Kurtuluş Savaşı'nın 'kilit' komutanlarından Kazım Karabekir'in günlükleri ilk kez yayınlanıyor. Önemi büyük günlükler 5 Kasım'da iki cilt halinde, Yapı Kredi Yayınları'nın 3 bininci kitabı olarak çıkacak. Kitabı yayına hazırlayan Yücel Demirel, günlüklerin 1906-1948 tarihleri arasını, daha önce yayınladıkları İsmet İnönü'nün ve Fevzi Çakmak'ın günlüklerinden daha detaylı biçimde anlattığını söylüyor; 'Sıradan okuru ne kadar ilgilendirir bilemem ama tarihçiler için karanlıkta kalan bazı noktaların açıklık kazanabileceğini söyleyebilirim. Günlükleri ham haliyle yayınlıyoruz, okuyucuyu ya da tarihçileri yönlendirmek gibi bir niyet elbette yok.' Tarihin epey yoğun ve maceralı aktığı bir dönemi, bizzat o tarihi yapanlardan birinin kaleminden yansıtmasının dışında günlüklerin önemini arttıran, duruma heyecan katan başka bir unsur daha var; Karabekir'in yaşamının 'gizemli', 'gölgede kalmış', üstü kapatılmış anlar içermesi ve çeşitli spekülasyonlara konu edilmesi. Balkan Savaşları'nda, Çanakkale'de önemli başarılar kazanmış, büyük bir toprak parçasını Rusya'dan geri alarak doğu sınırlarının çizilmesinde birinci derecede etkili olmuş, Kurtuluş Savaşı'nda kritik bir rol üstlenmiş, Türkiye'nin demokrasiye geçiş denemelerinde ilk partiyi kurmuş isim Karabekir. Hayatına tersliklerin girmesiyse sözü geçen ilk partiyi, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurmasıyla başlamış. Gericilikle, Şeyh Sait ayaklanmasıyla ilişkilendirilen partisi kapatılmış, Atatürk'e düzenlenen İzmir suikastıyla ilişkilendirilen Karabekir, İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanıp siyasetten uzaklaştırılmış ve yazdığı kitaplar yasaklanıp yakılmış... Öyle görünüyor ki şu günlerde bu önemli ismi yeniden keşfedeceğiz. Karabekir için gerçekleşecek başka bir ilki de daha önce Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ açıklamıştı; 25 Ocak 2010'da Genel Kurmay, Karabekir için ilk kez anma toplantısı düzenleyecek. Bugün Kazım Karabekir Vakfı'nın başında bulunan, ünlü komutanın kızı Timsal Karabekir'e 'acaba Karabekir'in uzun yıllar sonra tekrar gündeme gelmesini iade-i itibar biçiminde yorumlayabilir miyiz' diye sorduğumuzda bizi yadırgıyor; 'neden böyle yorumlansın, itibarını hiç kaybetmedi ki iade edilsin.' - Kazım Karabekir baba olarak nasıldı? O 59 yaşındayken ben doğmuşum, ben 7 yaşıma geldiğimde de o vefat etti. Ben ve ablalarımdan önce 6 bin çocuğa babalık yapmış. Doğu cephesinde yetim kalan Türk ve Ermeni çocukları ortada bırakmamış, yurtlarda yetiştirilmesini sağlamış. Çocuk kitapları bile yazmış biridir. Şimdi müze olan bu evde oturduğumuzda bizimle çok yakından ilgilendiğini hatırlıyorum. - Müze çok ziyaret ediliyor mu? Turistik bir yer olmadığı için öyle çok gelen olmuyor ama TV'ye, gazeteye röportaj verdiğimde merak edip gelenler çok oluyor. Daha çok öğrenciler... Birkaç yıl önce Erzurumlu biri buradan geçerken uğradı. İçeride gezerken o doğu cephesindeki çocukların babamla birlikte topluca çekildiği fotoğrafa baktı uzun uzun. Sordum 'niye bakıyorsun' diye, 'bu bizim babamızdı' dedi, kendisini bulamadı fotoğrafta. - Günlüklerinin yayınlanmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Bunun tarihi önemini zaten biliyorsunuzdur. Eski yazıyla yazıldığı için biz daha önce çevirttirip bakıyorduk biraz ama bizim için de bir ilk olacak tamamını okumak. Heyecanlıyız tabii. ATATÜRK'ÜN ETRAFINDAKİ KADRO DEĞİŞİNCE... - Atatürk'le arasının açılmasına neden olan olaylar, kahramanlıklarının önüne geçiyor bazen... Atatürk'e kurtuluşun Anadolu'da yattığını söyleyen kişi Karabekir. Daha savaş başlamadan önce, Şişli'deki evinde onu ziyaret edip söylemiş bunu. Atatürk Erzurum'a geldiğinde de, İstanbul hükümeti onu görevden almasına, artık sivil biri olmasına rağmen Karabekir 'emrinizdeyim paşam' demiş. Fakat Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk'ün etrafında olanlarla, bağımsızlık kazanıldıktan sonraki kadro aynı değil. Yaşanan kötü olayları buna bağlıyorum. Yoksa Karabekir'in Atatürk'e suikastta rolü olduğunu düşünmek, partisinin gerici olduğunu söylemek akıl alır bir durum değil. - Atatürk'ün kadrosu nasıl bir değişim geçirmiş? Kurtuluş Savaşı için Anadolu'da Mustafa Kemal'i destekleyen dört isim var; Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay ve Refet Bele. Ama Cumhuriyet kurulunca, Mustafa Kemal Atatürk olunca bu kadro değişiyor. Karabekir'in kurduğu Terakkiperver Fırkası'na katılıyor bu paşalar. Şimdi bu fırkanın Atatürk'ün izni dışında kurulduğunu söylemek imkansız. Ama fırka güçlenince kapatmanın yolu aranıyor. Partiyi Şeyh Sait İsyanı'ndan sorumlu tutmak, Karabekir'i İzmir suikastıyla ilişkilendirmek onu siyasetten uzaklaştırmak için yapılıyor. 'Partinin tüzüğünde fırka dine saygılıdır yazıyormuş' diyenler var, dine saygılı olmak gericilik değildir ki, bu bir bahane yalnızca. İNÖNÜ BABAMI KURTARMAK İSTEMİŞ AMA ENGELLEMİŞLER - İsmet İnönü'yle arası nasıldı? Onunla ilgili de çok şey söyleniyor ama İnönü'yle arası iyiydi. Kuleli Lisesi'nden beri arkadaşlardı, Harbiye'de aralarına Atatürk de katıldı. İsmet İnönü ablama şöyle anlatmış; 'baban İstiklal mahkemelerinde yargılanırken ben araya girip engellemek istedim ama bana çok uğraşma sen de aralarına katılırsın dediler, bunu baban biliyor, annene de anlatmak istedim ama sana söyleyeyim rahat öleyim.' Babam İstiklal Mahkemeleri'nde aklandıktan sonra siyasetten uzaklaştırılıyor ama daha sonra kendisini siyaset yapmaya meclise davet eden kişi de yine İnönü. (AKŞAM)