İşte Karadayı'nın bilinmeyenleri!

İş adamı Ahmet Metin Karadayı, Güncel Times Dergisine konuştu. Karadayı’nın bilinmeyenleri Erzurum’da gündem oluşturdu.

Erzurum Güncel- İşte Orhan Boskurt’un yaptığı röportaj… SUNUŞAhmet Metin Karadayı... 1980'li yılların Siyah-beyaz Türkiyesinin, donuk ve soğuk Erzurum'unda doğmuş. Bundan olsa gerek projeleri ve hayalleri hep renkli, kişiliği hep heyecanlı. Adını çok sıkça duymama rağmen Erzurum’un son yıllarda yetiştirdiği bu genç işadamı ile ilk kez Erzurum Ajans'ta da yayınlanan bir reklam kampanyası sonrası karşılaşmıştık... İkinci karşılaşmamız ise Ticaret ve Sanayi Odası'nın bir iftar yemeğinde olmuştu... Aradan günler, aylar, yıllar geçti... Ancak son günlerde Karadayı ismini daha sık duyar olduk. Özellikle Erzurum medya dünyasından bir araya gelen her iki kişiden birinin sohbet konusu mutlaka 'Karadayı'ydı...Kimi, kuracağı gazeteden ve basın sektörüne yapacağı yatırımlardan bahsediyordu, kimi Erzurum’da başlatılan 'kentsel dönüşüm' ihalelerindeki başarılarından... Yakından tanıyan bazı arkadaşlarımız ise atlı cirit tutkusunu anlatıyordu. Konuşulanlar doğru çıktı. Kısa sürede 'Pusula' adıyla bir bölge gazetesi kurdu... Geçen günlerde ise Erzurum'un en büyük konut projelerinden birisi olan herkesin 'İmar İskan' diye bildiği Yenişehir semtinde 2 bin konutun yükseleceği projeye ilk kazmayı vurdu. Cirit tutkusu ve at sevgisinin ise bizzat tanığı olduk.Güncel Times'in Genel Koordinatörü Recep Kapucu, dergimizin bu sayısındaki 'Kent Portreleri' köşesine bu genç ve başarılı işadamını konuk etmemi önerdi. 'Neden olmasın?' diyerek 31 milyon TL üzerinde bir bedelle kazandığı 'imar iskan konutlarının arsa ihalesi'nin ardından randevulaştık. O kadar yoğun gündemi arasında bizi kırmadı. Güncel Medya'nın, Kuloğlu Mahallesi'ndeki mütevazi ofisinde buluştuk. Biz sorduk, o anlattı... Genç bir insanın, Erzurum gibi zor bir şehirde neleri başardığını, nelerle mücadele ettiğini öğrendik. İşte o saatler süren sohbetten, bu sayfalara taşıyabildiğimiz Ahmet Karadayı portresi... (O.B)Hoş beşten sonra çaylarımızı yudumlarken ''Ben, baba parası bilmem'' diye söze başladı. ''Karadayı kimdir?'' sorumuzu yanıtlarken. Henüz lise öğrencisiyken ticarete atılmayı kafasına koyduğunu, eğitimini yarım bırakmasına babasın nasıl kızdığını ve 'ticarette torpil olmaz' diyerek O'nu TEMA Mağazaları'nın depolarında nasıl çalıştırdığını anlattı.''Ben okula bırakıyorum ... Çalışacağım dediğimde babam ciddi olduğumu hemen anladı. 'Bak karne almana kalmış bir ay... Karneni al bari öyle bırak' dedi. Dinlemedim. Okulu bırakmayı bir kez kafaya takmıştım. Dediğimi de yaptım. Ertesi sabah gitmedim okula. Babam, beni TEMA Mağazalarının deposuna gönderdi. Kamyonlardan salça, makarna boşaltıyordum. Ama nasıl çalışıyorum bir süre böyle devam etti. Askerlik çağım gelmişti. Hemen askere gittim. Dönüşte, bir kamyonet alarak pazarlamacılığa başladım. İlçeleri geziyor, hırdavatçılık yapıyordum. Sonra Birlik A.Ş.'de işe girdim. Un pazarlamaya başladım. Çokta başarılıydım.... (Sanki o günleri yaşarcasına öyle coşkulu anlatıyor ki, ses kayıt cihazı kullanmadığım için not almakta güçlük çekiyorum... Ve o coşkulu anlatımı keserek soruyorum)Peki inşaatçılık nereden çıktı?Babam inşaatçılıkla da uğraşıyordu. 2004 yılında İzmir'e gitti. Erzurum’da 3 bloklu bir inşaatı vardı. Son bloğu tamamlanmamıştı. 'Ahmet takip et ve bu bloğu bitir' dedi. Bende mecburen işin başına geçtim. Kısa sürede işi tamamladık. Bu arada küçük bir ofis tutmuştum. Artık kendi çapımda inşaat işleri almaya başladım. İlk yılımızda 40 daire tamamladık. Bu bizim için bir mucizeydi... Sonraki yıl 50, bir sonraki yıl 100 daire derken işimiz hızla büyüdü... İnsanlara söz verdiğimiz zamanda evlerini teslim ediyorduk. Bize olan güven artmıştı, iyi para kazanıyorduk... İşi artık öğrendiğimiz için yeni projeler üretmeye başladık. Şehirler hep batıya doğru gelişir. Bu gerçeğin ışığında Erzurum’un potansiyeline göre hareket ettik. O zamanlar Yıldızkent'te inekler otluyordu. Projelerimizi bu bölgeye yönlendirdik. Yaptığımız evleri söz verdiğimiz taahhüt ettiğimiz zamanda hak sahiplerine teslim ettik. 2012 yılına kadar şirket olarak tam 12 bin daire yaptık.“BİZ TAYYİP ERDOĞAN ZENGİNİYİZ…”12 bin daireden bahsediyorsunuz. Toplam 8 yıllık bir süre içerisinde sektörde bir numaraya yükselmek ve bu kadar konut üretmek hiç kolay değil. Bunu nasıl başardınız?Şunu açıkça belirtmem gerek. Biz Tayip Erdoğan zenginiyiz. Bu kadar çok para kazanmak ve sektörümüzde yükselmemizi öncelikle Sayın Başbakan’a borçluyuz. Babamda yıllarca inşaatçılık yaptı, değişik işlerle uğraştı ve çok paralar kazandı. Ama bir kriz çıkar, bir devalüasyon olur, kazandığını alır götürürdü. Bizden önceki kuşaklar bu şekilde 10 yılda 5-6 kriz yaşadılar. Biz başarımızı ve çok para kazanmamızı yaşadığımızı ekonomik ve siyasi istikrara borçluyuz. Bu hükümet süresince şükür tek bir kriz bile yaşamadık. Babamın 30 yılda yaptığı serveti biz 5 yılda yaptık. Bakın 8 yıl önce demirin tonu bin 150 TL civarındaydı, bugün ise bin 300 TL civarlarında.. Eskiden ise bir gecede yüzde yüz oranında iner çıkardı. O nedenle bizi zengin yapan Başbakan Recep Tayip Erdoğan’dır…Şu anda şirketlerinizde kaç kişi çalışıyor? Biz ilk yıllarda 35 kişilik bir kadroyla işe başladık. 10 ekip başımız var, onların altında olan çalışanlar var. Şimdi 800 kişiyiz. Bizim başarımızın altında bu ekip ruhuyla birlikte gelişen teknolojiye hızla adapte olmamız da yatıyor. İnşaat sektöründe gelişen teknolojiyi ilk uygulayan firmalardan birisiyiz. Bu sayede de insanlara verdiğimiz sözü yerine getirdik ve söz verdiğimiz günde evlerini teslim etti. Halkta bize güvendi.Bugün birlikte İmar İskân bloklarındaki yıkıma katıldık. Farklı bir heyecan içerisindeydiniz. Bu konu çok konuşuldu, tartışıldı. Süreç beklenenden fazla uzadı. O bölgedeki arsa ihalesini Erzurum için rekor sayılacak bir parayla aldınız. Birazda bu projeden bahseder misiniz, oradaki hak sahiplerine evlerini ne zaman teslim edeceksiniz?Bu proje benim için prestij projesi. Erzurum’da kısa sürede yani eskilerin o kooperatif usulleri ile 30 daireyi ancak bitirtebildikleri 7-8 yılık sürede 12 bin konut üreterek teslim etmemiz halkımıza büyük güven verdi. İmar İskan ile ilgili talepte orada oturan hak sahiplerinden geldi. Biz kısa sürede oradaki insanları ikna ettik ve 450 aile ile anlaştık. Kelime olarak ‘anlaştık’ demek çok kolay ama bu öyle bir süreçti ki; 450 aile bin 500 nüfus eder. Herkesi tek tek ikna ettik. Bazen bir dairenin ayrı ayrı 10 varisiyle görüştük. Ama şükür halkın bize olan güveniyle 30 günde 430 kişinin tapusunu üzerimize aldık. İlk başlangıçta işler yolundaydı ama sonradan bir çok sıkıntı çıktı galiba…Evet bazı pürüzler çıktı. Çünkü o alanda bir Kentsel Dönüm Projesi uygulanıyor. Yaklaşık 75 bin metrekare alan üzerinde modern, depreme dayanıklı 2 bin konutun üretileceği alanda çalışmaya başlanması için Büyükşehir Belediyesi'ne tahsisli arsanın ihale sürecini bekledik. Bölgedeki çalışmalarını tamamlayan Büyükşehir Belediyesi, yaklaşık 32 dönümlük arazi için ihaleye çıktı. İhaleyi 31 milyon TL’nin üzerinde bir bedelle biz kazandık ve arsanın tarafımıza teslimiyle birlikte çalışmalarımızı hızlandıracağız. “SÖZ… İMAR İSKAN EVLERİNİ 24 AYDA TESLİM EDECEĞİZ”Burada yapılacak binalar kaç katlı olacak?Bu proje Erzurum için çok önemli ve büyük bir proje. Bölgede yapılacak evler 13 katlı ve en modern şekilde olacak. Ayrıca biz bu proje ile Erzurum'un ilk kentsel dönüşümünü de tamamlamış olacağız. Bir aksilik çıkmazsa 4 yıl içinde bitecek. Konutlarının tapusunu aldığımız insanlar içinde aynı sözü vermiştik. ‘ Yeni evlerinizi ruhsat tarihinden itibaren 4 yıl içerisinde teslim edeceğiz’ demiştik. Gerekli tüm altyapıyı hazırladık. Bu binaların yapılmasıyla Erzurum'un çehresi değişecek. Çünkü bu alanda cep sinemaları, yüzme havuzları, spor tesisleri, alışveriş merkezleri olan bir site oluşturacağız. Erzurum'un en güzel yerlerinden birisine cazibe kazandıracağımız için sevinçliyiz.Yani, kimse kaygılanmasın sözümüzün arkasındayız diyorsunuz…Biz bu şehirde kazandık, bu şehirde harcıyoruz. Kimsenin şüphesi olmasın. Hatta buradan sizin aracılığınızla şunu da açıklamak istiyorum. Her ne kadar 4 yılda bu projeyi bitireceğiz diye taahhüdümüz olsa da. Ben söz veriyorum 24 ayda bu 2 bin konutu tamlayacağız. Bu çok iddialı bir söz değil mi bunu nasıl başaracaksınız?Bakın biz bu yıl 750 daire bitirdik. Geçen yıl 500 daire teslim ettik. Bu yıl 4 ayda başladığımız konutlar önümüzdeki günlerde sahiplerine teslim edilecek. Gerekli donanıma ve altyapıya sahibiz. Çift kalıp sistemiyle çalışıyoruz. Bu sitem her günün bize 10 gün kazandırması demek. Artık eskisi gibi elle tenekeyle beton atmıyoruz ki.. Ben 4 nüfusu olan bir aile reisiyim. Geçen yıl 750 daire teslim etmişim. Her daireden 5 bin lira kazansam 3 milyon 750 bin TL eder… Bunu şunun için söylüyorum evet kimse kaygılanmasın Allah’ın izniyle bu projeden de anlımızın akıyla çıkacağız… Bakın biz Türkiye’nin en hızlı kentsel dönüşümünü gerçekleştirmiş bir firmayız. Örneği; Yenişehir Rus Pazarı’nda gerçekleştirdiğimiz projedir. 240 daireyi 24 ayda teslim ettik.‘İmar İskan benim prestij projem’ dediniz. Buna benzer başka projeleriniz olacak mı? Şu anda tek hedefim bu projeyi tamamlamak. Sonrasını düşünmüyorum. Bu proje beni çok yıprattı daha doğrusu heyecanımı soğuttu. Çünkü süreç uzadıkça kamuoyunda bin bir dedikodu yapıldı. Umutlarını bize bağlamış hak sahipleri tedirgin oldu… Erzurum sonuçta küçük ve dedikodusu bol bir şehir… Üzüldük, ancak hırslandık da…EJDER’İN ATLISI Böylesi durumlarda ne yapıyorsunuz? Yani üzüntülü ve sıkıntılı anlarınızda, nelerle uğraşırsınız, sizi dinlendiren, sakinleştiren bir hobiniz, farklı bir uğraşınız var mı?Olmaz mı? At binip cirit oynuyorum. Ben Kavak Mahallesi’nde büyüdüm. Çocukluğumda filan at filan bilmezdim. Hatta ata binmekten korkardım da… Bir gün arkadaşım Yaser, beni atlarla tanıştırdı. O günden sonrada ayrılamadım. Kendime bir at aldım. Binmekte biraz ustalaşınca cirit oynamaya başladım. Halen Ejder Atlı Spor Kulübü’nün lisanslı sporcusu, milli ciritçiyim…Ooo siz işi bayağı ilerletmişsiniz…Evet bu alanda da kısa zamanda çok mesafe aldık. (Gülümsüyoruz. Biraz önceki o hüzünlü ciddi Karadayı gidiyor yerine çocuk coşkusu ve heyecanıyla bam başka birisi geliyor…) Şimdi Çiftlik Köyü’nde Ejder Atlı Spor Kulübü’nün tesislerinin yanında bir yerimiz var orada at biniyor, resmi müsabakaların dışında da cirit oynuyoruz. At üstündeyken insan her şeyi unutuyor. İki canlın bir araya gelmesi ve bir hedefe kilitlenmesi müthiş bir şey… O anı ve o duyguları anlatmak çok zor… Yanı o klasik deyimle yaşamak gerek.. ( Bu arada bende atlara olan merakımı ve anılarımı anlatmaya başlayınca sohbet uzayıp gidiyor… Hatta bir gün sonrasına Çiftlik Köyü’nde buluşmak ve fotoğraf çekimlerini orada yapmak üzere sözleşiyoruz… Yazdan kalma güneşli bir Pazar günü Recep Kapucu ile birlikte Çiftlik Köyü’nün yolunu tutuyoruz. Köyün girişinde bir grup cirit oynuyor. Aralarında Ahmet Metin Karadayı da var. Altın Ser isimli atıyla öyle binicilik numaraları çekiyor ki, elimdeki fotoğraf makinesinin vizöründen gözümü bir an ayıramıyor ve durmadan deklanşöre basıyorum. Bir Arap atasözü; ‘Cennetin rüzgârları atın kulaklarının arasından eser’ der . Karadayı da atının üzerinde adeta o rüzgârları soluyor. Cirit bitince, piknik havasında oturduğumuz kamelyada röportajımıza kaldığımız yerden devam etmek istiyorum. Ama konu hep atların etrafında dönüyor. Oynanan cirit müsabakaları, YİBO okullarının yurtlarında yaşanan deplasman maceraları, Atların özellikleri… Neyse bir ara fırsatını bulup soruyorum...) BENİ BU HAVUZA KİM İTTİ?Herkes sizi inşaatçı, milli ciritçi diye tanırken bir anda medya dünyasına girdiniz. Şimdi birde medya patronluğu şapkanız var. Bu nasıl oldu?Bakın size bir şey anlatayım. Palandöken Gazetesi’nin sahibi değerli dostum Mehmet Şener çok önceden bir fıkra anlatmıştı. Çok zengin bir işadamının çok lüks havuzlu bir evi varmış. Evinde bir gün bir parti düzenlemiş. Aynı işadamının o görkemli evinin garajında ise 3 tane Ferrari otomobili, havuzunda ise çok vahşi bir köpek balığı bulunuyormuş. Partinin en coşkulu anlarında ev sahibi işadamı konuklarının cesaretini denemek için bir çağrıda bulunmuş. “Eğer kim şu içinde köpek balığı olan havuza atlayarak karşıya yüzerek geçerse garajımdaki Ferrarilerden istediğini alacak…” daha ev sahibinin sözleri bitmeden konuklardan birisinin havuza atladığı ve büyük bir hızla yüzmeye başladığın görenler coşkuyla alkışlıyormuş. Havuzdan çıkan adamın herkes garaja giderek beğeneceği arabayı almasını beklerken o ise büyük bir telaşla “Beni bu havuza kim itti!...” diye bağırıyormuş…. Bizim bu sektöre girişimizde böyle bir şey… Bir anda oldu, nasıl oldu bende anlamadım… Sizi bu havuza kim itti?Bizi iten olmadı galiba ben kendim atladım. (gülüyoruz...) Şirketler grubumuzun bir çok sosyal sorumluluk projesi var. Bu projeler ve çalışmalar sırasında bir çok gazeteci arkadaşla tanıştık. Kimisiyle dost olduk. Bu arada şirket olarak tanıtımlarımızı yapmak için medyanın her mecrasını kullanıyoruz. Aynı zamanda iyi bir reklam vereniz. Bu süreçte arkadaşlar bir projeyle geldiler. Olumlu karşıladık projeyi ve bu sektöre girdik. Çok şükür şimdilik işlerimiz yolunda. Daha yolun başında olmamıza rağmen ciddi yatırımlar yaptık. Bölgenin en kapsamlı baskı tesislerini kurduk. Tesislerimiz sadece grubumuzun gazetesine değil, bu şehirdeki diğer gazetelere ve matbaalara da hizmet veriyor. Yani bu alanda da Erzurum’a yatırım yaptık.Medya sektöründe yeni projeleriniz var mı, gelecek için planlarınız ne?Erzurum’da belki göz önünde olan biziz ama inşaat sektörü bayağı gelişti. Ciddi rakiplerimiz, çok sağlam proje üreten firmalar var. Ancak şehrin yerel medyasında aynı rekabeti göremedim. Bizim Bursa’da da işlerimiz bulunuyor. Onun için Bursa medyasını yakından biliyorum. Erzurum’unda medya alanında bir Bursa olması gerek. Belki bu çk iddialı ama en az ona yakın bir seviyeye gelmesini umut ediyoruz. Bunun içinde bu alanda da öncü olmayı hedefledik.Yani medya dünyasında olacağız ve yatırımlarımız devam edecek mi demek istiyorsunuz?Artık sektörün bir parçasıyız. Tabii ki yatırımlarımız olacak… Sohbetimizin başından beri anlatmaya çalıştığım şu. Çok şükür iyi paralar kazandık. Bu şehirden kazandık. Bunun içinde bu şehre borcumuzu ödemeliyiz. Erzurum’un kurumsal kimlik sıkıntısı var. Bu kenti daha marka hale getirmek için medya sektöründeyiz. Eğer bir katkımız olacak ise ne mutlu bize. İnşaat alanında İmar İskan Projesi’nden sonra artık büyük projelere girmeyeceğiz. Bundan sonraki hedefimiz daha prestij, kurumsal, kültürel ve sosyal sorumlulukları ön planda olan işler olacak. ( Başarılar dileyip, bize zaman ayırdığı için Karadayı’ya teşekkür ederek fırsat oldukça hafta sonları at binmek üzere sözleşip ayrılıyoruz. )Ahmet Metin Karadayı ile sohbetimiz oldukça uzundu. Ancak dergimizin kısıtlı sayfalarına bu kadarını taşıyabildik. Dahası o kadar çok ve güzel anılardan, heyecanlardan bahsetti ki Karadayı, onun deyimiyle “Şimdi anlatması beş dakika olan bu maceranın yaşanmışlığı 10 yıl ve o yıllarda neler yaşadığımı bir ben bilirim...” Evet işte bizde saatlerce süren bir sohbetten ancak o beş dakikalık bölümü özetleyebildik. Bizim için hoş bir sohbet ders çıkarılacak, örnek alınacak bir yaşamdı. Umarım sizler içinde öyle olur. Bir başka kent portresinde; bir başka başarı dolu hayat öyküsüyle buluşmak üzere… Orhan BOZKURT2012-11-07 11:28:19

Erzurum Haberleri

'Aile hekimlerimize güvenilirse birçok hastalık çözülebilir'