Sosyal medyaya zaten hay gerekiyordu.
Yüzde doksanı sahte isim kullanan klavye sarhoşları abandıkça abandılar.
Tutmasalar, Sekmen’i linç edecekler!
Kaç günden beri aynı mesele:
“Vay bir belediye başkanı birine nasıl bu sinkaflı kelimeyi kullanır?!”
Eyvallah; tepkinin bu miktarına kimsenin bir itirazı olamaz…
Kaldığı ki o sinkaflı kelime, ne İYİ Parti İl Başkanı Melih Kırkpınar’ın yakasına zerre kadar da olsa yapışır, ne de Mehmet Sekmen gibi yılların deneyimli bir siyasetçisi ve en önemlisi de mütedeyyin birine yakışır…
Fakat neylersiniz ki olan oldu, Başkan Sekmen belki de son yılların biriktirdiği stres ve yorgunlukla (nitekim sonradan kendisinin de pişmanlık ifade ettiği) o kelimeyi söylemiş oldu.
Hayatta hangimiz az sonra pişmanlık duyduğumuz bir sözü sarfetmiyor yahut da çok üzüldüğümüz bir davranış biçimini sergilemiyoruz ki…
Elbette aslolan, zor zamanda sabırlı ve itidalli olmaktır.
Ama sonuçta insanız ve içerisinde bulunduğumuz şartlar, bizi, bazen kör kütük pişman olduğumuz şartların eşiğine koyuveriyor.
Mehmet Sekmen’i şu kadar yıldan beri tanıyoruz.
Bugüne kadar canını sıkan ya da kendisini üzüntüye gark eden nice hadise karşısında hep metanetini korumayı başarmış ve birilerinin tahrikine rağmen sağduyulu olmuş biridir.
Neylersiniz ki işte o gün ve o an sağduyulu olamadı, ağzından kimsenin tasvip etmeyeceği o kötü söz çıktı.
Melih Kırkpınar beyefendi bir kimsedir.
Değil öyle bir sözü, ağır eleştiriyi bile hak etmez.
Zaten Başkan Sekmen de yazdığı mesajda tam da buna işaret ederek nedamet getirmiştir.
Melih bey de artık meseleyi koyup kaldırmıyor.
Çok kötü bir an olarak geride kaldı anlayışına sahip…
Lakin birilerine ne oluyorsa artık Mehmet Sekmen’e karşı ne kadar kin ve öfkeleri varsa tekmilini birden bu mesele üzerinden halletmeye çalışıyorlar!
Hoş iyidir anlamında demiyoruz, lakin bizim yakın ya da uzak siyaset tarihimiz buna benzer yüzlerce hadiseyle doludur.
Daha birkaç yıl önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, canlı yayında ramak kaldı Başkan Erdoğan’a küfretmeyecek miydi?
Allah aşkınıza liderlerin birbirleri için sarfettiği artı 18’lık sözler yok mu?
Buna rağmen elbette ki Mehmet Sekmen, Melih Kırkpınar için o sözü asla ve kat’a dilinin ucuna bile getirmemeliydi.
Toplumsal bir travmadan geçtiğimiz muhakkak; yoksa televizyonlardaki tartışma programlarının yarısı bipli olur muydu?
Ezcümle; ben de şuna itiraz ediyorum:
Evet; Mehmet Sekmen bu sözden ötürü pişmanlığını dile getirip, üzgün olduğunu söyledi fakat şöyle ağız dolusu Melih Kırkpınar’dan özür dilemedi.
Bu da Sekmen’in hanesine yazılacak bir eksi puandır.