Erzurum Güncel- Son yaşananlar Kürt sorunu denilen meselenin ne kadar karmaşık olduğunu bir kez daha gösterdi. Her şey kontrol altında derken olaylar sürecin kırılgan zeminde ilerlediğini ortaya koydu. Peki tüm bunlar neden oldu? Olaylar neden bir anda kontrol dışına çıktı... Türkiye Kobani’den uzak durmaya çalışırken neden Kobani bir anda ulusal bir mesele haline geldi? Olaylara aktüel siyaset üzerinden bakıp Kobani üzerine yoğunlaşılabilir. Ancak büyük resimde farklı dinamikler var. En başta Kürt sorunu artık uluslararası bir sorun ve büyük güçler denkleme dahil olmak istiyorlar. Şimdi gelin önce görünen, sonra görünmeyen faktörleri analiz edelim. Sürecin doğasında bunlar var: Hep söyledim. Yüz yıllık sorun, yüz günde çözülmez. Sabır ve serinkanlılık gerektirir. Son iki yılı gözünüzde canlandırın. Süreç başladığında Paris cinayetleri işlendi ve Sakine Cansız’la iki arkadaşı katledildi. Gezi olayları yaşandı. Yazın bölgede karakol inşaatlarına karşı eylemler yapıldı. Yani bu tür gelgitler sürecin doğasında var. Mesele Kobani değil, Ortadoğu’da yeniden çizilen sınırlar: Çözüm süreciyle başlayan gelişmelerin sonunda ister istemez yeni sınırlar gündeme gelecek. Sınırların yeniden çizilmesi bir yana, bu süreç kalıcı barışla sonlanırsa Türkiye’nin özgül ağırlığı artacak. Türkiye pivot ülke olacak. Bu bağlamda başta ABD olmak üzere Almanya, İngiltere ve Rusya arasında adı konmamış bir güç mücadelesi yaşanıyor. Kürt kartını herkes kullanmak isterken pastayı Türkiye’nin tek başına yemesine izin verilmiyor. Aktörlerin öncelikleri farklı: Sürecin çok aktörlü bir yapısı var ve herkesin amacı farklı. Türkiye, PKK’ya silah bıraktırıp, nüfuz alanını genişletmek istiyor. PKK, müzakereden maksimum fayda elde etmek ve bölgede kalıcı bir aktör olma hedefinde. KDP yönetiminin Rojava’da PKK’yla aktörlük mücadelesi var. ABD’nin önceliği IŞİD gibi görünse de asıl amacı tek egemen güç olmak. İngiltere’nin nihai hedefi Sykes-Picot düzeninin sürmesi. Almanya’nın amacı Ortadoğu’daki enerjiden pay almak. Rusya’nın hedefi yüzyıllık kazanımlarını kaybetmemek. Türkiye’nin Öcalan üzerinden bu aktörleri denklem dışında tutması, büyük güçlerin farklı unsurlar üzerinden süreci destabilize etmelerine neden oluyor. Türkiye’nin Rojava’da karar verememesi: Asıl mesele bu. Çözüm sürecinin en büyük riski Rojava oldu. Bunu Kürt siyasetinin tüm bileşenleri defalarca ifade etti. Üç yıldır devam eden sorun karşısında Türkiye’nin ‘bekle-gör tavrı’, kendisine büyük bir hareket alanı sağlarken süreci enfekte etti. Bugün gelinen noktada Kobani sorunu süreci sonlandırma riskini doğuruyor. Ancak Kobani sorunu çözülse benzer krizler bu defa Afrin’de, Ciziri’de yaşanacak. Onun için Suriye politikasının yeniden yapılandırılması gerekiyor. PKK’nın bölgeyi kontrol etme isteği: Örgütün son dönemde bölgede sekter bir yapı kurmak istemesi pratik sorunlara yol açıyor. PKK, bölgeyi tek başına yönetmek istiyor ve bunun için rakiplerini denklem dışına itmek istiyor. Yaşananlar neyi gösterdi? 1. 'Kriz yarat, kriz çöz yaklaşımıyla’ Öcalan’ın aktörlüğü yeniden güçlendirildi 2. Çözüm sürecinin hayatiyeti konusunda yeni bir toplumsal farkındalık yaratıldı. 3. Rojava meselesinin, ülkeyi nasıl destabilize edeceği yaşanarak görüldü. 4. PKK’nın şehir pratiği test edildi ve yeni senaryonun sınaması yapıldı. 5. Devletin çözüm sürecinde hızlı davranması gerçeği ortaya çıktı. 6. Gülen grubunun, Erdoğan karşıtlığı nedeniyle sürecin bitmesini istediği görüldü. 7. PKK’nın demokratik siyasete evrilme konusunda büyük kriz yaşadığı anlaşıldı. 8. Öcalan olmadan sürecin HDP ve PKK’la sürdürülmesinin imkansızlığı görüldü. 9. Öcalan’ın son mesajı üzerine eylem Kandil’in talimatıyla yapıldı. 10. Gelinen noktada çözüm sürecinin sonlanması değil, sürmesi gerçeği ortaya çıktı.