcan yazılarıyla gazetemize katkıda bulundu.
Gazze'de meslektaşlarımıza yönelik katliamı ve bu savaş suçunu köşe yazıları ve haberlerle kayıt altına aldık. İçerik konusunda Filistinli Gazeteciler Derneği Başkanı Amir Lafi, baskı noktasında Esenler Belediyesi bize destek verdi. Çarşamba günü bir basın açıklamasının ardından Beşiktaş ve eş zamanlı olarak Kadıköy, Üsküdar, Eminönü, Mecidiyeköy, Bakırköy meydanlarında Gazzete'nin dağıtımını gerçekleştirdik. "İşgalci İsrail gazetecileri öldürerek gerçekleri susturamaz!" manşetiyle yayınladığımız 20 sayfalık gazetede, Gazze'de öldürülen gazetecilerin hikâyeleri ile Filistin'de zor şartlar altında mesleğini sürdüren gazetecilerin haberleri yer aldı. Yaşananlar karşısında dünya medyasının suskunluğu ve işgale karşı ortak söylem inşası da gazetede ele alınan diğer konu başlıkları. Bu gazeteyi İsrail soykırımı sonucu şehit olan ve hâlâ direnmeye devam eden meslektaşlarımıza adadık. Onların direniş hikâyeleri bilinsin ve asla unutulmasın diye tarihe not düşmek istedik. Bizler bu inançla mesleklerini icra eden ve bu yüzden katledilen, hayatta kalmaya ve orada yaşananları duyurmaya çalışan tüm gazetecilerin kısılan sesi olacağız. Zulmü haykıracak, İsrail'in katil olduğunu yaptığımız haberler ve çektiğimiz fotoğraf kareleri ile tüm dünyaya anlatmaya devam edeceğiz.
AKŞAM