Erzurum Güncel- İşte o yazı...Seçim startı verildi verileli basında hep aynı eksenli haber ve yorumlar çıkıyor. Tamam; siyasetin sıklet merkezini AK Parti, MHP, CHP oluşturuyor ama bir de yelpazenin diğer tarafı var; yani BDP ya da BDP’nin desteklediği bağımsız aday…Şunun şurasında seçime 33 gün kaldı…Seçimde iddiası olmayan partilerin bile vekil adaylarını az çok tanıdık; fakat ne garip ki BDP’nin desteklediği bağımsız aday Sebahattin Yılmaz’la ilgili fazla bir şey bilmiyoruz!Hatta hâlâ aday mıdır, değil midir o konuda dahi şüpheler var. Çünkü Sebahattin Yılmaz bugüne kadar şehir merkezinde ne basının karşısına çıktı, ne de kendini tanıtacak bir aktivitede bulundu.Oysa seçim, il ve ilçelerle bir bütün…Hakkında çok az bir bilgi sahibiyiz. Müteahhit olduğunu, şehir merkezinde de konut yapıp sattığını, çevresinde saygın bir insan olduğunu biliyoruz o kadar…Bilmediklerimiz daha çok, misal:Siyasi görüşü tam olarak nedir, BDP ile özdeş bir kimse midir, Kürt meselesi hakkında ne düşünür, yeniden tırmanışa geçmeye çalışan bölücü PKK’ya bakışı nasıl veya Erzurum için ne gibi plan ve programı var?Sebahattin Bey, ya strateji icabı şehirden ve basından uzak duruyor yahut da, “Nasılsa güneydeki oylar bana yeter, şehirle ne uğraşacağım” şeklinde düşünüyor!Bizimki tahmin, gerçek niyeti nedir bilmiyoruz…Fakat bu mesele son derece önemlidir. Yani Sebahattin Yılmaz, şehirden ve medyadan uzak duruyor diye, biz de O’nu görmezden gelemeyiz. Çünkü oy potansiyeli olan bir aday ve yürüttüğü siyaset her kesimi ilgilendiriyor.Bazı grupların fena halde canını sıkıyor olsa da, unutmayalım ki bu seçimde, bağımsız vekil çıkma ihtimali öyle yabana atılacak boyutta değil.Her ne kadar 2006 seçimlerindeki oy oranı BDP’ye Erzurum’da vekil çıkarma imkânı tanımıyor olsa da, 2002 seçimleri baz alındığında, MHP ile kafa kafaya giden bir BDP görüyoruz.Güney ilçelerde; yani Hınıs, Karayazı, Karaçoban, Tekman, Horasan ve Çat’ta yaklaşık seksen bin seçmen var. 2002 seçimleri hariç, bu ilçelerin seçmenleri hiçbir zaman BDP’ye veya BDP’nin desteklediği bağımsız adaya blok halinde oy vermedi. Şayet öyle bir kamplaşma olmuş olsaydı, sırf güneydeki oyların yarısı ile bir bağımsız seçilirdi.Erzurum’un toplam 480 bin civarında seçmeni var. Bunun 80 bini güney ilçelerde ise, kalanı da şehir merkezi ve diğer ilçelerde…Mademki geldiğimiz noktada artık Türk-Kürt seçmen diye bir tasnif yapılıyor ve özellikle bazı Kürt yurttaşlarımız kendilerini böyle ifade ediyor; şu halde tabloya bir de bu açıdan bakmak gerekir.Resmi bir rakam var mıdır bilmiyorum ama tahminen en az 80 bin Kürt seçmen de şehirde vardır. Topladığınızda yaklaşık yüz elli bin Kürt seçmeni olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.Bu durumda Kürtler demiş olsa ki, “Bizler artık BDP dışında bir partiye oy vermeyeceğiz”, bu seçmen sayısı ile iki milletvekilini rahat rahat çıkarabilirler.Çok şükür ki, Türkiye henüz böyle bir yol ayrımına gelmedi ve Kürtlerin kahır ekseriyeti sağduyulu ve bölücülüğe karşı…Demokrasi, herkesin iradesine saygı duyulmasını emreder. Zaten aksi olması halinde orada demokrasiden ve evrensel haklardan söz edilemez.Kürt vatandaşlarımız bir kısmı elbette ki BDP’yi destekleyebilir ve onun gösterdiği bağımsız adaya da oy verebilir. Kimsenin buna bir itirazı yok…Sorun; BDP’nin veya bağımsız adayların söyleminde ve inatla yürütmeye çalıştıkları yıkıcı politikadadır.İşte geçen hafta Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk’ün zehir zemberek açıklamaları…Demokrasi, hukuk, barış, insan hakları ve kardeşlik gibi evrensel değerleri hiçe sayarak, kışkırtıcı ve yıkıcı siyasette ısrar ediyorlar.Bu sebeple diyoruz ki, Sebahattin Yılmaz’ı tanımıyoruz, nasıl bir dünya görüşüne sahip bilmiyoruz.Aysel Tuğluk gibi mi düşünüyor, birlik ve beraberlikten yana olan sağduyu sahibi bir Kürt gibi mi?Bölücü de olabilir; bu onun tercihi…Hoş kimsenin iradesine pranga vuracak değiliz. Lâkin Erzurum gibi bugüne kadar hep çimento görevi yapmış ve en kritik süreçlerde bile kimsenin kimseye sen şusun, sen busun demediği bir şehirde, Aysel Tuğluk anlayışında bir aday sancıya yol açar; Erzurum’un dışarıdaki imajını zedeler…CHP’yi muaf tutuyorum; zira Ahmet Palandöken güneyin bir evladı olarak zaten o bölgede aktif olarak çalışıyor. Seçilir veya seçilemez bunu bilemeyiz ama seçilmek için samimi bir çaba içinde olduğunu görüyoruz. Öyle ki, bugüne kadar o ilçelerde esemesi dahi okunmayan CHP şimdi geniş katılımlı toplantılar yapıyor.Fakat MHP ve özellikle AK Parti için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Yani çalışma noktasında CHP ve BDP kadar aktif değiller.AK Parti, tıpkı peşin satan tüccar rahatlığı içinde… Nasılsa benim oy potansiyelim var, adayımız olmasa da adımız yeter; biçiminde düşünüyor. Dikkat ediyorum, çalışmalarının ağırlıklı bölümünü Kuzey ilçeler ve şehir içi oluşturuyor.MHP, orada zaten aktif değil…Bu durumda meydan BDP’ye kalmış olmuyor mu?Biliyorsunuz başından beri bazı çevreler, “AK Parti’nin güneyden adayı yok, biz de oy vermeyeceğiz” deyip duruyor.Bu görüşü etkisiz kılacak güçlü hamleler yapılmaz ise, geçen her gün BDP’nin lehine olacaktır.13 Haziran’da bir bağımsız vekilimiz olursa, sürpriz olmamalı… Çünkü tabiat boşluk kaldırmaz.Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bu hassas konu için her defasında “Ben güneyin de, kuzeyin de şehir merkezinin de adayıyım” demek suretiyle, toparlayıcı bir tavır sunuyor ama acaba bu tavır tek başına yeterli olacak mıdır?Bana öyle geliyor ki, güneyde sessiz ama kararlı bir siyaset izleniyor:“Bizi yok sayanı biz de yok sayarız”Oysa bu bakış açısı hiç de adil değildir ve özellikle kamu hizmetleri noktasından bakıldığında güneydeki hiçbir ilçe sakini kalkıp da, “Kuzeye hizmet götürdünüz bize getirmediniz” diyemez.Hele hele de sağlık, ulaşım ve eğitim alanında…Buna rağmen bazı kesimler meseleyi kaşıyıp, istismar malzemesi yapabiliyor.Şehirdeki siyasete fokus yaptığımızdan, çevrede nelerin olup bittiğine yeterince bakmıyoruz.Sanılıyor ki, seçim şehir içinde olup bitecek!Bu yüzden adayların birbirleri için sarf ettikleri ağza alınmayacak, sözler basında itibar görüyor, partililer arasında alkışa yol açıyor!Güneyde kim ne düşünüyor, bağımsız aday nasıl bir insandır bilmiyoruz.Korkarım ki, 33 gün sonra öğrendiğimizde geç kalmış olacağız...