Erzurum Güncel- Mahkeme salonlarında dakikalar süren savunmaların hikâyeye son noktayı koyduğu romanların yazarı John Grisham, bir kez daha çetrefilli bir davayı romanının merkezine koyuyor. Üstelik “Çınarlı Yol”un kahramanı, Grisham’ın ilk romanı “A Time to Kill”den (“Öldürme Zamanı”) tanıdığımız avukat Jake Brigance. Bir kez daha siyah - beyaz çekişmesinin içine düşen Brigance bu mal varlığını siyah bir kadına bırakan Seth Hubbard’ın vasiyetinin yerine getirilmesi için mücadele veriyor.1988 yılının ekim ayında çevresi tarafından pek de sevilmeyen, aslında kimsenin yakından tanımadığı gizemli Seth Hubbard’ın cesedi bir ağaca asılı olarak bulunur. Akciğer kanserinin son evresinde olduğu bilinen Hubbard, cenaze töreni için gerekli tüm talimatları vererek canına kıymıştır. Pek sık görüşmediği ve aralarının iyi olmadığı bilinen kızı ile oğlu, cenazede sahte gözyaşları dökmek ve babalarının kendilerine bıraktığından emin oldukları 320 dönüm arazi ve evi satmak için vakit kaybetmeden Clanton’a gelirler. Ancak hesaba katmadıkları bir şey vardır; babaları birkaç ay önce elyazısıyla yeni bir vasiyet hazırlamış ve avukat Jake Brigance’e postalamıştır. Vasiyete göre tüm mal varlığını üç yıldır yanında çalışan siyah hizmetçisi Lettie Lang’e bırakmıştır. Yıllardır görüşmediği kardeşi Ancil ve kilise için de ufak bir pay ayırmıştır. Hubbard’ın hiç tanışmadığı Brignace’ı vasiyetnamede belirtilen hükümlerin yerine getirilmesi için seçmesinin sebebi Carl Lee Hailey davasıdır. Üç yıl önce 10 yaşındaki kızına tecavüz eden iki adamı öldüren siyah bir babanın savunmasını üstlenen Brigance, Hailey’nin hayatını kurtarmıştır. (Aynı adla sinemaya uyarlanan, başrollerini Matthew McConaughey ile Samuel L. Jackson’ın paylaştıkları roman.)Elbette mektupla gelen vasiyetname, Hubbard ailesine bomba gibi düşer. 71 yaşındaki babalarının aldığı ilaçlar nedeniyle akli melekelerinin yerine olmadığını, Lettie Lang’in babasına baskı yaparak yeni bir vasiyetname yazdırdığını iddia ederler. 47 yaşındaki Lettie Lang, hizmetçilikle geçinen, dört çocuklu, iki torunlu, ayyaş kocasına ve hasta annesine bakan bir kadındır. Vasiyete, en az aile üyeleri kadar şaşırmıştır. Bu davada en önemli soru şudur: “Seth Hubbard mirasını neden Lettie Lang’e bıraktı?” Üstelik bu sorunun cevabını Lang de bilmemektedir. İki boşanmanın ardından neredeyse tüm parasını kaybeden Hubbard’ın 10 yıl gibi kısa bir süre içinde 24 milyon dolarlık bir servet yaptığını ise henüz kimse bilmemektedir. Dava ilerledikçe Hubbard’ın serveti ortaya çıkar ve kavga kızışır. Sadece Hubbard’ın kızı ve oğlu değil, damadı ve torunları da bier avukat tutarak vasiyetnameye itiraz ederler. Mahkeme salonu sirke dönmeden önce yargıç Reuben Atlee olaya el koyar. Katı kurallar ve boş laftan hoşlanmaması sayesinde her şey yolunda giderken, sürpriz bir tanık davanın gidişatını değişir. Lettie Lang, ilk kez bir vasiyete ortak edilmemiştir. Yanında çalıştığı bir kadın da Lang’e miras bırakmış ne var ki çocukları durumu erken fark edip annelerine vasiyeti değiştirtmiştirler. Dava ilerledikçe, tüm sorular bir kenara bırakılır ve Hubbard’ın neden mirasını Lang’e bıraktığı sorusunun cevabına odaklanılır. Bir kez daha ırkçılık üzerine yazan John Grisham, jüri üyelerinin seçiminden kanıtların toplanmasına uzanan ve yine hukuk sisteminden beslenen öyküsünde tempoyu hiç düşürmüyor. Yaşanan tüm trajedilere rağmen, neredeyse 100 yıl gecikmeli gelen adalet, okurlar kadar roman kahramanlarını da memnun ediyor. OKURLARI İSTEDİ, O YAZDISadık Grisham hayranlarının bir solukta okuyacakları 519 sayfalık roman, Carl Lee Hailey davasının ardından Ku Klux Klan saldırısı sonucu evini ve köpeğini kaybeden Jake Brigance’in muhteşem dönüşü olarak adlandırılabilir. Kundaklama olayının ardından evi kül olan ve para alamadığı sigorta şiketini dava eden Brigance, karısı Carla ve kızı Hanna ile sıkıntılı günler geçirmektedir. Bu dava, onu yeniden zirveye taşımak için bir fırsattır. “Medyum” romanının devamı olan “Doktor Uyku”yu tam 36 yıl sonra kaleme alan Stephen King’in ardından John Grisham’ın da ilk romanı “A Time to Kill”in devamını yazması sürpriz değil. Çünkü okurlar tıpkı King’e yaptıkları gibi çok sevdikleri Jake Brigance’in yeni bir macerasını okumak için baskı Grisham’a baskı yapmışlar. Avukata yeniden hayat verme fikrine “Aradan geçen 25 yılda çok şey değişmiş olmalı” diyerek en fazla yazarın eşi karşı çıkmış. Ancak kendisi de avukat olan Grisham, Brigance’i 25 yıl öteye taşımak yerine ilk maceradan sadece üç yıl sonrasına dönerek bu soruna çözüm bulmuş. Üstelik yazar kahramanını bir önceki macerada elde ettiği başarının ardından büyük bir şehre taşımamış. Brigance, halen ırkçılığın soğuk nefesinin hissedildiği Mississippi’deki hayali Clanton kasabasında yaşamını sürdürüyor. Sadece Brigance değil, eşi Carla, boşanma avukatı Harry Rex Vonner, Brigance’in eski patronu Lucien Wilbanks, gösterişli avukat Booker Sistrunk, yargıç Reuben Atlee gibi tanıdık simalar bir kez daha bir Grisham macerasında boy gösteriyor. Yazar her zamanki gibi unutulmuş, beceriksiz, erdemli, tökezleyen, mutsuz, küçük kasaba, küçük ofis avukatlarına yer verirken, dava kazanmak için her türlü dolap çeviren, okurun nefretini kazanan züppe avukatları da öyküye katmış.“Jüri”, “Yağmurcu”, “Masum Adam”, “Ortak”, “Pelikan Dosyası”, “Şirket”, “Vurguncu” gibi hukuk sistemini masaya yatıran, gerilim dozu yüksek polisiyelere imza atan Grisham’ın bu romanı belki de ilk kez sistemin neden ve nasıl işlemediğinden çok uzlaşmanın da mümkün omlabileceğini gösteriyor. ''gazetevatan''