Erzurum Güncel- İşte Güncel Times dergisinde yer alan ve çok konuşulacak söyleşi...“Ezrurum ve Palandöken Anısına”“Önce ‘Uyuyan dev’ uyandı, sonra ‘25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’ ateşi yakıldı, bir gün ‘Olimpiyat Oyunları’ meşalesini Erzurum’da görene dek çalışmaya devam…” 1970’lerden 2010’lu yıllara; profesyonel sporculuktan, erken iş hayatına ve ticarete; sivil toplum gönüllülüğünden, politik sorumluluğa... Anadolu’nun derinliklerinde kaybolmuş ulaşılmaz bir dağdan, bir kış turizmi cennetine ve oradan da Universiad 2011 Kış Oyunlarına uzanan bir yolculuğun öyküsü...Erzurumlu iş adamı ve Ak Parti İstanbul İl Genel Meclisi üyesi Fuat Kulaçoğlu, 2012 yılının Mart ayında yayımladığı ‘Erzurum ve Palandöken Anısına’ adını verdiği kitapta sevda dolu bir yolculuk öyküsü anlatıyor. Kitapta, 2011 Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’na ev sahipliği yapan Erzurum’da 1970’li yıllardan başlayarak Palandöken Dağları’nın kış turizmine uygun eşşiz stratejik konumu; Palandöken’de yapılan ilk yatırım olan Dedeman Palandöken Oteli ile birlikte, 1990’lı yıllarda dağın turizm yatırımcıların gözdesi haline gelmesi ve bu vesile ile Palandöken’in markalaşma süreci, yazarın kişisel tarihi ve döneme ait belgeler ve anılarla birlikte ele alınıyor.Kulaçoğlu, “Elinizde tuttuğunuz bu kitap bir ‘yaşam öyküsü’ değil. Yalnızca anılardan ve deneyimlerden oluşan bir derleme de değil. Bu bir yolculuk öyküsü. Geçmişinden güç alan, sahip olduklarının değerini bilen, bugünü yaşarken gözünü gelecekten ayırmadan, yoluna çıkan engelleri bir bir aşan bir inancın öyküsü. Çok değil kırk elli yıl önce Anadolu’nun derinliklerinde kaybolmuş, ulaşılmaz bir dağ olan Palandöken’in ‘Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapmaya aday, dünyanın sayılı kayak merkezlerinden birine dönüşmesinin öyküsü...” diye ifade ediyor bu kitabı yazma motivasyonunu ve bizi bu hem çok çetin hem çok keyifli yolculuğa tanıklık etmeye davet ediyor. Sayın Kulaçoğlu, Erzurum ve Palandöken ile ilgili bir kitap yazmaya ne zaman karar verdiniz? Bu, yıllardır arzu ettiğim bir şeydi ama 25. Universiad Kış Oyunları süreci buna vesile oldu. O süreçteki gerek Erzurum halkının ve ileri gelenlerinin ve gerekse tüm diğer devlet birimlerinin ve özellikle Ak Parti teşkilatının Erzurum Halkı ve Palandöken ile dayanışmasına tanıklık etmek ve bu muazzam projenin bizzat içinde olmak inanılmazdı. Daha küçücük bir çocukken, Palandöken Dağı’nın o günlerde neredeyse vahşi diyebileceğimiz doruklarında bugün hayatta olmayan babası ile kayak yapmış bir çocuk olarak bunun beni ne kadar etkilediğini ve şu anda ifade ederken bile nasıl tüylerimin diken diken olduğunu anlatamam.Aynı şekilde, Palandöken’in önce bir turizm merkezi sonra da dünyanın sayılı kayak merkezlerinden biri olması için ilk gençlik yıllarından beri çaba gösteren biri olarak bu değerli tanıklığı kitaplaştırmak istedim.Bugün gerçekten de Palandöken dünyanın sayılı kayak merkezlerinden biri. Sonuç olarak bu işin içinden de alnımızın akıyla çıktık. Ve ben böyle bir deneyimin ve dayanışmanın çocuklarımıza ve torunlarımıza aktarılması gerektiğini düşündüm. Kimler var bu yolculukta birlikte yol aldığınız, yarenlik ettiğiniz?Kimler yok ki...Kitaba başlarken “Benim için bu öyküyü paylaşılmaya değer kılan, kişisel tarihimi derinden etkileyen, zirvelerine yorulmadan ve vazgeçmeden tırmandığım bu sevdanın omuzlarıma yüklediği misyondur.Bu misyonla kaleme alınan bu anlatı, doğunun göz bebeği Erzurum kentine ve onun incisi Palandöken’e verilen emeğin, bu eşsiz coğrafyaya katkı sunmanın, onunla yarenlik etmenin, hiç bir koşulda vazgeçmeden ve yorulmadan yürümenin öyküsüdür. Ve aynı zamanda benimle birlikte bu sevdaya sahip çıkan, desteklerini hiç bir zaman esirgemeyen, her aşamasında yanımda olan ailemin, yol arkadaşlarımın öyküsüdür...” diye yazmıştım.Burada tek tek isim olarak söylemeye kalkarsam ve adını istemeden atladığım arkadaşlarım olursa onlara haksızlık yapmış olurum, o yüzden bütün bunları merak eden arkadaşlarıma bu kitaptan bir tane edinlemelerini öneririm. Erzurum’da başarılı bir işadamı ve aynı zamanda Erzurum’un kalkınmasında öncülük etmiş bir ‘hizmet gönüllüsü’ olarak tanınıyorsunuz. Sizi bu bu günlere getiren süreç nasıl gelişti?Babamın vefatından sonra çok genç yaşta ticaret hayatına atıldım ve çeşitli sektörlerde ticari faaliyetler sürdürdüm. Rahmetli babam, 60'lı yılların başında, ‘Arçelik’in Erzurum bayiliğini almıştı. Ben bundan çeyrek asır sonra, 1992 yılının Haziran ayında, Erzurumlu Solakzade Müftü Efendi'nin torunu, Cengiz Solakoğlu (o yıllarda Koç Grubu'nda Dayanıklı Tüketim Malları Grup Başkanlığı görevini yürütmekteydi) sayesinde, her zaman rahmetle ve saygıyla andığım Vehbi Koç'a, Erzurum'da ev sahipliği yapma onuruna eriştim. Bu tanışma daha sonra başka bir ticari alanın kapılarını da açtı. Erzurum'da, Ford'un hafif taşımacılık yetkili bayiliğini almamın temeli bu ziyarete dayanır.Daha sonra Necmi Akalın ile birlikte Bileşim Limited Şirketi'ni kurarak, Erzurum’un ilk mega marketi olan MM Migros’u açtık. Bir yıl sonra halkın ihtiyaçlarını ve talebini dikkate alarak marketi MMM Migros'a dönüştürdük. 1999 yılında da yine Necmi Akalın’la birlikte, Erzurum’daki ilk ‘fast food’ restoran olan, Burger King'in bir şubesini açtık. Bu dönemde diğer bir ticari faaliyetimiz de Çarşı&Pazar Mağazası’nı açmak oldu. Şimdi bunların içinde devam edenler var etmeyenler var. Turizm sektöründe ise 1997 yılına gelindiğinde Palandöken’deki gelişme, on yıl öncesiyle karşılaştırıldığında hayal bile edilemeyecek boyutlara ulaşmış, peşpeşe açılan oteller, yeni kayak pistleri, gondol lift ve yeni telesiyejlerden sonra Palandöken, binlerce turisti ağırlayan bir kış turizmi destinasyonuna dönüşmüştü. Ancak ben hâlâ yapılanlardan çok, yapılması gerekenleri düşünüyor, Palandöken’in benzersiz pistleri, doğal güzellikleri ve Erzurumun kültürel, tarihsel zenginlikleriyle birlikte bir dünya markası olmasının hayalini kuruyordum.Uyuyan devi uyandırmıştık. Ancak şimdi, bu devasa gücün potansiyelini nasıl açığa çıkarabiliriz, nasıl daha ileriye taşıyabiliriz sorularına yanıt ararken, sosyal grupları bu yönde bilgilendirip harekete geçirmek, vakıflar aracılığı ile etkin organizasyonlar gerçekleştirmek ve sivil toplum örgütlerinden bu konuda destek almak için koşturup duruyordum... Bu süreci kitabımda da uzun uzun anlattım.Ben doğunun Paris’i denilen Erzurum gibi bir şehirde doğup büyüdüğüm için çok şanslıydım, aynı zamanda sahip olduğum aile içinde Allah’a hep şükretmişimdir; bu şansım kişisel yolculuk öykümde de devam etti ve gerek iş yahatında gerek özel hayatımda hep dayanışma içinde olduğum, birbirimize saygı ve sevgiyle sarılabildiğimiz aile, dost ve iş arkadaşlarına sahip oldum.Sizi İstanbula yerleşmeye iten neydi? Erzurum’da bu kadar yatırım varken 6 yıldır İstanbul’da yaşıyorsunuz ve orada da çok ciddi sorumluluklarınız var. Hepsine birden nasıl yetişiyorsunuz?2006 yılında, oğlum Yılmaz ve kızım Saba'ın eğitimleri nedeniyle ailece İstanbul'a yerleşme kararı aldık. İtiraf etmeliyim kızımın ve oğlumun çocukluktan çıkıp ilk gençlik yıllarına geçtiği ve eğitim sürecinin ağırlaştığı bu dönemde yanlarında olamadım. Bu anlamda sorumluluğu tek başına üstlenen eşimin hakkını ödeyemem. 2006 yılı Temmuz ayından itibaren İstanbul ve Erzurum arasında mekik dokumaya başlamıştım çünkü Erzurum'daki ticari faaliyetlerim de devam ediyordu.2009 yılına geldiğimizde, kendimi yakın hissettiğim ve kadrosunda mutlaka hizmet vermek istediğim Adalet ve Kalkınma Partisi’ne, yerel seçimler vesilesiyle başvurdum. İstanbul il teşkilatına aday adayı olma onuruna eriştim. İstanbul Parti teşkilatı tarafından Tuzla İlçesinden II. sırada aday gösterilerek ve seçimle göreve geldim. İstanbul'da İl Genel Meclis üyesi olarak seçildiğim bu ilk yıl ‘Avrupa Birliği Dış İlişkiler Komisyonu Sözcüsü’ olarak da görev yaptım.Adalet ve Kalkınma Partisi çatısı altında hizmetlerime devam etmek benim için büyük bir onurdur. Oğlum Yılmaz Kulaçoğlu da Kadıköy Ak Parti Gençlik Kollarında. Benim hiç yönlendirmem olmamasına rağmen görev alıp canı gönülden Ak Parti gençlik kollarındaki hizmet etmesi bizi ailece mutlu ediyor.O büyük günde, yani Universiade 2011 Erzurum Kış Oyunları’nın açılış açılış gününde neler hissettiniz?Universiade 2011 Erzurum Kış Oyunları’nın açılış töreni benim için kesinlikle bir rüyanın gerçekliğe dönüşmesiydi. Ben bunu şöyle ifade etmiştim kitabımda: Eğer bir insan bir düş görüyorsa, bu yalnızca bir düştür; eğer bir kaç insan aynı düşü görüyorsa bu, yeni bir gerçekliğin başlangıcıdır...Anadolu’nun zirvesi Erzurum’da yeni bir gerçekliğin meşalesi o gün yakıldı ve biz bu sevda yolculuğunun gönüllü neferleri, başta Cummhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bürokratlarla birlikte yaklaşık 21 bin kişi, Cemal Gürsel Stadı'ndaki bu tarihi güne, bu çarpıcı gerçekliğe, hep birlikte gözlerimiz yaşararak tanıklık ettik.Dünya çapındaki bu organizasyonun gerçekleşme sürecine zerre kadar katkım olduysa bu hayatımın gurur kaynağıdır ve eminim ki bu yola gönül koyan her Erzurumlu böyle hissetmektedir. Ak Parti’de siyaset yapmak sizin için ne anlama geliyor?Ben siyaset alanındaki çalışmalarıma 2002’de Ak Parti’ye üye olarak başladım. Yani kuruluşundan itibaren partimin gönüllüsüyüm. Erzurum’dayken 10. dönemde il genel meclis üyeliğine seçildim. Meclis üyeliğim boyunca da Gençlik ve Turizmden Sorumlu Komisyon Başkanlığı görevini yürüttüm. 11. dönemde de İstanbul’un Tuzla ilçesinden aday adayı oldum. Bugün hâlâ Adalet ve Kalkınma Partisi çatısı altında hizmetlerime devam ettiğimi söylemiştim. Allah’ın izniyle ve gücümün yettiği kadar da bu yolculuğun içinde, gönnüllü bir nefer olarak yürümeye devam edeceğim.Siyaset sahnesindeki varlık nedeni, Türkiye’nin büyük potansiyelini harekete geçirerek halkımızı mutlu ve ülkemizi itibarlı kılmak olan; en üstün hizmetin, insana hizmet olduğuna inanan; geleneğin ve geçmişin birikimiyle ülkemizin sorunlarına, dünya gerçekleriyle paralel biçimde, özgün ve kalıcı çözümler sunmayı hedefleyen Adalet ve Kalkınma Partisi’nin çatısı altında samimiyetle, azimle aydınlık ufuklara doğru bir yürüyüş yapıyoruz. Bizim Türkiye sevdası diye bir sevdamız var. Kendi doğduğumuz topraklardan başlayarak, bu memleketin her karış toprağı için; dürüst, ilkeli, yerli değerler konusunda hassas, küresel dinamiklerin farkında, yaşadığı coğrafya ve çağı çok iyi kavrayan kadrolar tarafından hazırlanmış bir ‘demokratikleşme ve atılım’ projemiz var. Universiade 2011 Erzurum Kış Oyunları, bunun en güzel örneklerinden biri. 1980’lerde ıssız bir dağ olan Palandöken bugün dünyanın sayılı kayak ve kış sporları merkezlerinden birine dönüştü. On yıl önce, Dünya Üniversiteler Kış Oyunları'nı Palandöken'e taşımak bir hayal iken şimdi hedefimiz ‘Olimpiyat Oyunları’ oldu. Benim de aralarında bulunmaktan büyük gurur duyduğum Adalet ve Kalkınma Partisi çatısı altındaki inançlı, özverili ve inatçı insanların ısrarlı çabaları sonunda, Palandöken’de düşlerimizi gerçekliğe dönüştürdük. Birlikte düşleri gerçeğe dönüştürebilmenin mutluluğu tarif edilemez.Siz bu yolculukta Erzurum-Palandöken arasında bir tanıtım elçisi misyonluğu da üstlendiniz?Ben hayatım boyunca memleketimin diğer illerinde yaşayan dostlarımı ve iş arkadaşlarımı Erzurum’da ağırlamaktan büyük bir keyif ve onur duydum ve bunun için özel bir çaba da gösterdim. Bu anlamda Erzurum benim için gerçekten yakından tanınmayı hak eden bir şehidir.Aynı şekilde siyaset camiasındaki yol arkadaşlarımıza da Palandöken’i tanıtmak amacıyla İstanbul’dan Erzurum’a bir köprü kurduk.İstanbul'da, meclisteki bir grup toplantısı sırasında yaptığı bir konuşmada, "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Erzurum için neler yaptığını, Universiade 2011 Erzurum Kış Oyunları için yapılan yatırımları," anlatmıştım.Ama bununla yetinmek istemedim. Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul İl Genel Meclisi üyelerini, İstanbul İl Özel İdaresi daire başkanlarını, Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul il ve ilçe başkanlarını kapsayan 350 kişilik bir ekibi, yatırımları yerinde görmek üzere Erzurum'a davet ederek orada misafir ettik. Bu organizasyon için profesyonel bir firma olan SymCon Turizm'den destek aldım. Organizasyonu en ince ayrıntılarına kadar düşünerek kusursuz bir şekilde gerçekleştirdiler.Bu gezi ile amacımız Palandöken’deki gelişmeleri, Erzurum ve kış turizmi için geleceğe doğru atılan adımları, oradaki büyük değişim ve gelişimi İstanbul'daki dostlarımıza ve yol arkadaşlarımıza yerinde gösterek bu kıvancı onlarla da paylaşmaktı. Ben, Erzurum halkının misafirperverliğine güvenerek yola çıktım. Ve bunun en güzel örneklerinden birini bu organizasyonunda yol arkadaşlarımla birlikte bir kez daha yaşamış olmaktan gurur duyuyorum. Erzurum Büyük Şehir Belediyesinin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?Büyük Şehir Belediye Başkanlıkları çok meşakkatli, sorumluluğu çok ama çok büyük işlerdir. Bilen bilir. Bu anlamda herkesi mutlu etmek diye bir şey yoktur. Özellikle de muhalif kesimleri. Ama ben Ahmet Küçükler ve ekibini son derece başarılı buluyorum. Bence bu ağır sorumluluğun altından hakkını vererek kalkabiliyorlar. Ahmet Başkan’ın liderliğini çok değerli buluyorum ve bunun tüm belediye birimlerine ve diğer ilçe belediyelerine de olumlu yansıdığını düşünüyorum. Bunu Ak Parti’nin bir mensubu olarak değil bir ayağı memleketinde olan bir Erzurum’lu olarak söylüyorum. Çok sık gidip geliyorum ve gelişmeleri kendi gözümle takip edebiliyorum. Her geçen gün daha iyiye gidiyor ve alt yapı sorunları başta olmak üzere pek çok soruna yenilikçi çözümler üretebiliyorlar. Özellikle II. Dönemde bana göre çok iyi işlere imza attılar. Allah yollarını açık etsin. Erzurum ile ilgili düşlerinizin neresindesiniz? Büyük bir kısmını gerçekleştirdiğinizi söyleyebilir miyiz?Universiade 2011 Erzurum Kış Oyunları sadece bir başlangıçtı. Asıl mücadelemiz şimdi başlıyor. Çünkü artık elimizde Palandöken ve Universiade örneği var. Bundan sonra, 2011 yılında Palandöken’de yazılan tarihi başarının devamını getirmek; Konaklı’daki muazzam potansiyelin, Türkiye'nin kış turizmine önem veren yatırımcılar tarafından değerlendirilmesine ön ayak olmak asıl hedefimiz. Bu konuda üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız. Hep birlikte yeni başarılara imza atabilmek, yeni yolculuklara çıkabilmek, yeni yerler yeni yolcular tanıyabilmek, sadece doğup büyüdüğümüz şehirlere değil Türkiye’nin her yerinde bize bu imkânı veren Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bu misyonunu sevinçle ve gururla taşıyabilme cesaretini gösterebilmeliyiz. Bir gün, Olimpiyat Ateşi’ni Erzurum, Palandöken&Konaklı'da yakacağımız güne kadar durmak yok, yola devam...Birlikte yorulmadan ve yılmadan mücadele ettiğimiz, yüreği kış turizmi ve kayak sporu aşkıyla yanan tüm yol arkadaşlarıma, kitabımın hazırlanmasında bana ilham veren tüm sevdiklerime ve zaman ayırıp kitabımı okuyan sizlere buradan bir kez daha teşekkür ederim.O zaman biz de sizin temenninizle birirelim bu röportajımızı: “Yolunuz, yolumuz hep açık olsun...”