Şikayetler arttıkça arttı... Sayın Vançelik, şu 112 Acil Ambulans meselesini bir masaya yatır..
Toptancı bir mantık içinde değilim; yani 112 Acil'de görev yapan tüm personel aynıdır demiyorum.
İşini büyük bir özveriyle yapan yüzlerce güzel insana karşın, verilen görevi, sanki dayak diyormuşçasına eziyet olarak görenler var, ne yazık ki...
Bu yazıyı okuyacak yetkililerden ricam şudur:
Savunma refleksi ile hemen "Hayır, ayın yüzünde leke olur bizde hata olmaz" demeyin.
İnceleyin, araştırınız, 7/24 hizmet sunduğunuz vatandaşlar arasında anket yapınız.
Göreceksiniz ki, bir zamanlar ülkemiz için hayal ötesi olan bugünkü sağlık hizmetlerinde görev alan özellikle de acil bölümlerinde ve 112 Acil Servisi'nde çalışan personelin içinde, işini layıkıyla (yapamayan değil) yapmayan kimseler var.
Misal; acil olarak çağrıldıkları hastaya giden bir ekip, büyük tansiyonu 8, küçük tansiyonu da 4 olan yaşlı bir hastaya şöyle bir bakıp, sonra da bir bardak tuzlu ayran verin biraz sonra kendisine gelir diyerek evden ayrılıyorlar.
Sıkı durun şimdi...
O hasta sağlık ekibi oradan ayrıldıktan on dakika sonra merhum oluyor.
Kaderci bir toplumuz ya, bu durum karşısında verilen cevap belli: "Takdiri ilahi! Mukadderat işte! Vadesi dolmuş biçarenin!"
Amenna; hüküm sahibi yalnızca Allah'tır.
Lakin Allah, kullarına "tedbiri elden bırakın" demiyor. Bilakis; Allah, kullarının özgür iradelerini kullanmalarını, akıllarını işletmelerini ve tedbir ve kural dairesinde yaşamalarını emrediyor.
Osmanlı döneminde İstanbul'a gelen bir İngiliz seyyah hatıralarında şöyle bir şey yazmış:
"Osmanlı'da hekim olmak varmış. Çünkü hiç kimse ölüm ve hastalıktan ötürü hekim ihmali var mı yok mu diye bir sual etmiyor. 'Allah'tan geldi' deyip, kulların hatalarını da Tanrı'ya fatura ediyorlar"
Tansiyonu dibe vurmuş bir hastaya, "bir bardak tuzlu ayran iç bir şeyin kalmaz" diyen biri, elbetteki hakiki anlamda bir sağlık personeli olamaz.
Ne yazık ki bu örnek tek değil.
Bir kaç yıl önce de benzer bir durumla aile olarak biz karşılaşmıştık. Sağlık görevlileri elleri ceplerinde ambulansın başında durmuş, bizlere, "hastanızı sedyeye koyun" talimatı vermişti!
Son on beş yıl içinde yani AK Parti ile birlikte ülkemizin sağlık hizmetlerinde geldiği nokta, dünyanın takdirine şayan bir husustur.
Yurdun dört bir yanında, en gelişmiş ülkelerin bile gıptayla izledikleri bir sağlık hizmeti sunulurken, araya sızmış bir takım sorumsuz ve insafsız personel yüzünden niye bu büyük dönüşüme gölge düşsün ki...
Sağlık Müdürü Serhat Vançelik'i yakından tanırız. İşine dikkat, çalışkan, dürüst ve ilim irfan sahibi bir yöneticidir.
Kendisinin bu samimi çabasına karşın, mahiyetindeki bazı çalışanların insanların sağlığıyla oynamasına ve ağır biçimde ihmalkar davranmalarına izin vermemelidir.
Bu memlekette, eskiden ambulans çağrıldığında, "benzin yok" ya da "şoför yok" denilirdi!
Şimdi ise, bırakın bu türden insanlık dışı bir mazereti, kırsaldaki hastalar helikopterlerle, daha da uzaktaysa ambulans uçakla taşınıyor.
Gurbetçiler, Avrupa şöyle böyle diye anlatırlardı, bizler de içimiz yanarak dinlerdik. Derdik ki "bir gün ülkemiz de bu standartlara kavuşabilir mi acaba"
Hamdolsun, bugün ülkemizde fazlası var, azı yok...
Muhtemelen sayıları bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olan bu kendini bilmez sorumsuz personel yüzünden koskoca bir teşkilata halel getirilmesine göz yumulmamalıdır.