Salı sabahı iki uğursuz çağrıyla uyandık. Bu çağrıya uyanlar bütün gün ve gece boyunca sokaklardaydı. Yaktılar, yıktılar, ezdiler; içlerindeki bütün kötülükleri, kinlerini, öfkelerini, düşmanlıklarını sokaklara kustular. Arkalarında 22 ölü, yüzlerce yaralı, harabeye dönmüş caddeler, sokaklar, işyerleri, araçlar ve en kötüsü, umudu kırılmış yığınlar bıraktılar... Yardım isteyen böyle mi yapar? Nedir istedikleri? Kobani’ye yardım mı? Yardım isteyen böyle mi yapar? Yardım istediğin ülkeye böyle düşmanca saldırırsan; yardım istediğin iktidara daha ilk günden “satılmış”, “işbirlikçi”, “hain” yaftası asarsan, senin amacının yardım almak olduğuna kim inanır? Hükümetin politikalarını eleştirebilirsin. Ama düzeltmesini istiyorsan böyle davranmazsın. Yardımı gerçekten isteyen, yardım istediğini karşı cepheye itmez, yanına çekmeye çalışır; yıkıcı değil yapıcı olmaya, sonuç almaya uğraşır. PKK böyle yapmıyor. O bir şeyleri düzeltmeye değil, yıkmaya çalışıyor. İki yıldır çözüm sürecinin çökmesi için alesta bekleyen tüm müttefikleriyle yeni bir deneme yapıyor. Gezi’de olmadı, belki bu defa olabilir... Ölesiye nefret ettikleri bu iktidar belki bu defa “sokakta” yıkılabilir! Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak Harap edilen binaları, sokakları, araçları tamir etmek kolay. Ama “serhildan” dedikleri bu vandalizmin tahrip ettiği duyguların tamiri öyle kolay olmayacak. Çözüm sürecini başlatma cesareti gösteren iktidar için sürecin en zorlu kısmı, Türk halkının duygularını dönüştürmekti. AK Parti süreç boyunca en büyük çabayı 30 yıllık PKK terörünün kurbanı, mağduru olan geniş kitlelerin duygularını dönüştürmek için harcadı ve sonuçta bunu başardı da... Geniş kitleler acılarını bağırlarına basıp PKK’yla müzakere yapılmasını da, dağdan inen PKK’lıların affedilmesini de, hatta Öcalan’ın ev hapsine alınmasını bile sessiz kalarak onayladılar. İki yıldır bölgede olup biten birçok şeyi; okulların yakılmasını, Lice “direnişlerini”, karakol eylemlerini, korucu ölümlerini bile sineye çektiler. Peki sonuçta ne oldu? Karşılarında yine yakıp yıkan, kan döken, şehirlerini cehenneme çeviren, Ankara’nın düşmesinden söz eden bir örgüt buldular. Sanki hiçbir şey olmamış, hiçbir şey değişmemişti. 30 yıl kan döken örgüt aynı kin, aynı öfke, aynı düşmanlıkla yine karşılarına dikilmişti. Hem de kendilerinin hiçbir dahli, hiçbir suçu olmayan bir gelişme yüzünden... Ben, geniş kitlelerin bu travmayı kolay kolay atlatabileceğini düşünmüyorum. İki gündür yaşanan olaylardan sonra, kitlelerin “Bu örgütle çözüm süreci yürütülebilir mi” konusunda, neredeyse sıfırdan yeniden ikna edilmesi gerekecek. Ayrıca, PKK-HDP’nin Kobani’ye destek adı altında giriştikleri bu kalkışma denemesinin sadece Türk değil, geniş Kürt kitleler tarafından da şaşkınlık, endişe ve tepkiyle karşılandığını da göreceğiz önümüzdeki günlerde. Kürt halkı, şu anda sokakları ateşe veren güruhtan çok daha fazlasıdır ve eminim şu anda milyonlarca Kürt ellerini başlarının arasına almış “Biz böyle bir liderlikle nereye varırız; hangi sonu olmayan maceraya sürükleniriz” diye karar kara düşünmektedir.Gülay Altuğ'dan alıntı