Erzurum Güncel- İşte o çok konuşulacak yazı...Küçükler-Kılıç düellosunun galibi kim olur sizce?AK Parti içinde bir süreden beri içten içe kaynayıp duran cadı kazanı, son miting öncesi ve sonrasında nihayet aleniyet kazandı. Hoş taraflar ortaya çıkıp, arenada kapışmış değiller ama artık herkes gördü ve biliyor; Büyükşehir Belediye Başkanı Küçükler ile AK Parti İl Başkanı Kılıç arasındaki sebebi meçhul düello duracak gibi değil...…Aynı partiye mensuplar ve her ikisi de seçilmiş kişiler...…Fakat her ikisi de ihtiraslı, her ikisi de başa güreşmenin derdinde...… Başka partilerde olsaydı; bu çekişme, ya da gizli hesaplaşma bugüne kadar çoktan gün yüzüne çıkardı ve kim daha güçlü ise, ötekine boyun eğmek düşerdi.Ama AK Parti çok farklı...…Liderin tartışılmaz gücü ve parti içi disiplin, konumu ne olursa olsun her parti mensubuna haddini bildirtiyor.İster bakan, ister vekil, isterse il başkanı olsun; herkes nerede duracağını biliyor.Yani AK Parti'de biri çıkıp da, "Benim tabanım var, şu kadar rey aldım; istersem başka partiye geçer size seçim kaybettiririm" gibi, tehdit ve palavra savuramıyor. Çünkü en güçlü siyasetçi bile biliyor ki, siyaseten mevcudiyetlerini Erdoğan'a borçlular.Sol'un güçlü olduğu İzmir'de dahi durum buyken; Erzurum gibi "kale" hükmündeki bir şehirde, hangi babayiğit kalkıp da muhtariyetini ilan edebilir ki?Bu yüzdendir işte Küçükler ile Kılıç arasındaki hesaplaşma, bugüne kadar hep kapalı kapılar ardında cereyan etti. Kavganın sesi de düşük volümlü olduğu için, erbabının dışındakiler bir şey duymadı, göremedi...…Fakat artık mızrak çuvala sığmıyor; manzara çok açık:Kişiler hayati bir sebep olmadıkça bir araya gelmiyorlar; gelseler bile birbirleriyle konuşmuyorlar. Oysa iktidarın il başkanı ile iktidar partisine mensup belediye başkanı etle tırnak gibidir; kolay kolay ayrılamazlar.Bizde ise, tam tersi bir durum söz konusu:Küçükler, Murat Kılıç'ı hazzetmiyor, Kılıç da Ahmet Küçükler'i...…Ayrılmamak bir yana, bir araya gelmiyorlar.Öyle ki Başbakan Erdoğan'ı karşılamaya giden resmi-sivil erkan içerisinde bile bu manzara kendini gösterdi:Belediye Başkanı Ahmet Küçükler, Başbakan'ı beklerken yanında eski il başkanı Hüseyin Tanfer'in durmasını tercih etmişti. Zaten Murat Kılıç da yan yana olmamak için Küçükler'e hayli mesafeli duruyordu.Tabii ki olayın evveliyatı var: Kılıç'ın il başkanı seçildiği kongrede, Küçükler'in tercihi başkaydı. İstemiyordu Murat Kılıç'ı...…Başka sebepler de vardır muhakkak ki; ama bilinen sebeplerden biri Kılıç'ı, Bakan Akdağ'ın desteklemesi ve de Kılıç'ın Başkan Küçükler'in icraatlarını beğenmediğini arka odalarda söylemesiydi. Hatta Murat Kılıç il başkanı olur olmaz ilk demeçlerinden birinde, Erzurum'un içme suyunun kirli olduğunu açıkça söyledi ve bir yerde Küçükler'i o gün için yumuşak karnından vurmuş oldu.O günden sonra, ikili arasındaki buzlar erimek bir yana daha da katılaştı. Bakan Akdağ konunun tarafı olmadı veya hizip yapmadı ama Kılıç'ı desteklemekle, Küçükler'i ötekileştirmiş oldu zaten...…Murat Kılıç; zengin, kararlı ve soğukkanlı genç bir il başkanı… Ve besbelli ki, Bakan Akdağ'dan aldığı desteği hala koruyor.Ahmet Küçükler ise asla yabana atılacak, soyadından hareketle kolay lokma olacak biri değil. Siyaseti de iyi kötü öğrendi; Erzurum tarihinde olmamışı başarıp, ikinci defa belediye başkanı seçildi. Ve Tayyip Bey'in yanında hatırı sayılır bir yeri olduğunu da gösterdi. (Gerçi bu son mitingden sonra da hala aynı yeri koruyup korumadığı tartışılır ama)...Üstelik de, "Küçükler'e verilen oylar aslında AK Partiye verilen oylardır" tezini de neredeyse baştan sona çürüttü...…Zira belediye başkanının oyu, il genel meclisi oylarından yüzde olarak fazlaydı.Buna rağmen tabii ki, Küçükler lehine sonuçlanan zaferin arkasında AK Parti ve Erdoğan gerçeği vardı.Yani demek istiyorum ki, bu düelloda taraflar öyle kolay kolay yere düşmez...…İkisi de güçlü, ikisi de seçilmiş, her ikisi de Ankara'dan destek görüyor.Bu olup bitenlerden Tayyip Bey'in haberdar olmasını beklemek doğru değil. Fakat Başbakan'ın son Erzurum gezisinde, Küçükler'in aleyhine bir havanın oluştuğunu ya da oluşturulduğunu fark etmemesi de imkansız...…Hoş demiyorum ki, Murat Kılıç organize ederek, Küçükler'i yuhalattı veya "suyumuz çok kirli" diyen kadını Başbakan'ın aracının önüne çıkarttı.Kuvvetle muhtemel ki böyle olmadı. Ama sanki bir yerlerden birileri de düğmeye basmış gibi...…Önce, "Başkan Küçükler hanımını boşayıp bir Rus kadınla yaşamaya başladı" balonunu uçurdular, şimdi de yuh sesleri ve su protestosu uç verdi...…Hani barajın suyu şehre ilk verildiği zaman bu öfke olsaydı haklıydı, ama şimdi su temizken hanımın biri içme suyundan şikayetçi oluyorsa, hatta şikayetçi olmakla yetinmeyip Başbakan'ın aracının önüne çıkıyorsa, sizce bu noktayı düşünmek gerekmez mi?Komplo teorisi filan kurmuyorum lakin besbelli ki, AK Parti'de içten içe kaynayan kazan ileride büyük patlamalara yol açacak gibi...…Küçükler-Kılıç arasındaki düello da zaten bu patlamanın habercisi...…Bir de bu işin Ankara boyutu var. Orada da taraflar belli etmese de, görünen o ki Akdağ ile Aksak arasında buz tabakası oluşuyor. Akdağ'ın bakan olması ve de Kabine'de çok güçlü bir konuma sahip oluşu yüzünden, kimse O'na karşı kılıç çekmeyi göze alamıyor. Hele de son mitingden sonra...…Tamam; siyasetin doğasında hizip vardır, ekip kavgası vardır, öne çıkma yarışı vardır, rakipleri oyun dışında bırakma mücadelesi vardır.Anladım da; söz konusu AK Parti ise, bütün bunları yapmaya da cesaret ister. Çünkü bu yolun sonunda kelle kaybetme vardır.Misal; Tayyip Bey dese ki, "Nedir bu ikili arasındaki çekişme, istemem ben öyle tatsız bir manzara, silin gitsin ikisini de…" Kim karşı durabilir?Tutunuz ki bütün bunların hepsi bir varsayımdan ibaret; yani siyasi dedikodu...…Olabilir; mümkün...…O zaman bunun aksini ispatlamak taraflara düşüyor. Mesela en kısa zamanda Küçükler ile Kılıç bir araya gelip, ortak bir basın toplantısı yapsınlar veya birlikte esnaf ziyaretinde bulunsunlar...…Hiç de fena olmaz değil mi?Ama göreceksiniz bir araya gelmeyecekler...…Çünkü onlar aynı partideler ama yolları ayrı.