Usta gazeteci-yazar M.Talat Uzunyaylalı bir büyük esere daha imza attı…
Edebiyat dünyasının usta isimlerinden gazeteci-yazar M.Talat Uzunyaylalı, kaleme aldığı “Nefi-Şairi Öldürmek” adlı son romanıyla yine adından söz ettirdi.
17.yüzyılda yaşayan ve divan edebiyatının en büyük isimlerinin başında gelen, ancak keskin hicivleriyle de kimi çevrelerin hedefe koyduğu Erzurumlu Nefi, ilk kez bir roman konusu oldu.
Usta gazeteci-yazar M.Talat Uzunyaylalı, uzun ve titiz bir çalışmanın ürünü olan “Nefi-Şairi Öldürmek” adlı bu eseriyle, hakkında onlarca kitap yazılan Nefi’ye farklı bir pencereden bakmış.
Bu kıymetli eser, daha dün tarafıma bizzat üstat tarafından imzalanarak lütfedildi.
Yarından tezi yok okumaya koyulacağım. Biliyorum ki, üstadın birçok eseri gibi Nefi’yi de soluksuz okuyacağım.
M.Talat Uzunyaylalı ağabeyimle, çok uzun yıllar Palandöken Gazetesi’nde komşu sütunlarda yazılar yazdık.
Meslek hayatımda beni aydınlatan bir fenerdir O…
Bugün Erzurum basınında bulunan çok insanın üzerinde emeği vardır.
Gazetecilik mesleğinden ve de üniversite hocalığından emekli oldu, ama asla ne kitap yazmayı ne de Pusula Gazetesi’ndeki günlük yazılarını bırakmadı.
Artık aynı gazetede yazmıyoruz, lakin hala bana rehberlik ve öğretmenlik etmeyi sürdürüyor.
Nefi’yi sırf hemşerimiz olduğu için değil elbette ki, Nefi’yi çok büyük bir şair olduğu için aklım kestiğinden beri severim.
Pek çok şiiri ezberimdedir.
Sırf doğru bildiğini kaleminden sakınmadığı için bedelini canıyla ödeyen bu büyük şair, otorite karısında şartsız kul olmayacak kadar yürekli bir isim.
M.Talat ağabeyi, tıpkı “Efsane Kadın Nene Hatun” romanında olduğu gibi bir efsane ismi daha bize yeniden ama roman tadında anlatıyor.
Sağolsun üstat gazeteye teşrif ettiğinde, muhterem dostum gerçek sanatçı Vahit Alkır ile yazarımız eğitimci sevgili Yavuz Demir de vardı.
Birlikte oturduk çay içtik, etraflıca sohbettik.
Üstat dedi ki, “Erzurum’un tarihi var, edebiyatı yok.”
Bu tespitin zamirinde, araştırma var. Yani laf olsun diye söylenmiş bir söz değil.
M.Talat Uzunyaylalı yarım yüz yılı geçen gazetecilik ve yazarlık hayatını dolu dolu geçiren bir münevver…
Öyle olmasaydı hiç bugüne kadar, 12 kitaba ve binlerce makaleye imza atmış olabilir miydi?
Üstadı tanıdığımda doksanlı yılların başlarıydı. İlk okuduğum eseri, “Senatörün Kızı” ve “Aldatılan Leylekler” olmuştu.
Sonra…
Çok değerli bir araştırma olan “Tanzimat’tan Günümüze Türkiye’de Basının İslam’a Bakışı”, yine aynı çapta bir araştırma eser olan “Alevilere Göre Alevi İnanışı ve Siyasi Alevilik”
Malumunuz…
M.Talat Uzunyaylalı’nın romanından yola çıkılarak, Nene Hatun filmi yapılmıştı.
Ne yazık ki film, çok kötü bir yapımcıya denk geldiği için istenilen sonucu verememişti.
Kimbilir bir bakmışsınız ki…
Nene Hatun yeniden çekilir, Nefi de televizyon dizisi olur…
O, bir yazı insanı; yazdıkça yaşıyor.
“Nar Bahçesi”, “Melekler Aramızda”, “Taht ve Baht”, “Sabrın Suskun Sesi”, “Aydınlığı Bulan Adam”, “Avrupa Topluluğu İslam ve Türkiye”
Üstadın imzası olan diğer eserler…
“Postmodern darbe”nin yapıldığı 28 Şubat sürecinde, M.Talat Uzunyaylalı’nın Palandöken Gazetesi’nde öyle yazıları çıkmıştı ki…
Okurlarımız, bu yazılar için “mangal gibi bir yürek lazım” diyordu.
Zahir…
M.Talat ağabeyi, hemşerisi Nefi’nin izinden gidiyordu.
“Nefi-Şairi Öldürmek” adlı bu eser de, işte onun bir tezahürü…
Yazıya üstatla başladık, Nefi’yle bitirelim.
“Bize kafir demiş Müftü Efendi
Tutayım ben ona diyeyim Müselman
Vardıkda yarın Rüz-i Ceza’ya
İkimizde çıkarız anda yalan…”