Erzurum Güncel-Yargıtay Başkanı Gerçeker’in bu büyük yanlışı önlemek için çırpınmaları, çözümün böyle değil “bölge idare mahkemeleri” açılarak olacağını tekrarlamasına rağmen inatla yüksek mahkemelerin daire sayısı arttırılıyor ve yeni daireler ve kendi seçecekleri yargıçlarla bu mahkemeler de iktidar emrine sokulmak isteniyor. CHP elinden geldiği kadar bu antidemokratik adımları önlemeye çalışırken MHP’nin iktidara yardımcı olduğunu görüyoruz.‘AYNI SAFTA’ BASKISISeçim yaklaşırken MHP ciddi bir çelişki içine girdi, doğrudur. Ülkenin geleceğini tümüyle değiştirecek, ülkenin bütünlüğünü bile tehlikeye sokacak adımların beklendiği bir dönemde olmamız bir yanda dururken ve ‘tüm muhalefet partilerinin karşı çıkması gereken’ değişiklikler hızla yapılırken onun bir sorunu daha var; CHP ile aynı saflarda görünmemek. Ve şimdi bu sorun onu “tarihe geçecek” hatalara sürüklüyor.Hükümet hiç kimseye içeriğinin ne olduğunu açıklamadan “Demokratik açılım” diye ortaya çıktığında MHP de CHP ve diğer muhalefet partilerinin çoğu gibi buna tepki göstermiş; “açıklayın, böyle karar alınamaz” demişti. Haklı oldukları gelinen noktada açıkça ortadadır. Buna rağmen ve AKP referanduma “BDP ile işbirliği içinde” gitmiş olmasına rağmen ustaca bunun tam aksi bir iddiayı ortaya atarak “CHP-MHP ve BDP”yi aynı çizgide göstermeye çalışmıştı.BU HATA UNUTULMAZMHP şu anda, seçim öncesi yine bir nedenle “CHP ile yan yana” gösterilmemek için Yargıtay ve Danıştay’a, yani şu anda henüz “iktidarın eline geçmemiş” olarak duran son iki yüksek mahkemeye yapılmaya çalışılan operasyona destek veriyor.‘Yargıtay ve Danıştay’a yeni daire açılması’ ile ilgili tasarıyı durdurmak için başka çare kalmadığını gören CHP’li Adalet Komisyonu üyeleri (5 milletvekili), böylesine hayati bir tartışmada AKP’li üyelerin “konuşma sürelerini 5 dakikayla sınırlandırması üzerine” Komisyondan topluca istifa etmişler. “Bir parti grubunun tümüyle çekilmesi halinde Komisyon’un yeni üyeler seçilinceye kadar çalışamaması” gibi bir kural olmasına rağmen MHP’li üyelerin desteğiyle çalışmaya devam edilmiş.(Oysa ‘HSYK üyelerini kendilerinin seçeceği referandum sonrasına kadar’ bu kurulun çalışmaları Adalet Bakanı ile müsteşarının katılmamasıyla nasıl engellenmişti.)MHP DE GÜVENDE DEĞİLMHP’nin bu hatası tarihe geçecek ve hiç unutulmayacak bir hatadır. Ülkenin “bireysel ve siyasi yanlış kararları, yanlış adımları önleyebilecek, denetleyebilecek tüm yüksek mahkemeleri” iktidarın emrine girdiğinde MHP dahil her parti, her görüş, her vatandaş güvenliğini tümüyle yitirmiş olacaktır.Hele de “Arınç’a suikast iddiasıyla ilgili” subayları serbest bırakan hakimin yetkilerinin aylar sonra alındığı, “darbe-terör örgütü iddialarıyla” tutuklanan insanlara ait CD’lere ve cep telefonlarına polis tarafından bilgilerin yüklendiği bir ortamda durum tümüyle ümitsiz hale gelmiş demektir. Bırakın her şeyi bir yana “sürüleceğini veya yetkilerinin alınacağını” bilen hakimler nasıl olur da ‘iktidarın hoşlanacağı karalar dışına’ çıkabilir?İnanın bana artık Türk devleti’nin tanımından “hukuk devleti” ifadesinin derhal çıkarılması gerekir.YENİ ANAYASAYI SORUN DA.. MHP “seçim politikası” yapmakla “ülke adına mutlak doğrular”ı ayıramadığını göstermiştir. Buna bakınca seçim sonrası AKP-MHP koalisyonu bile düşünebilecekleri görülüyor. Bari önce seçim sonrası yapılacak “yeni anayasada ülke bütünlüğü ve değiştirilemez maddelerle ilgili nasıl değişiklikler planlanıyor” onu araştırsınlar da ‘hayatlarının hatası’ndan sonra bir de ‘hayatlarının trajedisi’ni yaşamasınlar!Rekor borçlar ve açıklar!Ekonomist bir okurumuz; Doç Dr. Serhat Terzi, Manchester’den ilginç bir mektup göndermiş, sizinle paylaşmak isterim. Diyor ki:“İnanın 10 yıllık ekonomi bilim adamı olarak anlayamıyorum. Madem Türkiye dünyanın 17’nci büyük ekonomisi oldu, ekonomide devrim yarattı, AB neden hala bu zengin (!) ve gelişmiş (!) ülkeyi üyeliğe almıyor? Demek ki bu zenginlik halkın zenginliği değil, yabancı bunu çok iyi analiz ediyor.Siz 70 milyar dolarlık cari açık ve 500 milyar dolarlık dış borçla, hele de kişi başı harcaması ‘GSMH’ya göre 83’üncü sırada olan bir ülkeye ‘zengin’ derseniz elin oğlu da güler ve AB’nin kapısında volta attırır.”EN YÜKSEK RAKAMLAR Dün deneyimli ekonomi uzmanı, Prof. Dr Asaf Savaş Akat da “Aralık ayında yüzde 75, yıllık olarak yüzde 85 dış ticaret açığı ile ‘gelmiş geçmiş en yüksek açığın’ yaşandığını” anlatmıştı yazısında.. “Cari işlem açığında da rekora hazır olunması gerektiği” vurgusu da vardı. Ama olsun masalları dinlemek çok daha heyecanlıdır, kapatın gözlerinizi.. Yurt dışında yaşadığı için Türkiye’de dağıtılan pembe gözlüklerden Serhat Bey’de olmadığı belli.. Bence hemen ona da göndermeli.. O zaman boşverir cari açığı, dış borcu , unutur bizim ve bizden sonraki kuşakların hayat boyu ödeyeceği borçları ve o da hükümetle ve cebi iyi dolan zenginlerle birlikte “ama ekonomi iyi” şarkısı söyler. Anlamayacak ne var, hadi tak gözlüğünü, dinle masalını!