Erzurum Güncel - Türkiye Kamu-Sen Erzurum İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Erzurum - 1 Nolu Şube Başkanı Müfit Bayraktar, “Toplu Sözleşme Kanunu Tasarısı” konulu bir basın açıklaması yaptı.Bayraktar, son yıllarda özellikle kamu görevlileri üzerindeki baskıların giderek arttığını ifade ederek, “Yapılan çalışmalar, memurlarımızın kazanılmış haklarının gasp edilmesi noktasına kadar varmıştır. Bir taraftan kamu görevlilerimize iş güvencesinin zayıflatıldığı, esnek, sözleşmeli statü; düşük ücret karşılığında uygunsuz şartlarda çalışma dayatması yapılırken bir tarafta da kamu görevlilerimizin örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkı sulandırılmaya çalışılmaktadır. Bilinmelidir ki; yalnızca memurlarımız için değil tüm çalışanlar için hayati önem taşıyan kazanımların korunması ancak örgütlenme özgürlüğünün sağlandığı, toplu sözleşme ve grev hakkının layıkıyla kullanılabildiği, gerçek anlamda sendikal örgütlenme ile mümkündür.” dedi.4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasasında değişiklik yapılmasına ilişkin tasarının kendileri için hayati önem taşıdığını kaydeden Bayraktar, “Anayasada kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanıyan 12 Eylül referandumunun üzerinden 17 ay, Üçlü Danışma Kurulu toplantılarının üzerinden 6 ay, üzerinde kısmen anlaşma sağlanan Yasa Taslağının Bakanlar Kurulu’na gönderilmesinin üzerinden tam 3 ay geçti. Tasarının TBMM gündemine alınmasının üzerinden de 15 gün geçti. Memurlarımız ve emeklilerimiz 2012 yılının ilk ayında zamsız maaş aldılar. İkinci ayında da mağduriyetleri devam edecek. İstediği kanunu bir gün içinde hazırlayıp TBMM’den geçiren hükümet, kamu görevlilerimiz, emekliler ve bunları aileleri ile birlikte 20 milyona yakın vatandaşımızın sorununu çözecek, yüzünü güldürecek bir tasarıyı hazırlayıp, kanunlaştıramadı. Ne yazık ki, tasarı ile bugüne kadar AKP’nin sözünde durmadığı; vaatlerinin boş olduğu görüldü. Tasarı, sendikacılığı hükümet sendikacılığına çeviriyor ve bunun da yasal belgesi haline gelmiş bulunuyor. Tasarıyla uzlaşma, diyalog, çok seslilik ve demokrasi yok sayılıyor; toplu sözleşme masasında hükümeti zorlayacak unsurlar, tek tek bertaraf ediliyor.” diye konuştu.Uluslar arası sözleşmelerle garanti alınmış olan grev haklarının yok sayıldığını ifade eden Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü:”Toplu sözleşmenin kapsamı yalnızca mali ve sosyal haklar olarak belirlendiği için kamu görevlilerinin diğer sorunlarının çözümü konusunda sendikaların önüne set çekiliyor. Sendikalara ait hizmet kollarındaki sorunların toplu sözleşme yoluyla çözmesi engelleniyor. Toplu sözleşmeyi imzalama, imzalamama ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na itiraz hakkı yalnızca bir sendikaya verilerek, denetimsiz bir toplu sözleşme sistemi getirilmek isteniyor. Bu yolla, 5 milyon kamu görevlisinin kaderi birkaç kişinin insafına bırakılıyor. Hükümet, kendi atadığı kişilerin hükümet aleyhine bir karar veremeyeceğini bildiği için ‘Hakem Kurulu’nun başkanını ben atayacağım’ diyor. Soruyorum sizlere: Böyle bir sistemin adı toplu sözleşme olabilir mi? Kamu görevlilerine ileri demokrasi vaat edenlerin demokrasi anlayışını bu vesile ile gördük. Bu anlayış, diktatörlükle yönetilenler dâhil, dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. Bu tasarı ile “hakları ilerletiyoruz” diyerek kamu görevlilerinin hakları geriletilmek isteniyor. Bu tasarı ile toplu görüşmeden bile daha geride bir düzenleme getiriliyor.”Türkiye Kamu-Sen olarak 20 yıldır, toplu sözleşmeli, grevli, siyasete katılma hakkını da içeren gerçek anlamda sendikacılığın mücadelesini verdiklerini belirten Bayraktar, “Bu noktada taleplerimizden de ilkelerimizden de asla taviz verecek değiliz. Tasarı öylesine uygulamalar öngörmektedir ki, bugün çıkarılmak istenilen yasadan nemalanmayı amaçlayan yandaş sendikaların dâhi bu tasarıyı savunacak halleri yoktur. Bu tasarı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik’in içine sinmiş midir, merak ediyoruz. Sayın Çelik, Üçlü Danışma Kurulu toplantılarında bizlere verdiği sözün gereğini Bakanlar Kurulu’nda yerine getirdi mi, merak ediyoruz. Buradan Sayın Faruk Çelik’e sesleniyoruz: Sayın Çelik, eğer bu tasarı gerçek anlamda toplu sözleşme sistemi getiriyorsa, eğer bu tasarı gerçek anlamda sendikal özgürlük getiriyorsa, eğer bu tasarının üzerinde sendikaların uzlaşamadığı herhangi bir maddesinde bizlerin taleplerini karşılayan bir düzenleme içeriyorsa, eğer bu tasarı ILO standartlarına ve uluslar arası sözleşme hükümlerine uygunsa; lütfen çıkın ve açıklayın. Biz biliyoruz ki; bu sorulara verecek cevabınız yok. O zaman lütfen çıkın ve Bakanlar Kurulu toplantılarında neler konuşuldu; kamu görevlilerinin masa başında ellerinin zayıflatılması için ne tür planlar yapıldı, bunları açıklayın da tüm kamuoyu duysun. Her eylemde dile getirdiğimiz gibi Türkiye Kamu-Sen olarak biz; Başta ILO olmak üzere uluslar arası sözleşmelere, evrensel ve demokratik ilkelere saygılı bir sendikacılık, grev hakkımızın yasal teminata alındığı adil bir Toplu Sözleşme sistemi, örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılması, toplu sözleşme görüşmelerinde kamu görevlilerinin en geniş şekliyle karar alma sürecine dâhil edilmesi, hizmet kolu toplu sözleşme sisteminin oluşturulması, tüm çalışanlara insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması, adil ve demokratik bir Hakem Kurulu istiyoruz.” diye konuştu.