Erzurum Güncel- Her yıl, 10 Aralık ile başlayan haftanın Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde İnsan Hakları Haftası olarak kutlandığını hatırlatan Duman, “10 Aralık günü Dünya İnsan Hakları Günü’dür.İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, insan hakları konusuna tam bir tanım amaçlayarak hazırlanmıştır. Esas amaç, bu tanıma uyan insan haklarının hiçbir tereddüde meydan vermeden uygulanmasıdır. İnsanlar arasında ırk, din,dil, renk, yaş, cinsiyet ayırımı yapmadan sevgi, saygı, dostluk duygularını geliştirmek, insanın insan olmak haysiyeti ile sahip olması gereken hakların hepsi “İnsan Hakları” kapsamında kabul edilmektedir. İnsan hakları, kişiyi kendi özüyle yaşatacak kurallardır. İnsanın insana hükmetmesi, onu ezmesi insan onuruna yakışmayan ve kabul edilemeyecek bir davranıştır. Bu tür ayırımların yapıldığı toplumlarda kavga, çatışma, isyan eksik olmamıştır. İletişim olanaklarının, insanlık tarihinin en parlak ve en hızlı dönemini yaşadığı günümüzde evrensel olarak belirlenmiş olan hak ve özgürlükleri takibi ve talebi de en üst düzeydedir. Bu gün insan hakları ihlallerinin acımasız boyutunu da daha iyi görmekteyiz. Bununla birlikte tarihsel sürecin insanlık adına aklanması gereken insanlık suçu bölümleri de dünyada ve ülkemizde arşivlerden çıkmaya başlamaktadır. Esasında İnsan Hakları kavramı tamamıyla sivil inisiyatifler tarafından izlenmelidir. İnsan hakları kavram olarak resmi olamaz. Bu kavramı yaşatmanın yolunun bir takım sivil olmayan teşkilatlar eliyle yaptırılıyor olması da çelişkili bir tutumdur” diye konuştu.“Türkiye toplumsal sorunlarıyla yüzleşmeye başladığı, bugüne kadar halktan gizlenmeye çalışılan gerçeklerin gün yüzüne çıktığı ve nispeten daha olumlu bir gelecek için açılım yapmaya çalıştığı kritik bir süreçten geçiyor” diyen Duman sözlerini şöyle sürdürdü; “Fakat görüyoruz ki yıllardır akan kan ve gözyaşı üzerinden rant veya iktidar devşirilenler, barış sürecinin daha adil sonuçlar üretebilme ihtimalini devre dışı bırakma ortak paydasında buluşuyor. Operasyonlar, çatışmalar, molotoflar, saldırılar ve akabinde gelen ölümler maalesef sorunu kangrenleştiriyor, çözüm sürecine de pusu kuruyor.Nereden gelirse gelsin, geleceğimizi kafeslemeye çalışan her türlü tuzağa karşı herkesi dikkatli ve sorumlu davranmaya çağırıyoruz. İyi anlaşılmalıdır ki, ölümün daha çok ölümü çağırdığı bir şiddet sarmalında, yıllardır çekilen acıların ve bütün anaların, babaların, bacıların gözyaşlarının dinmesi; öncelikle akan kanın acilen durmasına bağlıdır. Bugünü karartarak geçmişi aydınlatmak ne kadar mümkün olabilir? Yeni yaralar açılırken, eski yaralar nasıl iyileştirilebilir?Erzurum Memur Sen olarak geleceğimizin şiddet kafesinden kurtulmasını bekliyor; çatışmaların, ölümlerin, faili meçhullerin, kamplaşmaların, kutuplaşmaların, ötekileştirmelerin, ayrımcılıkların, baskı ve yasakların nihayete erdiği tam bir kardeşlik, barış ve huzur iklimini solumak istiyoruz. Her can kaybı sorunu ve acılarımızı biraz daha derinleştiriyor.Bundan sonra da yaşama hakkı, kişi hürriyeti ve güvenliği, adil yargılanma, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, eğitim, özel hayatın gizliliği ve ailenin korunması hakları başta olmak üzere insan hak ve özgürlüklerinin bütününün en mükemmel şekilde yaşanacağı ve korunacağı özgürlükçü demokratik zeminlerin oluşması için durmadan çalışacağız.İnsan hakları ihlallerinin olmadığı bir gelecek temennisiyle; insanlığa duyarlı, mazlumun yanında, zalimin karşısında olan herkesin ‘ İnsan Hakları Günü’nü’ kutluyorum.”