Erzurum Güncel- Lütfü Yücelik’i rakamların ve ekonominin o bunaltan hesapları içinden alarak, Erzurum ve O’na dair hoşlukları konuştuk. İşte farklı bir Lütfü Yücelik profili ve onun penceresinden Erzurum…Samimiyet , heyecan ve paylaşamın simgesiFırtınalı ve bir o kadar da çileli yıllara adanmış bir ömür… Gülüşü insana rahatlık veriyor her nedense…Sinirlendiği zaman bile moral bozmuyor. Ya da bana öyle geliyor… Lütfü Yücelik’i farklı kılan en önemli özelliği de sanırım bu sıradan ve sokaktan biri olarak davranmaya devam etmesi. Türkiye’nin en büyük holdinglerinin birisinin başında olmasına rağmen, Erzurum’un ara sokaklarında ya da bir bakkalda sohbet ederken bulmak mümkün O’nu… Lütfü Yücelik, 15 yıl önce bin Erzurumluyu yüreklendirerek, Aşkale’de bulunan çimento fabrikasının alınmasına önayak oldu. O fabrikanın küllerinden bu gün Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından biri doğdu. O’nu tanıyanlar “azim”, “sabır”, “heyecan”, “mücadele”, “paylaşma” ve “samimiyet” kelimelerinin gerçek anlamını hemen fark ediyor. Yerinde yeller esen bir işletmeyi Türkiye’nin devleri arasına sokan bir insanın azığı yalnızca bu samimi duygular olsa gerek…Lütfü Yücelik’i rakamların ve ekonominin o bunaltan hesapları içinden alarak, Erzurum ve ona dair hoşlukları konuştuk. İşte size farklı bir Lütfü Yücelik profili ve onun penceresinden Erzurum… ( O.B.)Biz tanıyoruz da sizi daha yakından tanımak isteyenler için o klasik soruyla başlayalım. Kimdir Lütfi Yücelik, biraz anlatır mısınız?1952 yılında Erzurum’da doğdum. İnşaat malzemeleri, otomobil bayiliği, oto yedek parça satıcılığı ve yol yapımı gibi sektörlerde kendi aile şirketimiz aracılığı ile faaliyet gösterdim.. 1987-92 yılları arasında Erzurum Ticaret ve Sanay Odası (ETSO) Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği yaptım. 1992 yılında ETSO’nun Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildim. 2005 yılına kadar bu görevi devam ettirdim. 1993 yılında özelleştirme kapsamına alınan Aşkale Çimento Fabrikası’nın halka mal edilmesi için ER-ÇİM-SAN Yatırım Sanayii Tic. A.Ş.’nin kurulmasına önayak oldum. Halen hem ER-ÇİM-SAN Holding A.Ş.’nın hem de Aşkale Çimento Sanayi T.A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütüyorum. Aynı zamanda; Erzururm Ticaret Odası Başkanlığı, Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği, Türkiye İşverenler Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi, TOBB Yüksek Koordinasyon Kurulu Üyeliği ve Çimento Endüstrisi İşverenler Sendikası Yönetim Kurulu Üyeliği yapmaktayım. Evli ve 3 çocuk babasıyım.Erzurum nasıl bir şehir, Erzurum’un sizce farklı bir tarifi var mıdır?Erzurum, geçidi bekleyen bir şehirdir aslında. Kimi zaman Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘5 Şehir’inde, kimi zamanda Nazım Hikmet’in “Erzurum’un kışı zorludur balam,…” dizelerinde bulursunuz… Şehirler kimlikleriyle varolur muhakkak. Yani insanlar gibi, şehirlerinde kimlikleri vardır. Erzurum şehir kimliği bu anlamda zengindir. Ve esasında tarih boyunca hep değerli olan bu şehir, derdini de anlatamamıştır bir türlü kimselere. Her nedense; unutmuştur kendi dertlerini. Başkalarının dertleri ile dertlenmiştir. Onun içinde şehir kimliğinde “dertlerimle dertlenirim” sözü epeyce bir hakimiyet kurmuştur. Erzurum öyle anlatılacak bir şehir den öte yaşanası bir şehirdir. Yaşayanlar bir türlü unutamazlar Erzurum’u. Yaşananlarda unutulmaz hafızalarda. İnsanı halimdir, selimdir Erzurum’un. İncitmez fazla karşısındakini… Lakin; tez incinir Erzurumlu. Erzurum’un anlamını ‘kardelen’ çiçeğinden bulmak mümkündür. Karların arasında inadına ve tüm güzelliği ile filizlenen bir kardelendir Erzurum…Erzurum denince akla ilk gelen kış… Erzurum’da yaşamakgerçekten zor mu, ya da Erzurum’da mevsimler neyiifade eder?Erzurum’da mevsim kavramı, ilkokul sıralarındaki bilgilerinötesindedir. Velhasıl burada “Erzurum İklimi” yaşanır.Bu tarif doğrudur bence. Temmuz’da zemheriyihissetmek, uzak değildir Erzurumlu için… Tipi veya borandaise bazen tarifi mümkün olmayan bir sıcaklık sarar sizi… Yinedeher mevsim rahatça nefeslenmek mümkündür Erzurum’da…Erzurumlu ve kış… İkisi kardeş gibidir. Ya daayrılmaz iki dost… Birilerinin “Nerede kaldı o eski kışlar?”dediklerine bakmayın. 7-8 ay hükümranlığını hiç eksik etmezkış ve kar Erzurum’dan… Uzaktan “çaresizlik” gibi algılansada, artık bir parçası olmuştur metrelerce yağan kar Erzurumluiçin… Hatta biraz geç kalsa, merakla kapısınıneşiğinde bekler yağacak olan lapa lapa karı. Erzurumlu yeşileve denize hasrettir çoğu zaman. Bu hasretin içinde ‘kavuşabilme’arzusuda pek yoktur sanki. Erzurumlu denize veyeşile özlemini bir büyü gibi saklar içinde. Kavuşunca kaybedeceğinisanır hep…Peki Erzurum’un kadını ve erkeği nasıl bir profil çiziyor?Şehir noktasında erkek ve kadın üzerine çokça yorum yapılmamıştırsanırım. Ama illa da Erzurumlu kadın ve erkeğitarif etmek lazımsa; karşınıza iki kocaman yürek çıkar. Birbiriiçin atan ve zor ayrılan iki yürek. Erzurum’un erkeği uzaktansever açıkçası. Belli etmez çoğu zaman. Kıskançtır belki tümerkekler kadar. Ama eşini korur fazlaca. Hanımları elbetteçağdaş toplumun her alanında kendini ispat etmiştir. Görünmezbir el gibidir eşinin yanında. Erzurum erkeği merttir, cesurdur,atılgandır, dürüsttür, yiğittir. İşte bu da kendisine layıkgörülen ‘dadaş’ unvanının karşılığı olan hasletlerdir.Erzurumlu modayı takip ediyor,çağdaş gelişime nekadar ayak uyudarabiliyor sizce?Moda kavramı; geçmiş zamanlardaErzurumlu için “tanko olmakla”ifade edilir sanırım. Taaaçocukken şöyle süslü biraz da farklıgiyinen için kullanırdık bu “tanko”ifadesini. Tankoluk, İstanbullu olmaklada yakındı sanırım. Ama sonzamanlarda Erzurumlu’da modaya uyar oldu. Yani herkes birşekilde “tanko” olmak zorunda kaldı. İletişim araçları çokyaygın. İnsanlar değişen moda rüzgarlarına kendilerini kaptırmaktazorlanmıyorlar. Erzurum’daki dev alışveriş merkezlerindemoda adına ne ararsanız var artık. Yani her konudaolduğu gibi, modada da İstanbul uzak değil artık Erzurum’a…Bu anlamda Atatürk Üniversitesi’nin şehir kültürü üzerindekietkisi nedir?Atatürk Üniversitesi Erzurum için hiç şüphesiz bir vazgeçilmezdir.Yaşama dair onlarca katkısı vardır üniversitenin.Sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda Erzurum’un vazgeçilmezidir.Yaz aylarında şehirdeki hareketsizlik bunun enönemli delilidir. Ülkemizin en köklü ve en eski üniversitelerindenbiri olan Atatürk Üniversitesi, şehir insanının sahiplenmesiylede her gün büyümektedir. Çok uzaklardan ve helede ülkenin en doğusundaki bir üniversite okuyan gençlerimizin,burada huzur ve sükuneti bulmuş olmaları da bizleri ziyadesiylemutlu etmektedir. En azından biz böyledüşünüyoruz. Şimdi Atataürk Üniversitesi’ne kardeşler geldi.Erzurum Teknik Üniversitesi ve Ticaret OadasıVakfı olarakhazırlıkları devam eden Erzurum Ticaret Üniversitesi… Buşehir tarih boyunca eğitim merkezi olmuş şimdi yeniden bukonumuna kavuşuyor.Palandöken Dağı’nın yıldızı parlıyor. Palandöken ve Erzurumüzerine konuşalım isterseniz birazda.Erzurum ve haliyle Türkiye biraz geç keşfetti PalandökenDağı’nı. Bunun bir çok sebebi var. Ama artık geride kaldıbence. Bu gün dünyanın dört bir tarafından insanlar PalandökenDağı’na akın ediyor. 2011’de yapılan üniversite kışoyunlarının, Palandöken’e çok şeyler kattığı inancındayım.Erzurum artık bir dünya markası. Ve en güzeli Erzurum insanıda artık pistlerdeki yerini aldı. Hatta 2011 için yapılan kışoyunlarıyla alakalı tesisler, Palandöken’i dahada önemli birkonuma taşıdı. Bu çok önemli. Aslına bakarsanız Erzurum’dakayak kültürü geçmişte çok yaygındı. Ama bir ara kesintioldu. Palandöken Kayak Merkezi, Erzurum’un gelecektekien önemli lokomotiflerinden biri olacak..Lütfü Yücelik aynı zamanda başarılı bir işadamı. Bu başarıyınasıl yakaladı ve sizce başarının sırrı nedir?İşin başı insan elbette. Eğer insan hakikaten yüreğini ortaya koyuyorsa, fedakârlığı baştan kabul ediyorsa, başarı heryerde gelir. Sıkıntıları baştan iyi etüt, iyi münazara ederek,yapılacak işe inanan bir ekiple işe başlanması önemli. Başarıkendiliğinden gelmiyor. Bir çok acıyı yaşayan bu ülkedekiher ferde mesajım şu; Herkes işini en iyi şekilde yapmaya çalışsın,işini hakkı ile severek yapsın, yaşadığı yeri, çevresinisevsin, etrafına karşı duyarlı olsun. Tüm gücünün işine, ailesine,toplumuna versin ülke o zaman refaha çıkar. Çalışma ileçıkarız refaha ancak. Sloganlarla olmuyor bu iş. `Benden birşey olmaz, buradan bir şey çıkmaz, biz yapamayız’ dememeli.Bakacaksın bir gün o zihniyet, o gayret, o çalışma sizibir yere taşımış. Hayat çalışanı boş çevirmez. Bunu 15 yıldırAşkale Çimento’da yürekten yaşayarak gördüm.İşte aslında sözün bittiği yer Aşkale Çimento… Nasıloldu da, Erzurum’da bir önyargıyı yıktınız? Böylesi hoş veuzun vadeli bir ortaklığı nasıl başardınız?Aşkale Çimento’nun ruhunu özümseyenler “paylaşmak”ifadesinin manasını en güzel şekilde hissetmiştir. 17 yıl önceçıktığımız yolda, yaşadığımız o kadar olumsuzluğa ve çıkmazarağmen geldiğimiz nokta, paylaşımla ve birliktelikleancak tarif edilebilir. Son dönemlerde çimento sektöründekideğişkenliğe ve inanılmaz rekabete rağmen Aşkale Çimento’nunayakta kalabilmesinin manasını iyi anlamak lazım.Fazla tevazu da doğru değil sanırım. Bizim başarımızın sırrıtamamen özveri, fedakârlık. Bunun özünde de ibadet aşkı ileçalışmak var. Bizde; benim adamım senin adamın davası yok.Bizde kural, şirketin menfaati ne ise odur. Kişileri değil, işikayırma vardır. İşini en iyi kim yaparsa başımızın tacı odur.Arkadaşlarımız da hep bir ibadet aşkı ile çalışıyor. Başarı:fedakârlık ve ekip çalışmasıyla geldi. “Ortaklık kültürü” ilealakalı Türkiye’de ciddi çıkmazlar var. Biz işin başında dabunun farkındaydık. Ama Türkiye’de bu anlamda bir modelolduk. Bence bu konuda işin başı insan… Eğer insan hakikatenyüreğini ortaya koyuyorsa, fedakârlığı baştan kabul ediyorsa,bu model her yerde uygulanır. Sıkıntıları baştan iyietüt, iyi münazara ederek, yapılacak işe inanan bir ekiple işebaşlanması önemli.Özel hayatınız da neler yapıyorsunuz, hep çalışır mısınız?Mesela ailenizle, çocuklarınıza zaman ayırabiliyor musunuz,onlarla neler yapıyorsunuz?Pazar günü bile en büyük tatilim, en büyük mutluluğumAşkale’ye gitmek. Anormal bir sevda haline dönüşmüş bende.Bu kesinlikle para kazanma hırsı değil, yanlış anlaşılmasın.İşi başarmak hırsı. İşi başarma, çıtayı daha yükseğe taşımahırsı. Beni en çok mutlu eden de o ama aynı zamanda en çoküzüldüğüm nokta da o. İyi bir işadamı, iyi bir sanayici olmafırsatı verdi Allah. Ama maalesef iyi bir aile reisi olamadım.3 çocuğum var. Ailem büyük fedakarlık gösterdi. Zaten başkatürlü olmazdı. Bugün Aşkale’deyim veya Trabzon, Erzincan,Gümüşhane, Ağrı, yarın Ankara’dayım, öbür gün bir başkayerdeyim. İşler çoğalıyor ama çoğaldıkça da yaşam kalitesi deartıyorsa, çocuklarımız daha iyi okullarda okuyorsa bunadeğer diye düşünüyorum. Ve arkadaşlarıma hep onu telkinediyorum. Evet biz burada çalışalım, işimize sahip çıkalım,ama ailemize de sahip çıkalım, çocuklarınız çok iyi okullardaeğitimlerini alsınlar. İnsanların mutluluğu artıkça biz de onlarlabirlikte mutluluğu buluyoruz. Aşkale, varlık vergisi zamanındasürgün yeri. Maalesef böyle bir dönem yaşanmış.Ama şimdi biz orada hakikaten mucizevî bir iş başardık. Benbunun başka izahını bulamıyorum. Bunu yaşayanlar bilirancak.Erzurum ekonomisinde hep çıtayı yükseltmekten bahsediyoruz.Sizce bu şehirde ekonominin temel sorunu nedir?Acaba yanlış “öncelikler” de mi yoğunlaşıyoruz. İlimizinpotansiyelini ve dinamiklerini harekete geçirme konusundagerekli niteliklere mi sahip değiliz? Bu potansiyel ve dinamikleri“doğru” tanımlayabilmiş miyiz? Sonuç olarak kalkınmakonusunda yaptıklarımızı gözden geçiripeksikliklerimizi tamamlamalı, gerekiyorsa baştan başlamalı,kalkınmanın tarafları arasında roller ve sorumluluklar tanımlanmalıve “Önce Erzurum” fikri etrafında herkesin toplanmasısağlanmalıdır. Tarafların tam katılımı sağlanmadıkçakalkınmanın sağlanması mümkün değildir. Tarafların üstleneceğiroller ve bu konudaki kararlılıkları açıkça herkes tarafındanbilinmelidir. Şimdiye kadar karşılaştığımızproblemlerden en önemlisi belki de “kalkınmanın aktörleri”diyebileceğimiz tarafların kalkınma konusunda kayıtsızgörünmeleri ve niyetlerini açıkça belli etmemeleridir.Son olarak neler söyleyeceksiniz?Teşekkür ederim. Ülkenin en Doğu’sunda yaşamak ve helehele sanayicilik yapmak zor elbette. Bunu kabul etmek lazım.Ama birileri buralarda durmalı ve burada yaşayanlara yürekvermeli. Biz bin ortakla bunu başardık. Bu gün Ağrı’dan Erzincan’a,Erzurum’dan Trabzon’a, Aşkale’den Gümüşhane’yekocaman bir aile olduk. Ve daha da büyüyeceğizinşallah. Ve bu anlamda Erzurum’un önünün açık olduğunainanıyorum. İyi bir örnek ortaya koyduğumuzu herkes söylüyor.Bu örneğin çoğalmasını diliyorum. Artık Erzurum’unkendi genlerinde olan özgüveni ile yeniden atılama geçmesizamanı geldi.