1976 Boston’da bir karakol... Papaz John Geoghan, çocuk tacizi nedeniyle gözaltına alınır. Ancak yüksek rütbeli bir din adamı devreye girer ve ailenin şikâyetçi olmasını engeller. Ardından bölge savcı yardımcısı karakola gider. Olayın basına duyurulmasını engelleyerek, tacizci din görevlisinin serbest bırakılmasını sağlar. Oysa o tarihlerde The Boston Globe gazetesinde çalışan gazeteci Walter Robinson’a da cinsel istismarda bulunan 20 rahibin yer aldığı bir liste gönderilmiş, Robinson da olayı araştırmamıştır.
***
25 yıl sonra, 2001 yılında, The Boston Globe gazetesinin başına Yahudi asıllı Amerikalı gazeteci Marty Baron getirilir. Baron’un kendi gazetesinde okuduğu küçük bir haber dikkatini çeker. Haberde Papaz John Geoghan’ın küçük çocukları taciz ettiği, Boston Başpiskoposu Kardinal Bernard Law’ın ise bu olayları görmezden geldiği iddia edilmektedir.
Baron, bu haberin altını çizer ve gazetede başında yine Walter Robinson’un olduğu dört muhabirden oluşan Spotlight ekibini bu hikâyeyi araştırmakla görevlendirir. Olayı araştıran muhabirler, Massachusetts’te Roma Katolik rahiplerinin çocuklara yönelik cinsel tacizlerini ve bunun Boston Başpiskoposluğu tarafından gizlendiğini ortaya çıkarır. Öyle ki; Başpiskopos çok sayıda reşit olmayan çocuğa yönelik tacizleri sadece görmezden gelmemiş, yaklaşık 20 yıl boyunca onlarca Katolik rahip tarafından işlenen yaygın çocuk cinsel istismarını yetkililere bildirmek yerine, onları sadece farklı cemaatlere atamakla yetinmiştir.
***
Bu haberlerden hemen sonra açılan davalarla 30 yıla yayılan kariyerinde altı farklı cemaatte görev alıp 130’dan fazla çocuğa tecavüz ve taciz ettiği iddia edilen rahip Geoghan, 10 yıl hapis cezasına çarptırılır. Ancak bir yıldan kısa bir süre sonra cezaevinde bir mahkûm tarafından öldürülür.
Boston Başpiskoposu Law ise hukuki bir yaptırıma uğramaz, fakat kamuoyunda itibarını yitirince Boston’daki görevinden istifa eder. Roma’ya döndükten iki yıl sonra ise yine Başpiskopos olarak görevine devam eder. 86 yaşında öldüğünde bazı gazetelerde, “Çocuk tacizcisi rahipleri koruyan Başpiskopos Kardinal Bernard Law hayatını kaybetti” ifadeleriyle yer alır.
Yeni bir güç, yeni bir performans, yeni bir tasarım.Yeni DS 7 çok yakında Türkiye’de.DS Automobiles
Ancak The Boston Globe gazetesinin genel yayın yönetmeni Marty Baron için hikâye burada bitmez. Ona daha sonra Pulitzer ödülü kazandıracak olan ekibine söylediği bir söz olayın bütün akışını değiştirir: “Kişileri değil, sistemi araştırın!”
***
Boston’da 2001’de Katolik Kilisesi’nde tek bir taciz olayıyla başlayan araştırma, 30 yıl boyunca her defasında üzeri örtülen ve neredeyse bütün bir şehri saran yüzlerce başka çocuğa yapılmış başka taciz vakalarını ortaya çıkarır. Araştırmalarını “sistem” üzerinden derinleştiren muhabirler, sadece papaz John Geoghan’ın sübyancı olmadığını, Boston’da yaklaşık 90 tacizci papaz olduğu bilgisine ulaşır. Araştırmalar, listeyi 87 tacizci din görevlisinin isimleriyle şekillendirince kurbanlar da hikâyeleri de tek tek ortaya çıkar…
The Boston Globe editörünün bu kararlılığı, ona sadece Pulitzer ödülünü kazandırmaz. Gazetenin verdiği mücadele Oscar ödülü kazanan “Spotlight” filminin de konusu olur.
- Türkiye’de de belki yüzlerce çocuk benzer mağduriyetler yaşıyor ama biz bu fotoğrafın bütününü göremiyoruz! -
***
Türkiye’nin çeşitli illerinde cemaatlerin, tarikatların, yurtların içinde yaşanan yüzlerce taciz olayı, belli aralıklarla bazen Türkiye medyasında da yer buluyor. Ve sayıları giderek artıyor. “İsmailağa Cemaati”ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşında bir kız çocuğunu yıllardır taciz etmesi gibi… Ya da Erzurum Hacı Bahattin Evgi Yatılı Erkek Kuran Kursu’nda, 7 çocuğun cinsel istismara maruz bırakılması gibi… Kendisini “mehdi” ilan eden Halveti Tarikatı’nın Şabaniyye kolu lideri İsmail Arslan’ın 12 yaşından küçük çocuklara cinsel istismarda bulunması gibi… Üstelik bu davada mahkeme sanığa iyi hâl indirimi bile uyguladı. Kaç tarikatta, kaç yurtta, devletin güvencesi altındaki kaç kurumda kaç çocuk bu durumda bilmiyoruz! Yani Türkiye’de de belki yüzlerce çocuk benzer mağduriyetlerle karşı karşıya, ama biz bu fotoğrafın büyüklüğünü, bütününü, sistemin yarattığı sonuçları bir türlü göremiyoruz ya da gösteremiyoruz!
***
Filozof Giordano Bruno’nun şu sözünü çok önemserim: “Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar.” Bugün de değişen hiçbir şey yok! Çünkü hâlâ kendi iradelerini hâkim kılmak için inanılmaz çirkinlikteki bu sübyancıların çivisi çıkmış, salyalı muhabbetlerini medyada yayınlamanın bir adım ötesine geçemiyoruz. Oysa çocuk istismarı gibi dehşet verici kötülüğü, din kisvesi altında geçekleştirenlere bir kez göz yumduğunuzda, dokunmadığınızda, sessiz kaldığınızda, bu sapkınlıklar da daima dozunu artırıp kontrolünü kaybederek artacaktır.
Üstelik bizim elimizde bir liste de yok!