Erzurum Güncel - Tarihçi Erhan Afyoncu 16. yüzyılın Wikileaks belgeleri olarak adlandırılan ve dönemin Venedik elçileri tarafından kaleme alınan Balyos raporlarını yayınlamaya devam ediyor. Balyos raporlarında, Şehzade Mustafanın nasıl öldürüldüğü de ayrıntıları ile yer alıyor.Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Doç.Dr. Erhan Afyoncunun editörlüğünde Osmanlı ülkesinde görev yapan Venedik elçilerinin, görevlerinden sonra yazdıkları Balyos adı verilen raporların Türkçeye çevrilmesiyle ortaya çıkan Kanuni ve Şehzade Mustafa adlı kitap baba oğul arasında bilinmeyen meseleleri gün yüzüne çıkarttı.Elçi raporlarına göre Şehzade Mustafayı, Hürremin kötülüklerinden annesi Mahidevran Sultan koruyordu. Yaptığı kahramanlık ve hayırlarla yeniçerilerle halkın sevgisini kazanan Mustafa tahtın en kuvvetli adayıydı ancak Mustafanın tahta çıkmasını istemeyen iki kişi vardı. Biri Hürrem Sultan, diğeri de Hürremin damadı Sadrazam Rüstem Paşaydı.Hürrem kötülüyor1553 yılında raporunu Venedik Doçuna sunan Venedik Elçisi Navagero, Hürrem Sultan ile Rüstem Paşanın Şehzâde Mustafayı engellemek için neler yaptıklarını şöyle anlatıyor: Sultanın çok sevdiği karısının planları ve çok yetkili Sadrazam Rüstem, Sultan öldükten sonra Selimin Padişah olmasını desteklemek için planlar yapıyorlar. Paşa en önemli mevkilere kendine yakın, emrinde olan kişileri yerleştiriyor. Sultan Selim, İstanbula çok yakın. Hayatta kalmayı başarır, annesi de ölmezse, Paşa da hazinenin ve Sultanın kasasının sahibi olarak, Mustafanın kaza eseri ölümü ile Sultan Selimi tahta oturtmak onlar için pek zor olmaz. Her şeyi elde eden para aracılığı ile insanların kalbindeki Sultan Mustafa sevgisini kısa sürede silip atabilir. Sultanın kimi taht için tercih ettiğini anlamak kolay değil çünkü hepsi onun oğlu ama yanında her zaman Rus karısı var ve bu kadın kendi oğullarını hep ön plana çıkarıp, sürekli Mustafayı kötülüyor.Babasına karşı gelmek istemediBelgelere göre Hürrem Sultan ve damadı Rüstem Paşanın oyunlarına inanan Kanuni, Şehzade Mustafanın, yerine tahta geçmek için hazırlığa giriştiği şüphesine kapılıyor ve şehzadeyi öldürmeye karar veriyor. 1553te İran seferi esnasında adam göndererek oğlunu yanına çağırtıyor. Şehzade Mustafanın yanındaki devlet adamları ve annesi, Şehzadenin başına bir şey geleceğini bildiklerinden gitmesine engel olmak istiyor ancak Mustafa babasına karşı gelmek istemiyor. 6 Ekimde Halep-Konya arasında kurulu olan Aktepeteki otağa geliyor. Bu buluşma Venedik raporlarında ise şöyle anlatılıyor:Ordugahtan gelen meçhul mesajŞehzadenin çadırlarının iskeletleri dikilir dikilmez, ordugâhtan üzerinde bir kâğıt olan bir ok fırlatılır. Kâğıtta babasının yanına gitmemesi, babasının onu öldürmek istediği yazılıdır. Mustafa bu sözlere kulak asmaz ve babasının yanına gitmek ister. Bunun Rüstem Paşanın bir oyunu olduğunu, babası ile arasını açmak istediği için yaptığını düşünür. Babam beni öldürmek istiyorsa, beni hayata getirdiği gibi canımı da almaya hakkı vardır der. Yola çıkmaya karar verir ve önden hediyelerini gönderir. Hediyeleri deri çuvallar içinde taşınır.Gümüş ve beyaz renkli giysiler, altında da kırmızı saten şalvarı vardır. Çok güzel, değerli taşlarla süslü bir atın üzerinde babasının yanına doğru ilerler.Oğlunu çadırında boğdurduOdaya girdiğinde babasını elinde bir ok ve yay ile oturur halde bulur. Mustafa saygıyla eğilir. Babası ise kendisine, Köpek herif, sen hâlâ ne cüret ile beni selamlıyorsun diye bağırır. Babası başını hemen arkaya çevirir. Bu da Mustafayı öldürmekle görevlendirdiği adamları için bir işarettir. Kapıcıbaşı ellerini hemen Mustafanın boynuna dolar ve Sakın hareket etme, sultanın verdiği emirlerini uyguluyorum der. Odadaki üç dilsiz Mustafanın üzerine atılırlar ve boğmak için boynuna yay ipi dolarlar. Bu ip birden kopar. Zavallı Mustafa oradakilerin elinden kurtulmayı başarır. Bazılarını yere savurur ve kaçmaya çalışır. Kaçarken üzerindeki giysinin eteklerine takılır ve yere düşer. O anda kapıcıbaşı Mustafayı bir ayağından yakalar. Sultanın orada bulunan diğer adamları ellerine başka bir yay ipi alarak yine boynuna dolarlarSarığını çıkarınMustafa ip ile boynu arasına elini koymayı başarır. Her ne kadar sıksalar da Mustafayı bu şekilde boğamazlar. Sultan o zaman, Başındaki sarığı çıkarın,yoksa öldüremeyeceksiniz der. Sultan böyle söyler çünkü Türkler sarığın altında pamuktan, üzerinde harfler yazılı bir bere takarlar. İnançlarına göre bu harflerin onları koruduğuna inanırlar. Bu harfler birinin etine değdiği sürece bu kişinin cani bir şekilde öldürülemeyeceğine inanırlar. Kapıcı,Mustafanın başından bereyi alıp sultana uzatır. Sultan da alıp bir kenara koyar.Cesedi çadırın önüne koyduÜçüncü yay ipini de Mustafanın boynuna dolarlar. Bu ellerindeki son iptir. Mustafa çenesini göğsüne doğru indirerek kendini korumaya çalışır. Ancak oradakiler zorla başını havaya kaldırırlar ve birçok kişi için umut olan, Osmanlı hanedanının en cesur sultanını öldürmeyi başarırlar. Kapıcılar bu iş bittikten sonra ağlayarak sultanın otağından dışarı çıkar. Birçok kişi de kendisini ağlarken görür ve olan biteni anlarlar. Ordudakiler zavallı Mustafanın atının ahıra götürüldüğünü görünce, alanda büyük bir gürültü kopar. Herkes aynı anda çadırlarından çıkıp neler olduğunu anlamaya çalışırlar. Sultan, yeniçerilerin Mustafanın halen hayatta olduğunu sanıp bir ayaklanma çıkarmalarından korktuğundan, oğlunun cesedini bir halının üzerine koyup, herkesin görebileceği şekilde çadırdan dışarı bırakılmasını emreder.