Erzurum Güncel- Suriye’de El Kaide ile PYD (Demokratik Birlik Partisi) arasında başlayan çatışmalar etkisini Türkiye’de de gösterdi. İslami kimliği ön plana çıkan bu gruplar içinde çok sayıda Kürt gencinin de yer alması tartışmaları da beraberinde getirdi. PKK’nın cezaevindeki lideri Abdullah Öcalan, Suriye’de savaşan El Kaide ve El Nusra gibi örgütleri 'İslam'a ihanet içinde olmakla’ suçladı. Öcalan’a göre dini yanlış tanıtan bu kesimlere karşı, İslam gerçeğinin ortaya çıkarılması için Diyarbakır'da 'Demokratik İslam Kongresi' toplanmalıydı. Öcalan’ın çağrısı üzerine harekete geçen Demokratik Toplum Kongresi çalışmalara başladı. Kongre sekiz aylık çalışmanın sonunda yarın toplanıyor.'DİN ADINA İNSANLAR KANDIRILDI'El Cezire Türk'ün Diyarbakır Mahmut Bozarslan'nın haberine göre kongrenin çağrıcıları arasında Kürt siyasetinin tanınan isimlerinden, Diyarbakır’ın Sur ilçesinin eski belediye başkanı Abdullah Demirbaş da var.Demirbaş kongrenin amacının İslam’ın özünün ortaya çıkarılması olduğunu söyledi:“İktidarcı yaklaşım, dinleri ve özellikle İslam dinini gerçek özünden uzaklaştırıp kendi çıkarları için halklara ve inançlara karşı kullandı. Oysa İslam'ın gerçek özü barıştır, kardeşliktir ve bir arada yaşamaktır. Biz bu özün açığa çıkarılmasını istiyoruz. Bugüne kadar din adına insanlar kandırıldı, birbirine düşürüldü oysa gerçek din böyle değildi. Bunu açığa çıkması için böyle bir kongrenin olması gerekiyordu.”Bölgede Kürt siyaseti karşısında alternatif oluşturan partiler ve oluşumların hep muhafazakâr yönü ön plana çıkmış durumda. Son yerel seçimlerle birlikte AK Parti'nin gücü ortada. Yine Hizbullah geleneğinden gelen HÜDA-PAR (Hür Dava Partisi) gibi bir parti de siyaset sahnesinde "ben de varım" dedi. Demirbaş'a, Kürt siyasetinin bu kongreyle, tabanını sağlamlaştırma ve genişletme amacını taşıyıp taşımadıklarını da sorduk. Demirbaş bu yöndeki iddiaların doğru olmadığını, amaçlarının kesinlikle bu olmadığını söyledi.'MARKSİZM DİNE KARŞI DEĞİL'Kürt siyaseti yıllarca Marksist ve sosyalist kimliği ile tanındı. PKK ve uzantısı siyasi partilerin dinle arasında hep bir mesafe olduğu algısı vardı. Abdullah Demirbaş’a göre, Marksizm dine karşı değil. Demirbaş, “Marksizm 'Din afyondur' sözüyle din, iktidar aracılığıyla insanlara zulüm olarak kullanılıyorsa buna karşı çıkmıştır. Sosyalizm eşittir dinsizlik değil bana göre. Sosyalizmin özünde adalet, paylaşım, eşitlik varsa bence bu iş aynı şekilde İslam'da da vardır. Ahlaklı bir toplum isteme, vicdanlı bir toplum isteme anlayışı sosyalizmde de var, İslam’da da” dedi.'AMAÇ DİNİ REFORME ETMEK DEĞİL'Kongrenin çağrıcıları arasında yer alan ve İslami görüşleriyle bilinen, aynı zamanda Halkların Demokratik Partisi (HDP) MYK üyesi yazar Hüda Kaya da, kongrenin İslam’ı yeniden anlama ihtiyacından doğduğunu söylüyor:“Bugün Ortadoğu bölgesinde yaşanan dramlar Allah adına, din adına, İslam adına yaşanan vahşetler, tecavüzler, işgaller, dikta uygulamalarıyla, insanlar İslam eşittir vahşet, İslam eşittir kafa kesme gibi algılama noktasına gelmişken, aslında İslam'ın ne olduğunu yeniden anlama ihtiyacından dolayı böyle bir adım atılmış diye düşünüyorum. Dini anlama, yeniden dini keşfetme, dini reforme etme hareketi değil, dini kendi referansından, peygamberin pratiğinden yeniden anlama hareketi şeklinde bir kurumsal çalışma başladı.”MEDİNE SÖZLEŞMESİKongreye Kürtlerin yaşadığı İran, Irak ve Suriye’nin yanı sıra Avrupa ülkelerinden, aralarında din adamları, yazarlar, sivil toplum örgütü temsilcileri, akademisyen ve kanaat önderlerinin bulunduğu 300 kişi davet edildi. Açılış konuşmalarının ardından Öcalan’ın altı sayfalık mektubu okunacak. Kongrede İslam'da şiddet, savaş ve barışın hükümleri, İslam ve sömürü, İslam ve kadın, İslam ve iktidar, İslam ve ekoloji ve Kürt sorunu ve çözümü konuları tartışılacak.Abdullah Öcalan, kongreyi gündeme getirirken, "Hz. Muhammed'in Medine Şura çalışmaları örnek alınarak bu çalışmaların yapılması önemlidir" demişti. Halkların Demokratik Partisi MYK üyesi Hüda Kaya’ya göre, Medine Sözleşmesi özerkliğe işaret ediyor. Hazreti Muhammed’in gittiği sırada Medine'de farklı etnik ve dini toplulukların yaşadığına dikkat çeken Kaya, bu toplulukların arasında süren savaşların Medine Sözleşmesi ile son bulduğunu söyledi:“Peygamber efendimiz, toplulukların liderleriyle müzakere süreci başlattı. Bu süreçlerin içinde 48 maddelik bir metin, bir barış manifestosu ortaya çıkarıldı. Medine Sözleşmesi dediğimiz bu belge ortaya çıktı. Bu metnin en temel ifadesi, bütün bu farklı halklar arasında adalet ilkesinin en önemli temel dinamik olduğu vurgusudur. Hangi inançtan, hangi dinden, hangi dilden olursa olsun adalet ve eşitlikle muamele edilecek. Her topluluğun, her kesimin kendi inancı kendinedir. Çok hukuklu, çok dilli, yani herkes için kendi iç şeriati ile yargılama ve yönetme öngören bir yapı var ortada. Bir nevi Peygamber efendimizin üst merci olduğu bir yapıda aslında, kanton, özerk yapı, yerinden yönetim gibi farklı isimlerle isimlendirebileceğimiz benzer bir yapı çıktı ortaya.”Kongrede Medine Sözleşmesi'nden yola çıkılarak, değişik inanç ve kültürlerin birlikte yaşamasının yolları tartışılacak. Kongre sonunda ortaya çıkacak görüşler, bir bildiriyle kamuoyuna açıklanacak."internethaber"