Erzurum Güncel- Sivillere silah kullanma hakkı verdiği öne sürülen KHK maddesi Türkiye'nin 1 numaralı gündem maddesi haline geldi. En sert çıkışlardan biri İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'den geldi. Akşener, "Yeni KHK ile sivillere darbe kalkışması isnadıyla silah kullanma hakkı verilmesi ülkeyi bir iç savaşa çekmek olur" dedi. Uzun yıllan İran'da yaşayan gazeteci Nevşin Mengü ise, 'Cezai sorumluluğu olmayan sivil nasıl bir şey?' sorusunu köşesinde çok çarpıcı örneklerle yanıtladı.
BirGün gazetesi yazarı Nevşin Mengü'nün 'Vatanını vatandaştan koruyan eli sopalılar' başlıklı bugünkü yazısı şöyle:
Cezai sorumluluğu olmayan sivil nasıl bir şey? Komşuda İran’da bu sistemin pek benzeri var. Hemen anlatayım. Tahran’ın varoşlarında yaşayan, ceplerinde para olmayan, üniversiteye gidemeyecek, gitse de iş bulamayacak olan gençler mahalle camilerinde “örgütlenir”. Besici olurlar. Örgütlenme dediğimiz; ceplerine üç beş kuruş para konur, ellerine birer sopa verilir, belki denk gelirse bir de ucuz bir motor. Ama hepsinin ötesinde bu çocuklara iktidar verir sistem. Ellerine sopa, ceplerine üç beş kuruş konan bu çocuklar rejimin bekçileridir artık. Tahran’ın kuzeyindeki sosyete mahallelerine giderler, üniversitede okuyan gençlere, kadınlara musallat olurlar. Ne aklı ne de fikri vardır bu çocukların. Çoğu zaman, hayatları ve dünyaları götürüldükleri cuma namazlarında dinledikleri imamların bakış açısı ve mahallelerinde gördükleriyle sınırlıdır. Pek çoğu için Tahran’ın kuzeyi Paris gibi bir yerdir, oradaki kadınlar asla ulaşamayacakları kadınlar, yaşanan hayatlar asla ulaşamayacakları hayatlar. Kadınları ve gençleri sopalarken muhtemelen de bunun hıncıyla vururlar. Mahallelerinde süt dökmüş kedi gibi olanların pek çoğu, Tahran’ın kuzeyinde elinde sopayla aslan kesilir.
İran’ın meşhur 2009 seçimleri… Ahmedinejad’ın zaferi ilan edilmiş ama seçim sonuçları hayli tartışmalı. İran’ın solcuları eylemde, Tahran’ın kuzeyi ayakta. Şehrin dört bir yanından dumanlar yükseliyor, gençler korsan eylemler yapıyor. Profesyonel polis ekiplerinden önce rejim sokağa besicileri saldı. Eli sopalılar motorlarıyla eylem yapılan yerlere geliyorlar, eylemcilerin arasına dalıyorlar, şiddetle eylemcileri dağıtıyorlardı. İnsanlar deli gibi kaçıyordu bu adamlardan, ellerinde sopaları arkalarında da rejim vardı çünkü. Adamlardan biri kafanıza sopayla vursa ve oracıkta ölseniz, kimse hesabını soramazdı. Motor sesleri duyulunca dağılıyordu eylemciler, can havliyle koşuyorlardı. Sonra zaman içinde bu besicileri motorlarından alaşağı edip motorları yakmaya başladı eylemciler. Yıllardır bastırılmış olmanın, eli sopalı zorbalığa baş eğmek zorunda kalmış olmanın hıncını aldılar.
Yine eylemlerin patlak verdiği günlerden biri, gençler “Diktatöre ölüm” sloganlarıyla sokakları inletiyor. Eli sopalılar gecikmeden beliriverdi. Aralarında göbekli, iri yarı bir tanesi, vatandaşın birini tuttu sarstı, zorla altındaki motorunu aldı. İtiraz etmeye çalıştı motorun sahibi adam, sopasını gösterdi besici. Yapacak hiçbir şey yoktu, göbekli besici, atladı motora eylemcileri dağıtmaya gitti. Geri getirdi mi motoru getirmedi mi, artık kim bilir, zaten kim sorabilir.
Kim bu besiciler? Rejime sorarsan vatanını milletini seven çocuklar, Amerika’ya kafa tutan çocuklar, vatanını “satmaya” çalışanlara dersini veren aslan çocuklar… Rejimin besleme çocukları. Ellerinde sopaları, arkalarında da Ayetullahlar…