Erzurum Güncel - Kosovada, Almanyada, Batı Trakyada Türkçe ana dilde eğitim istediğimizi hatırlatan AK Partili Ensarioğlu, Orada bunu isterken, burada Kürtçe olmaz demek, doğru bir yaklaşım değil diyor.
Diyarbakır eski Ticaret Odası Başkanı, AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, güncel konulara ilişkin VATANın sorularını yanıtladı. Söyleşinin ikinci ve son bölümü şöyle:
Reformdan neyi kastediyorsunuz? Daha çok özgürlükten söz ediyorsanız, Türk vatandaşları da bunu istiyor. Bölgeyi ayıran nedir?
Genel anlamda demokratikleşme geneli kapsayandır. Yani hem Kürt sorunun çözümü, hem Alevinin hem mütedeyyin insanların, her kesimin sorunlarının çözümü demokratikleşmeden geçer. özel olarak, Şunu yapın demeye gerek yok. Ama bunları radikal biçimde, belki çok daha seri yapmak lazım. Gıdım gıdım vermek yerine, neyse onu direk ortaya koymak lazım.
Tüm bu sözlerden kastınız, ana dilde eğitim mi?
O da dahildir. Tartışma yaratan bir mevzuyu bitirmemiz gerekiyor. Az vererek, hep konuşturarak yaptıklarımız da hayra geçmiyor. STKda görev yaparken basın yayın önündeki engeller kalksın diyorduk, bu genel bir tanımdır. TRTde önce 45 dakika yayın başladı, sonra TRT 6 yayına girdi... Direkt yapmak lazım. çünkü o zaman tartışmayı bir anda bitiriyorsunuz. Ama az az verdiğinizde, tartışma devam ediyor.
İkinci bir ana dilde eğitim, resmi dilin Türkçe olduğu bir ülkede nasıl uygulanacak? Seçmeli ders neden yetmiyor?
Resmi dil talebi yok. Resmi, ortak dilimiz Türkçe. Ama İstanbulda Rumca da ana dilde eğitim yapılıyor. Türkiye bölündü mü? Rum ilköğretim okulunda İstanbulda eğitim görenler Türkçe bilmiyor mu? Hepsi işadamı, okumuş insanlar... Veya Ermeni ilköğretim okulu var, ana dilde eğitim yapıyor. Cumhuriyet kurulduğundan beri farklı dillerde ana dilde eğitim var bu ülkede, Kürtçede yok. Biz Kürtçe de olsun diyoruz. Türkiye bunu beceremeyecek bir ülke mi? Türkiyeye hakarettir. Irak gibi bir devlet 13 dilde eğitim yapılıyor. üstelik herkes Türkçeyi bilmek zorundadır. Zaten pazar dili Türkiyede Türkçedir. öğrenmeyin deseniz de insanlar Türkçe öğrenmek zorunda. Böyle bir korku. İşi farklı şekilde anlatıyorlar, parlamentodaki birçok siyasetçi de bunu böyle biliyorsa, halk ne yapsın?
Sorun burada belki, kimse ana dilde eğitimin ne olduğunu ve nelere yol açacağını bilmiyor
Kazakistanda 50 bin Kürt var. 21 veli bir okula dilekçe verdiğinde Kürtçe sınıf açılıyor ve ana dilinde eğitim veriliyor. Kazakistanın yaptığını yapamayacak mıyız? Bu bir taleptir. Zazaca olur, Gürcüce olur.. Kaldı ki biz Kosovada, Almanyada, Batı Trakyada Türkçe ana dilde eğitim istiyoruz. çok ayıp bir şey. Orada bunu isterken, burada Kürtçe olmaz demek, doğru bir yaklaşım değil. Batı Trakyada Türkçe seçmeli ders. Ama, Bu yanlıştır, ana dilde eğitim olmalı, hak hukuk budur diyenler içinde, MHP ve CHPli milletvekilleri var. Batı Trakyada, Yunanistanda, Bulgaristanda bunu talep ederken, dönüp kendi içinizde bunu reddederseniz ayıp olur. Burada kötü bir şey olarak anlatacaksınız ama orada insan hakları diyeceksiniz. Mesela açılan kursların çoğu kapandı. Ana dilde eğitim talep edilir, verir vermez bu önemli değil. Ama haksa bunu verirseniz, hak sahibi kullanır veya kullanmaz onun meselesidir.
Leyla Zana sağduyunun sesidir
Leyla Zananın açıklamalarını, BDPnin tepkisini nasıl yorumluyorsunuz?
Zananın bugüne kadar yaptığı tüm açıklamalara katılır mısınız? deseniz katılmam. Herkesin kendine ait fikirleri ve düşüncesi var. Leyla Zana, bağımsız düşünen, bağımsız konuşan, iradesini kimseye teslim etmeyen bir siyasetçidir. Bu yüzden değerlidir. Söyledikleri aslında Kürtlerin her gün konuştukları. Ama Kürtler adına siyaset yapanlar kendi özgür iradeleriyle konuşamıyorlar. çünkü iradesini oraya girerken teslim etmek, kapıya asmak zorunda. Ne kadar ve nereye kadar siyaset yapacağını örgüt belirlerse, oradan hayırlı bir iş çıkmaz. Zana uzun süre bu kişiliğinden dolayı dışlanan bir kişidir. Bu seçimde niye aday yaptılar, ben de bilmiyorum. Eminim o da bilmiyordur (gülüyor). Vicdanen düşünür doğru bildiğini söyler. öyle de yaptı ve sağduyunun sesidir. Buna AK Parti de, BDP kulak vermeli.
Ev hapsi demek, ölen 50 bin insana ve Kürtlere hakarettir
Başbakan Yardımcısı Arınç ve CHP lideri Kılıçdaroğlunun öcalana ev hapsi önerisini tüm hafta tartıştık. çözüm müdür?
Ev hapsi beni en çok rahatsız eden mesele. çünkü bu; ölen 50 bin insana hakarettir. Kendini yakan insanlara hakarettir. Bu insanlar Abdullah öcalan rahat yaşasın diye mi bu mücadeleyi verdiler, öldüler. Yoksa Kürt sorunu, Kürtlerin hakları için öldüklerini mi iddia ettiler ve zannettiler? öcalan ölen hangisinden daha değerlidir? öyle şey olur mu? Bu ruh hali bazı kesimlerde mevcut. Abdullah öcalanın koşulları iyileştirilse, her şeyden vazgeçmeye hazır olan bir sürü insan var. öcalana ev hapsi olur mu? PKKlilere bir af çıkar mı?Yönetim kadrosu üçüncü bir ülkeye gider mi? Hepsi teknik mevzulardır. Siz bu işi çözerken tamamen ortadan kaldıracaksanız bu tartışılır. Ama Kürtlerin derdi Abdullah öcalanın ev hapsi olmamalı. Bu kadar kan akarken getirip öcalanın ev hapsini koşul olarak ortaya koymak, ölen 50 bin insana, cezaevlerinde çürüyen insanlara, kendini yakan insanlara, Türkiyede acı çekenlere ve Kürtlere hakarettir.
Kürtler size göre devlet istiyorlar mı?
Türkiyenin birlikte yaşamasından başka şansı yok ve Kürtlerin birlikte yaşamaktan başka talebi yok. Herkes çok iyi bilmelidir ki; Kürtler birlikte eşit, onurlu yurttaş olarak yaşamak istiyor.
Bu kardeşliği ve birlikteliği kimse bozamaz. Bizim görevimiz bu birlikteliği ve kardeşliği, eşit yurttaşlığı tesis etmektir. Bunu yaparsak hiçbir sorun kalmaz. Aksi bir durum Türkiyede yaşayan hiç kimsenin hayrına olmaz. Böyle bir talep yok.