Erzurum Güncel- Koronavirüs salgınından çıkışın umudu olarak görülen aşı geliştirme çalışmalarında sona gelindi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kayıtlarına göre şu anda geliştirilme aşamasında 180 aşı adayı var. Bunlardan sadece 35’i insanlar üzerinde denenmeye başlandı. Aralarında İngiltere, Almanya ve Çin’in olduğu dokuz çalışmada Faz 3 aşamasına geçildi. Bu kapsamda Türkiye’de de umut verici adımlar atıldı. Aşı çalışmaları yürüten Çinli firma Sinovac Biotech’in geliştirdiği aşının klinik safhası Türkiye’ye geldi. Aşının ilk dozu, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde gönüllü üç sağlık çalışanına vuruldu.
İLK GÖNÜLLÜ SAĞLIKÇILAR
Buranın yanı sıra Ankara Hastanesi, Şehir Hastanesi, İstanbul'da Marmara, İstanbul Üniversitesi ve bazı özel hastanelerin aralarında bulunduğu 25 merkezde klinik uygulamalara devam edilecek. Yaklaşık 10 gün içinde 1.300 sağlık çalışanı aşılanacak. Ardından aşının kişiler üzerindeki etkilerine bakmak amacıyla kısa bir ara verilecek. Tetkik süreci sonrasında 13 bin kişinin ikinci grup aşılamasına geçilecek. Bu kişiler ise aşı olmak için başvuran gönüllüler arasından seçilecek. Gönüllüler, 14 gün sonra aynı merkezlere giderek ikinci defa aynı aşıdan olacak.
TÜRKİYE’DE AŞI 2021’E HAZIR
Çin’de üretilen koronavirüs aşısının Faz 3 çalışmalarını yakından takip eden Hacettepe Üniversitesi Aşı Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Serhat Ünal “‘Bu aşı koruyor’ kararı verilirse ruhsatlanacak. Biz de aşıya erken erişim şansını bulacağız. Her şey düzgün giderse yılbaşı civarında ruhsatlanmalar tamamlanabilir. Yeni yılın ilk aylarında yaygın aşılama programlarının olmasını umut ediyorum. Aşı, iyi senaryoda üç dört sene kişiyi virüsten korur. Kötü senaryoda ise altı ay. Bu süreyle bile salgın zincirini kırarız” diye konuştu. Öte yandan TÜBİTAK’ın öncülüğündeki 49 şirket işbirliği ile 10 ilaç ve 13 aşı projesi yürütüyor. Şu anda hayvan deneyleri arasında olan projelerin sene başında insanlar üzerinde denenmesi bekleniyor.
SPUTNIK-V TÜRKİYE'YE ADAY
Aşı çalışmalarının klinik safhası için Türkiye’ye müracaat eden ülkelerin arasında Rusya da bulunuyor. Rusya tarafından geliştirilen Sputnik-V aşısının bazı eksikliklerinin olduğu belirtiliyor. Bu eksikliklerin giderilmesi durumunda önümüzdeki hafta Türkiye’de klinik çalışmalara başlanması planlanıyor. 11 Ağustos tarihinde tescillenen Sputnik-V aşısı gönüllüler üzerinde denendi. Aşının ilk sonuçlarının olumlu olduğu, herhangi bir yan etki gözlemlenmediği ifade edildi. Sputnik-V, şu ana kadar 30 ülkeden sipariş aldı. Uzmanlar, kendi ihtiyacını karşılamak için 80 milyon doz aşı üretmesi gereken Rusya’nın, bu sayıyı önümüzdeki sene ortasında yakalayabileceğini söyledi.
ÜÇ ŞİRKET ÇOK YAKIN
Aşıya en yakın çalışmalar ise Çinli şirket Sinovac ile Alman Şirket Biontech’in, ABD’li şirket Pfizer’la birlikte geliştirdiği aşılar. Sinovac Biotech’in aşısı Türkiye’den önce Endonezya, Brezilya ve Bangladeş’in de aralarında bulunduğu çok sayıda ülkede 10 bin kişiye uygulandı. Aşı olanlarda herhangi bir klinik probleme rastlanmadı. BioNTech ile Pfizer'ın ortak geliştirdiği 'BNT162ö' adlı potansiyel koronavirüs aşısının etkili olup olmadığı ise ekim sonuna kadar belli olacak. Eğer sınavı geçerse sene sonuna kadar piyasaya sürülecek. Bu aşının İstanbul’da Çapa Tıp Fakültesi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesinin de aralarında bulunduğu 10’dan fazla merkezde, önümüzdeki günlerde klinik deneylerine başlanması bekleniyor.
"BU KADAR İYİ SAĞLIK HİZMETİ GÖRMEDİM"
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, videokonferans yoluyla katıldığı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 70. Avrupa Bölge Komitesi Genel Kuruluna hitap etti. “Bu süreçte hem aşının güvenilirliği hem de adil dağıtımı konusunda DSÖ'ye çok önemli görevler düşmektedir” diyen Bakan Koca “Biz, dünyanın güçlü bir DSÖ’ye ihtiyaç duyduğunu ve bunun savunucusu olduğumuzu her platformda vurguladık” diye konuştu. Koca, ayrıca 2021’in “Sağlık Çalışanları Yılı” olarak seçilmesini önerdi. DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Hans Kluge de Türkiye'de verilen sağlık hizmetlerinden ve koronavirüs salgınıyla mücadeleden övgüyle bahsetti. Türkiye'yi ziyaretinde mültecilere yardım amacıyla kuzeybatı Suriye'ye gönderilen tıbbi malzeme konvoylarını gördüğünü, birinci basamak sağlık kuruluşlarını ziyaret ettiği anlatan Kluge “Gördüğüm manzaradan çok etkilendim. İnsan odaklı, cinsiyete ve kültüre hassas ve dil bariyeri aşılmış sağlık hizmeti sunuyorlar. Hayatımda böyle bir şeyi görmedim ve inanılmaz derecede etkilendim” ifadelerini kullandı.