Erzurum Güncel- İYİ Parti Lideri ve cumhurbaşkanı adayı Meral akşener , Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçim çalışmalarının son düzlüğünde ittifak tartışmalarını, ikinci turu, ekonomideki sorunlara ilişkin çözümlerini ve vaatlerini Cumhuriyet gazetesine anlattı.
Yoğun bir miting programı sürdüren Akşener, sorulara da ‘miting molası’nda, yollarda yanıt verdi:
-24 Haziran seçimlerinde son viraja girilirken tabloyu nasıl görüyorsunuz?
Türkiye kurtulacak, çünkü ben ağırlıklı olarak AK Parti’nin yoğun oy aldığı illerde çalışma yaptım. Partimizi kurduğumuz günden beri oralarda çalışma yaptım. Dolayısıyla gittikçe artan ve bu son mitinglerde hepimizi şaşırtan kalabalıklarla karşılaşıyoruz bu bölgelerde. Hem gözlemlerimiz hem de yaptırdığımız çalışmalarda AK Parti seçmeninden İYİ Parti’ye ve kişisel olarak bana kayış olduğu görülüyor.
"ÇİLLER KENDİNİ BELLİ ETTİ"
-AK Parti seçmeni de kurtulmak istiyor yani?
Tabii. Ekonomi ve OHAL’in ağırlığı çok etkili. İnsanların sürekli tehdit altında kendilerini hissetmeleri çok etkili. Durup düşünüyorlar şu anda. Dış politikadaki keşmekeş çok etkili. Yani yarına yönelik bir endişe hâkim insanlarda. Bir değişimi talep ediyorlar. Bunu 24 Haziran Pazar akşamı hep birlikte göreceğiz.
-Tansu Çiller’in AK Parti’nin Yenikapı Mitingi’ne katılışı ve ‘milli şuur’ açıklamaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben insanların tercihlerine saygı duyuyorum. Dolayısıyla sayın Erdoğan ile birlikte olduğunu biliyorduk. En azından bunun açık olması güzel bir şey. Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın bu konuda bir açıklaması oldu. O her şeyi açıklıyor.
-2. tura kalacağınızı söylemiştiniz, şu an durum nedir?
İddia olmazsa siyaset olmaz. Ben bunu samimiyetle söylüyorum. seçim ikinci tura kalacak ve sayın Erdoğan’ın ikinci tura kalma işlemin de İYİ Parti ve kişisel olarak benim çok büyük katkım olduğunu düşünüyorum. Demokrasinin bir sıkımlık canı kalmıştı. Biz şu andaki sistemde en azından bir nefes aldırdık. Partim ve kendimle gurur duyuyorum. Bu konuda mütevazi olamayacağım.
"ÇATI ADAYA KARŞIYDIM"
-Abdullah Gül’ün adaylığına karşı çıkmanız nedeniyle mi?
Sadece o değil. Abdullah beyle ilgili yanlış anlaşılmasın. Ben Gül’ün aday olmasını çok istedim. aday çeşitliliği önemliydi. Keşke aday olsaydı. Benim karşı çıktığım Ekmel bey vakasından sonra ortaya çıkan bir gerçeklik var. O da çatı aday fikrinin yanlışlığı. Çatı aday kişisi ben bile olsam yanlış olduğunu 25 Ekim’den beri söylüyorum.
-Parlamenter sisteme dönüş konusunda yol haritasını belirlemek için Millet İttifakı liderlerine çağrınız oldu, sonra görüşme... Bu konudaki çalışmalar ne durumda?
Ben Karamollaoğlu ile telefonda, Kılıçdaroğlu ile yüz yüze görüştüm. Nitekim bir komisyon çalışıyor şu anda. Bilgi alıyorum zaman zaman. Yani ertesi gün olsun anlamında söylemiyorum. Bir sonraki adım anayasa taslağı üzerinde çalışmaktır. O başka. Orada da ortaklaşmamız gerekiyor. O anayasayı yaparken, ama tarih istendiğini görüyorum.
-24 Haziran öncesinde başkan yardımcısı açıklayacak mısınız?
Hayır. Sebebi ben sadece aday değilim. Ben aynı zamanda Millet İttifakı’nı kuran sistemin içinde bir genel başkanım. İkinci turda ben kaldığımda sayın Kılıçdaroğlu, İnce, Karamollaoğlu ve Gültekin Uysal ile görüşeceğim. Başkan yardımcıları ve bakanları da konuşacağı Dolayısıyla bu günden şöyle yapacağım dediğim zaman afaki olur.
"BU TABLOYU TOPLARIZ"
-Seçilmeniz durumunda ilk icraatlarınız ne olacak?
İlk iş OHAL’i kaldıracağım. Onunla ilgili çalıştık. Bir de hukuki olarak neler yapılabiliri çalıştık. İlk 100 gün, ilk 5 yıl gibi. OHAL kalkacak. Kuleli ve Işıklar askeri liseleri açılacak. Şeker fabrikalarının sözleşmeleri iptal edilecek. TRT satılacak ama o yüz günün içinde. YÖK kaldırılacak ve yetkileri üniversitelere dağıtılacak.
-Ekonomideki gidişi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şu ana kadar, bunu çok iddialı söylüyorum: 16 yıldır bu iktidarın ne ettiğini hiçbir siyasi gelenek incelememiştir. Çünkü ben parti kurulduğunda ekonomistleri topladım. Bir soru sordum. Biz bu darlığı ve bu yere çakılmışlığı toparlayabilir miyiz diye. 7 buçuk aylık bir çalışma bu. Bütün kurumlar tek tek elden geçti. Mesela tarımla ilgili 9 milyar dolarlık ithalat olduğu ortaya çıktı. Tarımda çalışan 1 milyon insan şu anda işsiz. Gördük ki 80 milyar dolarlık bir tarım üretimimiz vardı bizim 16 yıl önce. Şimdi 56 milyar dolara düşmüş. Ben bunların iş bilmezliği, cehaleti diye düşünüyordum, ama bunu tahammüden yaptıklarına karar verdik. Çünkü yoksullaştırarak, yoksulluğun istismarıyla hayatta ve siyasette kalmayı hedeflemiş bir siyasi yapı bu. Yoksulluğu istismar ederek yapılan bir siyasi anlayış. Bulduğumuz rakamlardan gerçekten dehşete düştük. İsrafın boyutlarını anlatamam. Bu kara delikleri tıkadığınız zaman da Türkiye’nin büyük bir potansiyeli olduğunu gördük.
SARAYIN 13 GÜNLÜK MASRAFI 14 FABRİKANIN 1 YILLIK ZARARI
Akşener, ekonomideki kötü gidişin bir sebebinin de lüksler olduğunu söylüyor.
- Seçim sonrası ekonomik kriz olasılığına karşı çözüm önerileriniz hazır mı?
Ekonominin patronu güvendir. Merkez Bankası da dahil olmak üzere bütün kamu yöneticileri reklam ajansı gibi Tayyip beyin reklamını yapmak için çalışıyor. Siz güven veren bir sistem oluşturursanız bir çok sistemi kurabilirsiniz. Türkiye’nin potansiyeli çok yüksek. Genç yaş grubunun potansiyeli çok yüksek. Ama bizim yaş grubumuz, yönetenler onlar olduğu için söylüyorum, gençlere çok büyük kötülük ettik. Her şehirde bir üniversite var içinde hoca yok. Bina konusunda bunlar hakikaten uzman. Kocaman adalet sarayları var içinde adalet yok. Hukukun üstünlüğünü, adaleti, demokrasiyi, parlamenter sisteme ne zaman döneceğini... Korkuyor insanlar, “bu da Tayyipleşir” mi diye. Bu gelen de keyfini sürer de Tayyipleşir mi diye. Bu kontrol ve denge mekanizmalarını kurmazsanız herkes kafayı kırar. Hukukun üstünlüğü, bireysel özgürlükler, ifade hürriyeti, adaletin sağlanması, ekonomide güvenin tesis edilmesi. Bu devletin üç sütunudur. Bunu tesis edin bakın 3 ay sonra birçok şey değişir. Merkez Bankası gerçekten para ile ilgili meseleleri yerine getiriyor olsa sorun olur mu bu ülkede? Erdoğan faiz lobisine gitti orada bağırdı çağırdı, bir geldi burada dolar 4.8. Tuhaf bir şey bu. Müthiş bir israf var. Saray’ın 13 günlük masrafı 14 şeker fabrikasının 1 yıllık zararına eşit. Bu zarar da özel yaptırılan bir zarar. SEKA’yı öyle göçerttiler, TEKEL’i öyle göçerttiler. Tokat’taki sigara fabrikasını bile bile göçerttiler ve fabrikayı kapatıp hurdaya sattılar. Yerine AVM yaptılar.
"FERDİ TAYFUR'A BAŞLAMIŞTIR"
-Cumhur İttifakı’nın kendi arasındaki görüş ayrılığı, sayın Bahçeli’nin çıkışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Onu ben de görüyorum. Sayın Bahçeli görünür olmaya çalışıyor. Kayboldu çünkü. Doğru düzgün de çalışmıyor. Ben sayın Bahçeli’yi çok yakından tanımıyorum. Abimin arkadaşıydı. Sonra bir genel başkan - milletvekili ilişkisi kapsamında gayet mesafeli, seviyeli bir iletişimimiz oldu. Ne yer ne içer bilmiyorum. Ama sayın Erdoğan’ı tanıyorum. Erdoğan da beni iyi tanıyor. Sayın Erdoğan bu tür çıkışlara eminim dişlerini sıkıyordur. Şöyle bir resim var; “Sayın Erdoğan koşsun koşsun, çalışsın. Ben kahvemi içeyim.” Ama bunu yemez Sayın Erdoğan. Ama ne yapsın, “kader utansın” durumundadır şu an. (Gülerek) Bahçeli, Ferdi Tayfur dinlemeye devam ediyor mu bilmiyorum ama Erdoğan Ferdi Tayfur’a geçiş yapmış olabilir. Yani diş sıkarak giden bir iş olarak görüyorum, Erdoğan tarafından.
"ERDOĞAN'LA EL SIKIŞSAYDIM..."
-Erdoğan ve AK Parti’ye destek vereceğiniz iddiaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben bunların özellikle yapıldığını düşünüyorum. Erdoğan’la da el sıkışacağıma dair yüksek sesle 2 kişi konuştu. Biri Can Dündar birisi de Sırrı Süreyya Önder. Benim böyle bir niyetim yok. Eğer ben sayın Erdoğan ile el sıkışmayı düşünmüş olsaydım bu kadar eziyete gerek yoktu. Başbakan yardımcılığını kabul ederdim ve öyle bir hayat sürdürürdüm. Dolayısıyla böyle bir şey yok. 2015’te verilen o teklifi kabul ederdim, emeksiz, gayretsiz ve şimdi listenin İstanbul’da birinci sırasında öyle efendi efendi bir sistem oluşurdu. Niye bu kadar eziyeti göreyim?