Erzurum Güncel- Ezurum'da açılan ve bugün görülmesine başlanan ''Terörle mücadele edenleri hedef gösterme'' davasının sanığı avukat Turgut Kazan, ''Darbe dönemleri ile darbe etkisinin sürdüğü dönemler çok kötüydü. Ama şimdi ulaştığımız ileri demokraside, özel yetkili savcılık ve mahkeme uygulamaları, kesinlikle daha kötüdür, daha tehlikelidir'' dedi.Kazan, İstanbul Barosunda gerçekleştirilen toplantıda, ''Terörle mücadele edenleri hedef Gösterdikleri'' gerekçesi ile Erzurum Özel Yetkili Savcılığınca 3 gazeteci ile birlikte hakkında açılan davaya ilişkin açılamalarda bulundu.''Darbe dönemleri ile darbe etkisinin sürdüğü dönemler çok kötüydü. Ama şimdi ulaştığımız ileri demokraside, özel yetkili savcılık ve mahkeme uygulamaları kesinlikle daha kötüdür, daha tehlikelidir'' diye konuşan Kazan, müdafilik yaptığı tek davada bu gerçeğe tanık olduğunu savundu.Kazan, İlhan Cihaner hakkında yürütülen soruşturma süreci ile açılan davanın seyrine ilişkin bilgi vererek, bu soruşturma ve yargılama sürecini kaleme alan 3 gazeteci ile kendisi hakkında dava açıldığını anımsattı.Önce hakaret iddiasıyla kendisinin şikayet edildiğini aktaran Kazan, şöyle devam etti:''1136 sayılı Yasa uyarınca, hakaret iddiası soruşturma iznini gerektiriyordu. Bu nedenle, dosya bakanlığa gidip gelirken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığındaki dosyayla birleştirildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ön soruşturma raporunda, yapılan eleştirinin savunma görevi içinde olduğunu ve aşağılayıcı nitelik taşımadığını belirterek, soruşturma izni verilmemesini istedi. Bakanlık 'hayır' dedi, soruşturmada ısrar etti. Ama İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma raporunda, aynı görüşünü sürdürdü. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu da, söylediğim sözleri savunma görevi içinde sayarak, disiplin soruşturması açılmaması kararı verdi. Bu gelişmeler, hakkımda dava açılamayacağı kaygısı yaratmış olacak ki, yeni bir dilekçe ile hakaret iddiası terk edilip, 'terörle mücadele edenleri hedef gösterdiğim' öne sürüldü.Erzurum Adliyesi önünde yapıldığı iddia edilen bir konuşma metni de, bu şikayet dilekçesine eklenmiş. Bu şikayet dilekçesinde 3 kitabın yazarı olan 3 gazeteciye de yer verilmiş. Özel yetkili savcılık da, kitapların İstanbul'da basıldığını bile bile, hiç ifade almadan ve bir bağlantı aramadan, müdafi olarak Turgut Kazan, gazeteci olarak İlhan Taşçı, Ali Dağlar ve İsmail Saymaz aleyhine, aynı iddianame ile Erzurum Özel Yetkili 2. Ağır Ceza Mahkemesine dava açılmıştır.''Açılan davanın yasaya aykırı olduğunu savunan Kazan, sonradan yetkisizlik kararı verilmesinin durumu değiştirmeyeceğini belirtti.Kazan, davanın Erzurum'da açılmasının, zahmete ve mali külfete yol açtığını belirterek, ''HSYK'ya gerekli başvuru yapılmalı ve sorumlular hakkında mutlaka soruşturma açılmalıdır'' dedi.Özel Yetkili Mahkemelerin, demokrasi için, hukuk devleti için, hak ve özgürlükler için, tehlike oluşturduğunu vurgulayan Kazan, ''Ben boyun eğmeyeceğimizin altını çiziyorum. Eğer savunma görevini tam yapamayacaksam, salt dışarıdayım diye kendimi özgür sayamam. Zaten, susmak zorunda kalırsam yaşayamam'' şeklinde konuştu.İddianamede, Erzurum Adliyesi önünde yaptığı iddia edilen açıklamanın da kendisi tarafından yapılmadığını, hatta o gün Erzurum'da dahi olmadığını belirten Kazan, ''Ama bu gerçeğin özel yetkili savcılar için önemi yoktur, olmaz. Her şeyi sehven yaparlar'' iddiasında bulundu.-İSTANBUL BAROSU BAŞKANI ÜMİT KOCASAKAL-İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal da, özel yetkili ve görevli mahkemelerin gelinen noktada ülke için, demokrasi için büyük bir tehdit oluşturduğunu savundu.Yaşananların, bu mahkemelerin artık farklı bir hukuk düzeni oluşturulduğunu gösterdiğini belirten Kocasakal, şöyle devam etti:''Nitekim bizim İstanbul Barosunun son yapılan genel kurulunda, bu kadar seçim mücadelesi veren, farklı düşüncelere sahip olan bütün guruplar, ittifakla bu mahkemelerin kaldırılması yönünde mücadele etmek üzere yönetim kuruluna görev vermiştir. Maalesef, son dönemlerde yargı kuşatılmıştı, fakat sözde referandumdan sonra artık yargı esir alınmıştır. Artık maalesef yargı, hukuk, siyasetin ve sokağın esiri haline gelmiştir.İstanbul Barosu olarak bu konuda kararlılıkla, azimle mücadele edeceğimizi, bu mahkemelerin uygulamaları ile savunma hakkını ihlal eden uygulamaları ile mücadele edeceğimizi, yine bu mahkemelerin kaldırılması yönünde genel kurulun bize vermiş olduğu yetkiyi sonuna kadar icra edeceğimizi bilmenizi isterim.''