Erzurum Güncel -
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ana muhalefetin lideri, ikide bir 4 4 4 ile ilgili olarak onun üzerinden hemen
getiriyor 20 milyar dolarlık bir meseleden bahsediyor. Senin böyle bir iddian varsa iddianı ne yapacaksın, ispatlayacaksın. Bu ülkede yargı ne işe yarar? Savcılar seni bekliyor ya, yap müracaatını. Ver dilekçeni oraya dedi.
Başbakan Erdoğan, Cevahir Otelde düzenlenen 1. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresinde yaptığı konuşmada, atomun çekirdeği parçaladığında ortaya enerji çıktığını, bu enerjinin elektrik üretmekte kullanıldığında
insanlığa bir fayda sağlanabileceğini ama tahrip edici bir güç olarak kullanıldığında ise insanlığı katledilebileceğini kaydetti.
Erdoğan, İşte bu ayrımı yapmak zorundayız. Evimize giren teknolojinin bize, çocuklarımıza hükmetmesinin önüne geçmek, tam tersine biz bu noktada teknolojiye hükmetmek durumundayız diye konuştu.
Fatih Projesi ile bir çağı geride bırakıyoruz, bir çağı açıyoruz
Başbakan Erdoğan, şu anda Fatih Projesi ile Türkiyenin tüm okullarının eğitim alt yapısının değiştirildiğini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
Tilki yetişemediği üzüme koruk dermiş. Ana muhalefetin lideri, ikide bir 4 4 4 ile ilgili olarak onun üzerinden hemen getiriyor 20 milyar dolarlık bir meseleden bahsediyor. TL miydi dolar mıydı? TL ise avantajlıyız. Böyle bir şeyi ikide bir söyleyip duruyor. Bakın iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Senin böyle bir iddian varsa iddianı ne yapacaksın, ispatlayacaksın. Bu ülkede yargı ne işe yarar? Savcılar seni bekliyor ya, yap müracaatını. Ver dilekçeni oraya. Elinde hangi belge varsa ver dilekçeni oraya. Şu iktidarı onlar yargılasınlar. Meydanlarda konuşmakla bir yere varılmaz. Biz Fatih Projesi ile elektronik tabletlerle bu ülkede bir çağı geride bırakıyoruz, bir çağı açıyoruz. Açtığımız bu çağ özgüven çağıdır. Bu çağ, aynı anda bizim yavrularımızın dünya
ile hemen aynı anda onlara ulaşabilme, buluşma çağıdır. Bunu yapacağız, yapmak durumundayız.
Ankarada projenin açılışını yaptıkları gün 12 bin tablet dağıttıklarını anlatan Erdoğan, orada çocuklardaki özgüveni, o neşeyi gördüklerini bunun yanı sıra akıllı tahtalarda öğretmenlerin neşesi ve zevkinin de bambaşka olduğunu kaydetti.
O tebeşir tozlarından kurtulduğumuz bir yeni dünya tesis ediyoruz, inşa ediyoruz ve bundan bunlar ürküyor diyen Erdoğan, dünyanın bunu yakaladığını, Türkiyenin de bir anda sıçradığını söyledi.
Başbakan Erdoğan, öyle tek tek değil, bir anda sıçrıyoruz ve ileri çağdaş ülkelerin, modern ülkelerin ulaştığı noktalara çok kısa zamanda ulaşmanın da bir anda hamlesini yapıyoruz. Böyle yavaş yavaş değil, ağır aksak değil,
süratle gidiyoruz. Bizim sabredecek, ağırdan alma lüksümüz yok. Bunu başaracağız şeklinde konuştu.
İlgili bakanlıkların Milli Eğitim Bakanlığı koordinesinde ulaştırma ve Maliye Bakanlıkları ve başbakan yardımcısının, hepsinin bu çalışmanın içerisinde, yoğun bir şekilde bunu sürdürdüklerini ifade eden Erdoğan, bir an önce bütün
dersliklerde akıllı tahtalara ulaşılacağını ve çocukların ellerinde bilgisayar tabletleriyle evden okula, okuldan eve gitme şansını bulacaklarını belirtti.
Erdoğan, söz verdikleri gibi tüm öğrencilere tablet bilgisayarı ulaştıracaklarını ifade ederek, ancak işin, bilgisayarı götürüp okula kurmakla, çocuğun eline tablet bilgisayarı vermekle bitmediğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
Asıl bizim, çocuğa, o bilgisayarı nasıl kullanacağını, ondan nasıl verim alacağını, onun, ortaya çıkabilecek sakıncalarını öğretmemiz gerekiyor. Bunu da başta öğretmenlerimiz olmak üzere, anne babalar bir dayanışma içerisinde hep birlikte halletmemiz gerekiyor. Bunu başarırsak, teknolojiyi eğitimin hizmetinde kullanmış oluruz ama bunun sosyal boyutunu, psikolojik boyutunu ihmal
edersek, bu sefer öğrencileri teknolojinin tutsağı haline getiririz. Sadece yasaklamanın, kısıtlamanın, mahrum bırakmanın bu alanda bir çözüm olmadığını, olamayacağını da biliyoruz. Bunun yerine, başta öğretmenler ve anne babalar olmak üzere, kontrollü bir kullanımı yaygınlaştırmak, önce öğretmen ve anne babaları, ardından da çocukları bilgilendirmek ve bilinçlendirmek durumundayız. Sorun evde,
sorun sınıfta, daha ortaya çıkmadan çözülmelidir.
Kongrenin bu noktada herkese ışık tutacağına inandığını dile getiren Erdoğan, başka ülkelerin tecrübe ve tedbirlerini inceleyerek, Türk toplumu ve aile yapısına, kültürüne uygun çözümleri üretmede bu çalışmaların rehberlik teşkil edeceğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, çocuklarımızın, bizden çok daha iyi imkanlar içinde ama en az bizim kadar mutlu, coşkulu, sağlıklı bir çocukluk geçirmelerini temenni ediyorum diye konuştu.
Erdoğan, Bilgisayar hızla yayılıyor, bilgisayar oyunları hızla yayılıyor, internet tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de süratle yayılıyor dedi.
Erdoğan, Cevahir Otelde düzenlenen 1. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresinde yaptığı konuşmada, bilim ve teknolojideki bu hızlı değişimin, insanlığa ne kazandırdığı ve ne kaybettirdiği tartışmalarını bilim adamlarına bıraktığını dile getirdi.
Bakınız, bizler ve bizim yaşıtlarımız, sınırlı imkanlara sahip bir ülkenin çocukları olarak dünyaya geldik. Ekonomik krizlerin yaşandığı, çok ağır savaşların yaşandığı, sadece Türkiyede değil, dünyada büyük sorunların olduğu bir dönemde hayata gözlerimizi açtık diyen Erdoğan, çocukluğundaki oyuncakları anlattı.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
Biz çocukken, oyuncaklarımız nelerdi? Bir kere öyle bugünkü gibi futbol topuna ulaşmak mümkün değildi. O zaman futbol topu kağıt yumaklarından, bez parçalarından oluşuyordu. Onları birbirine dolayarak, onları birbirine bağlayarak
biz futbol topumuza kavuşuyorduk. Bez parçalarını, kağıt, gazete parçalarını yumak haline getiriyor ve genellikle bununla futbol oynuyorduk. öyle forma, şort, tozluk, spor ayakkabı, halı saha, çim saha böyle bir şey söz konusu bile değil. Uzun zaman biz bunlara sahip olamadık. Ben 15-16 yıl futbol oynadım. Böyle bir şey nerede, hak getire... Toprak sahalarda oynadık. Güya da resmiydik, amatör futbol oynuyorduk. Ancak buna rağmen bunu görmedik. Şimdi suni veya doğal çim sahada futbol oynuyorlar. Bizler oynadığımızda örneğin şu andaki çırağan Sarayının olduğu yerde Şeref Stadı vardı. Orada bir düştüğünüzde bakıyorsunuz ki bacağınızın bütün derileri soyulmuş ve günlerce geceleri yatağın içerisinde kıvranır dururdunuz. Böyle bir hayatı yaşayarak geldik. Uzunca bir telin ucuna, tahtadan ya da telden, bir veya iki teker takardık, tozlu sokaklarda araba diye onunla oynuyorduk. Eğer 3 tane eski rulman bulabilirsek ki Perşembe Pazarı bunun şahididir, bir tahtanın altına bunları yerleştirirdik, tornet dediğimiz araçlarla yokuşlardan aşağıya bununla beraber kayar giderdik. Bunun riski de var. Kışın, şimdiki gibi plastikten, tahtadan kızaklar bulamazdık. Ya naylonun üzerinde ya da altı eskimiş delik deşik ayakkabılarımızla karda kışta kayardık, çocukluğumuzu yaşardık. Uçurtma yapmak, onu mavi göklerde keyifle uçurmak en büyük eğlencemizdi.
O dönemde uçurtmaların evde undan yapılan yapıştırıcılarla gazete kağıtlarından yapıldığını da anlatan Erdoğan, En önemli zevkimiz, misket, gazoz kapağı, topaç... Şimdi de var ama bu topaçlar modern asrın topaçları. Bizimkiler gibi değil. Bizimkiler tahtadan topaçlar... diye konuştu.
Erdoğan, sokaklarda körebe oynadıklarını da hatırlatarak, çelik-çomak, üç taş, beş taş, dokuz taş gibi oyunları da bugünün çocukları için anlam ifade etmediğini söyledi.
Bu oyunların birçoğunu, bugünün çocuklarının bilmediğini belirten Erdoğan, Ben, televizyonla birlikte sokakların nasıl boşaldığını, sokaktaki çocuk cıvıltısının nasıl azaldığını, hatta tamamen kesildiğini hatırlıyorum. Şu anda, hemen her evde televizyon var, birkaç tane var. Salonda var, yatak odasında var. özel çalışma odası varsa, bir de orada var şeklinde konuştu.
Erdoğan, hemen her evde, babanın, annenin, belli bir yaşın üzerindeki çocukların birer de cep telefonu olduğunu dile getirerek, Bilgisayar hızla yayılıyor, bilgisayar oyunları hızla yayılıyor, internet tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de süratle yayılıyor diye konuştu.
Bizim çocukluğumuz daha dolu dolu geçti
Başbakan Erdoğan, bugünün çocuklarının meşgul olması, oynaması için sayısız seçenek olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
Ancak ben şunu çok rahatlıkla, hatta kesin bir ifadeyle söylüyorum. Bütün yokluğa, yoksulluğa, imkansızlığa rağmen, bizim çocukluğumuz, bugünün çocuklarına göre inanın dolu dolu geçti, daha neşeli geçti, daha unutulmaz anılarla geçti. çünkü bizim oyun alanımız sokaktı. Bizim oyun alanımız, uçsuz bucaksız mavi gökyüzünün altıydı. Bir futbol maçının ardından, mahalle bakkalından alıp içtiğimiz o ucuz gazozun tadını, inanın bugün hiçbir içecekte ben bulamıyorum. Bulanlarınız var mı bilemiyorum. Hiçbir zaman biz tek başımıza kalmadık ve tek başımıza da oynamadık. Bir anda onlarca çocuk bir araya gelirdik. Akşamın nasıl olduğunu anlamazdık. Annelerimiz kapıya çıkar oradan çağırır. Biz ondan sonra geldim, geliyorum, geleceğim bu tür oyalamalarla sonunda gitmek durumunda kalırdık.
Sokakta dayanışmanın, paylaşmanın öğrenildiğini ifade eden Erdoğan, sokakta çamur içinde kaldığında çocukları, mahalledeki komşuların temizlediklerini anlattı.
Erdoğan, Kardeşliği, dostluğu, rekabeti de muhabbeti de sokakta öğreniyor, orada adeta geleceğin bir provasını yapıyor ve geleceğe, hayata böyle hazırlanıyorduk diye konuştu.
Bezden yapılmış bir topun, bugünün bilgisayar oyunlarıyla kıyaslanamayacak ölçüde keyif verici ve öğretici olduğunu da söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
çamurlu, dar bir alanda oynanan futbol bir başka özelliğiyle play station ile kıyaslanamayacak kadar zevkliydi. Bizim, 5 kuruşa aldığımız sakız, bugünün o pahalı çikolatalarından, ekmek arası köfte hamburgerden çok ama çok lezzetliydi. Onun için hep şu söylenirdi, köfte ekmek hazır yemek. Maçlara gittiğimizde hep bunu görüyorduk. Tadı bambaşkaydı. Hani diyorlar aman şunu alma
hasta olur gidersin. Biz hasta olmadık, bugüne bu şekilde geldik. Belki de bakterileri biz ürküttük. Mikropları ürküttük. Doğallık... Bambaşkaydı.
getiriyor 20 milyar dolarlık bir meseleden bahsediyor. Senin böyle bir iddian varsa iddianı ne yapacaksın, ispatlayacaksın. Bu ülkede yargı ne işe yarar? Savcılar seni bekliyor ya, yap müracaatını. Ver dilekçeni oraya dedi.
Başbakan Erdoğan, Cevahir Otelde düzenlenen 1. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresinde yaptığı konuşmada, atomun çekirdeği parçaladığında ortaya enerji çıktığını, bu enerjinin elektrik üretmekte kullanıldığında
insanlığa bir fayda sağlanabileceğini ama tahrip edici bir güç olarak kullanıldığında ise insanlığı katledilebileceğini kaydetti.
Erdoğan, İşte bu ayrımı yapmak zorundayız. Evimize giren teknolojinin bize, çocuklarımıza hükmetmesinin önüne geçmek, tam tersine biz bu noktada teknolojiye hükmetmek durumundayız diye konuştu.
Fatih Projesi ile bir çağı geride bırakıyoruz, bir çağı açıyoruz
Başbakan Erdoğan, şu anda Fatih Projesi ile Türkiyenin tüm okullarının eğitim alt yapısının değiştirildiğini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
Tilki yetişemediği üzüme koruk dermiş. Ana muhalefetin lideri, ikide bir 4 4 4 ile ilgili olarak onun üzerinden hemen getiriyor 20 milyar dolarlık bir meseleden bahsediyor. TL miydi dolar mıydı? TL ise avantajlıyız. Böyle bir şeyi ikide bir söyleyip duruyor. Bakın iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Senin böyle bir iddian varsa iddianı ne yapacaksın, ispatlayacaksın. Bu ülkede yargı ne işe yarar? Savcılar seni bekliyor ya, yap müracaatını. Ver dilekçeni oraya. Elinde hangi belge varsa ver dilekçeni oraya. Şu iktidarı onlar yargılasınlar. Meydanlarda konuşmakla bir yere varılmaz. Biz Fatih Projesi ile elektronik tabletlerle bu ülkede bir çağı geride bırakıyoruz, bir çağı açıyoruz. Açtığımız bu çağ özgüven çağıdır. Bu çağ, aynı anda bizim yavrularımızın dünya
ile hemen aynı anda onlara ulaşabilme, buluşma çağıdır. Bunu yapacağız, yapmak durumundayız.
Ankarada projenin açılışını yaptıkları gün 12 bin tablet dağıttıklarını anlatan Erdoğan, orada çocuklardaki özgüveni, o neşeyi gördüklerini bunun yanı sıra akıllı tahtalarda öğretmenlerin neşesi ve zevkinin de bambaşka olduğunu kaydetti.
O tebeşir tozlarından kurtulduğumuz bir yeni dünya tesis ediyoruz, inşa ediyoruz ve bundan bunlar ürküyor diyen Erdoğan, dünyanın bunu yakaladığını, Türkiyenin de bir anda sıçradığını söyledi.
Başbakan Erdoğan, öyle tek tek değil, bir anda sıçrıyoruz ve ileri çağdaş ülkelerin, modern ülkelerin ulaştığı noktalara çok kısa zamanda ulaşmanın da bir anda hamlesini yapıyoruz. Böyle yavaş yavaş değil, ağır aksak değil,
süratle gidiyoruz. Bizim sabredecek, ağırdan alma lüksümüz yok. Bunu başaracağız şeklinde konuştu.
İlgili bakanlıkların Milli Eğitim Bakanlığı koordinesinde ulaştırma ve Maliye Bakanlıkları ve başbakan yardımcısının, hepsinin bu çalışmanın içerisinde, yoğun bir şekilde bunu sürdürdüklerini ifade eden Erdoğan, bir an önce bütün
dersliklerde akıllı tahtalara ulaşılacağını ve çocukların ellerinde bilgisayar tabletleriyle evden okula, okuldan eve gitme şansını bulacaklarını belirtti.
Erdoğan, söz verdikleri gibi tüm öğrencilere tablet bilgisayarı ulaştıracaklarını ifade ederek, ancak işin, bilgisayarı götürüp okula kurmakla, çocuğun eline tablet bilgisayarı vermekle bitmediğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
Asıl bizim, çocuğa, o bilgisayarı nasıl kullanacağını, ondan nasıl verim alacağını, onun, ortaya çıkabilecek sakıncalarını öğretmemiz gerekiyor. Bunu da başta öğretmenlerimiz olmak üzere, anne babalar bir dayanışma içerisinde hep birlikte halletmemiz gerekiyor. Bunu başarırsak, teknolojiyi eğitimin hizmetinde kullanmış oluruz ama bunun sosyal boyutunu, psikolojik boyutunu ihmal
edersek, bu sefer öğrencileri teknolojinin tutsağı haline getiririz. Sadece yasaklamanın, kısıtlamanın, mahrum bırakmanın bu alanda bir çözüm olmadığını, olamayacağını da biliyoruz. Bunun yerine, başta öğretmenler ve anne babalar olmak üzere, kontrollü bir kullanımı yaygınlaştırmak, önce öğretmen ve anne babaları, ardından da çocukları bilgilendirmek ve bilinçlendirmek durumundayız. Sorun evde,
sorun sınıfta, daha ortaya çıkmadan çözülmelidir.
Kongrenin bu noktada herkese ışık tutacağına inandığını dile getiren Erdoğan, başka ülkelerin tecrübe ve tedbirlerini inceleyerek, Türk toplumu ve aile yapısına, kültürüne uygun çözümleri üretmede bu çalışmaların rehberlik teşkil edeceğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, çocuklarımızın, bizden çok daha iyi imkanlar içinde ama en az bizim kadar mutlu, coşkulu, sağlıklı bir çocukluk geçirmelerini temenni ediyorum diye konuştu.
Erdoğan, Bilgisayar hızla yayılıyor, bilgisayar oyunları hızla yayılıyor, internet tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de süratle yayılıyor dedi.
Erdoğan, Cevahir Otelde düzenlenen 1. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresinde yaptığı konuşmada, bilim ve teknolojideki bu hızlı değişimin, insanlığa ne kazandırdığı ve ne kaybettirdiği tartışmalarını bilim adamlarına bıraktığını dile getirdi.
Bakınız, bizler ve bizim yaşıtlarımız, sınırlı imkanlara sahip bir ülkenin çocukları olarak dünyaya geldik. Ekonomik krizlerin yaşandığı, çok ağır savaşların yaşandığı, sadece Türkiyede değil, dünyada büyük sorunların olduğu bir dönemde hayata gözlerimizi açtık diyen Erdoğan, çocukluğundaki oyuncakları anlattı.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
Biz çocukken, oyuncaklarımız nelerdi? Bir kere öyle bugünkü gibi futbol topuna ulaşmak mümkün değildi. O zaman futbol topu kağıt yumaklarından, bez parçalarından oluşuyordu. Onları birbirine dolayarak, onları birbirine bağlayarak
biz futbol topumuza kavuşuyorduk. Bez parçalarını, kağıt, gazete parçalarını yumak haline getiriyor ve genellikle bununla futbol oynuyorduk. öyle forma, şort, tozluk, spor ayakkabı, halı saha, çim saha böyle bir şey söz konusu bile değil. Uzun zaman biz bunlara sahip olamadık. Ben 15-16 yıl futbol oynadım. Böyle bir şey nerede, hak getire... Toprak sahalarda oynadık. Güya da resmiydik, amatör futbol oynuyorduk. Ancak buna rağmen bunu görmedik. Şimdi suni veya doğal çim sahada futbol oynuyorlar. Bizler oynadığımızda örneğin şu andaki çırağan Sarayının olduğu yerde Şeref Stadı vardı. Orada bir düştüğünüzde bakıyorsunuz ki bacağınızın bütün derileri soyulmuş ve günlerce geceleri yatağın içerisinde kıvranır dururdunuz. Böyle bir hayatı yaşayarak geldik. Uzunca bir telin ucuna, tahtadan ya da telden, bir veya iki teker takardık, tozlu sokaklarda araba diye onunla oynuyorduk. Eğer 3 tane eski rulman bulabilirsek ki Perşembe Pazarı bunun şahididir, bir tahtanın altına bunları yerleştirirdik, tornet dediğimiz araçlarla yokuşlardan aşağıya bununla beraber kayar giderdik. Bunun riski de var. Kışın, şimdiki gibi plastikten, tahtadan kızaklar bulamazdık. Ya naylonun üzerinde ya da altı eskimiş delik deşik ayakkabılarımızla karda kışta kayardık, çocukluğumuzu yaşardık. Uçurtma yapmak, onu mavi göklerde keyifle uçurmak en büyük eğlencemizdi.
O dönemde uçurtmaların evde undan yapılan yapıştırıcılarla gazete kağıtlarından yapıldığını da anlatan Erdoğan, En önemli zevkimiz, misket, gazoz kapağı, topaç... Şimdi de var ama bu topaçlar modern asrın topaçları. Bizimkiler gibi değil. Bizimkiler tahtadan topaçlar... diye konuştu.
Erdoğan, sokaklarda körebe oynadıklarını da hatırlatarak, çelik-çomak, üç taş, beş taş, dokuz taş gibi oyunları da bugünün çocukları için anlam ifade etmediğini söyledi.
Bu oyunların birçoğunu, bugünün çocuklarının bilmediğini belirten Erdoğan, Ben, televizyonla birlikte sokakların nasıl boşaldığını, sokaktaki çocuk cıvıltısının nasıl azaldığını, hatta tamamen kesildiğini hatırlıyorum. Şu anda, hemen her evde televizyon var, birkaç tane var. Salonda var, yatak odasında var. özel çalışma odası varsa, bir de orada var şeklinde konuştu.
Erdoğan, hemen her evde, babanın, annenin, belli bir yaşın üzerindeki çocukların birer de cep telefonu olduğunu dile getirerek, Bilgisayar hızla yayılıyor, bilgisayar oyunları hızla yayılıyor, internet tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de süratle yayılıyor diye konuştu.
Bizim çocukluğumuz daha dolu dolu geçti
Başbakan Erdoğan, bugünün çocuklarının meşgul olması, oynaması için sayısız seçenek olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
Ancak ben şunu çok rahatlıkla, hatta kesin bir ifadeyle söylüyorum. Bütün yokluğa, yoksulluğa, imkansızlığa rağmen, bizim çocukluğumuz, bugünün çocuklarına göre inanın dolu dolu geçti, daha neşeli geçti, daha unutulmaz anılarla geçti. çünkü bizim oyun alanımız sokaktı. Bizim oyun alanımız, uçsuz bucaksız mavi gökyüzünün altıydı. Bir futbol maçının ardından, mahalle bakkalından alıp içtiğimiz o ucuz gazozun tadını, inanın bugün hiçbir içecekte ben bulamıyorum. Bulanlarınız var mı bilemiyorum. Hiçbir zaman biz tek başımıza kalmadık ve tek başımıza da oynamadık. Bir anda onlarca çocuk bir araya gelirdik. Akşamın nasıl olduğunu anlamazdık. Annelerimiz kapıya çıkar oradan çağırır. Biz ondan sonra geldim, geliyorum, geleceğim bu tür oyalamalarla sonunda gitmek durumunda kalırdık.
Sokakta dayanışmanın, paylaşmanın öğrenildiğini ifade eden Erdoğan, sokakta çamur içinde kaldığında çocukları, mahalledeki komşuların temizlediklerini anlattı.
Erdoğan, Kardeşliği, dostluğu, rekabeti de muhabbeti de sokakta öğreniyor, orada adeta geleceğin bir provasını yapıyor ve geleceğe, hayata böyle hazırlanıyorduk diye konuştu.
Bezden yapılmış bir topun, bugünün bilgisayar oyunlarıyla kıyaslanamayacak ölçüde keyif verici ve öğretici olduğunu da söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
çamurlu, dar bir alanda oynanan futbol bir başka özelliğiyle play station ile kıyaslanamayacak kadar zevkliydi. Bizim, 5 kuruşa aldığımız sakız, bugünün o pahalı çikolatalarından, ekmek arası köfte hamburgerden çok ama çok lezzetliydi. Onun için hep şu söylenirdi, köfte ekmek hazır yemek. Maçlara gittiğimizde hep bunu görüyorduk. Tadı bambaşkaydı. Hani diyorlar aman şunu alma
hasta olur gidersin. Biz hasta olmadık, bugüne bu şekilde geldik. Belki de bakterileri biz ürküttük. Mikropları ürküttük. Doğallık... Bambaşkaydı.