Erzurum Güncel- Prof. Dr. Özden tenkitçi yaklaşımı açıklayarak sözlerine başlarken, tenkitçi yaklaşımı sadece olumsuz yönde değil de olumlu yönde de algılamamız gerektiğini söyledi. Eleştirel bakış açısının tarihimizde önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Özden, Göktürkler’e kadar gittiğimizde devlet yöneticilerinin eleştiriye açık olduğunu, bir meclisleri olduğunu ve burada her türlü konunun enine boyuna tartışıldığını verilecek kararların olumlu veya olumsuz yönlerinin eleştirildiğini görüyoruz dedi. Özden bu temelde alınan kararların daha sağlam olduğunu söyledi.
Özden konuşmasına İslamiyet’in kabulü ve İslam bilginlerinin düşünce temellerinden bahsederek devam etti. toplu olarak İslamiyet’i kabulümüzün 10. Yüzyıla dayandığını fakat bu tarihten önce bireysel kabullerin olduğunu söyledi. “Farabi’nin ailesi, 800’lü yılların başlarında Horasan civarlarında Müslümanlığı kabul etmiştir, bu tarihlerden biraz daha öncede kültür tarihimizin önemli temsilcilerinden Harezmî Müslümanlığı kabul etmiştir” diyen Özden konuşmasına devam ederken İbn-i Sina’ya yapılan eleştirilerden bahsetti. Özden, “İbn-i Sina’yı Aristo’yu takip etmekle ve Aristo’nun fikirleri haricinde kendine özgü bir düşünce üretememekle eleştirmişler. Bu bağlamda yapılan eleştirilere “hiçbir düşüncenin temelsiz olduğunu düşünemeyiz, Aristo hiç kimseden bir şey öğrenmeden mi Aristo oldu diye bakacak olursak görüyoruz ki Aristo’nun önünde Tales, Anaksimenes, Pitagoras, Sofistler, Sokrates, Platon vardır yine onların etkilendiği Mısır, Babil medeniyetleri vardır. Demek ki hiçbir şeyden etkilenmeksizin saf bir fikir yoktur, her fikir bir başka fikirle beslenir gelişir” dedi.
Özden İbn-i Sina’nın Aristo’nun düşüncelerinden etkilendiğini hiçbir zaman inkâr etmediğini fakat yeri geldiğinde Aristo’nun düşüncelerini yerden yere vurduğunu bunun en önemli sebeplerinden birinin de kültür farklılığı olduğunu, birisi çok tanrılı bir inancın kültürü diğeri ise tek tanrılı bir inancın kültürü olduğunu söyledi.
Özden İslam tarihi bilginlerinde eleştirel bakışın gelişiminden bahsederek bu yaklaşımın Cumhuriyet dönemine kadar olan tarihi süreci konuşmacılara samimi bir sohbet havasında anlattı. Medrese eğitimlerinin önemine vurgu yapan Özden “Medreselerde yapılan eğitimde her bilim dalı ile ilgili dersler veriliyordu, şu an içinde bulunduğumuz eğitim sistemi gibi tek bir bilim dalına odaklanıp kalınmıyordu. Medreselerden büyük âlimlerin çıkmasının sebebi de budur” dedi.
Konferansın ardından Güneş Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, vermiş olduğu kıymetli bilgiler dolayısıyla Prof. Dr. Haci Ömer Özden’e teşekkürlerini ileterek katılım belgesi ve vakfın yayınlarından III. Uluslararası Türk Şöleni Bildirileri kitabını takdim etti.