Sevda ve Cihat, Pusula’da teşekkür ilanı yayınlamalı...

Mehmet ŞENER

Sevda ve Cihat, Pusula’da teşekkür ilanı yayınlamalı:

Bizi öldürebilirdiniz de, öldürmediğiniz için size minnettarız!

Şiddet sarmalı, öyle hırçın bir dalgaya dönüştü ki sonunda toplumu dövmeye başladı.

Başınızı hangi yöne çevirseniz çevirin dört bir yanda şiddet var.

Sokakta…

Hastanede…

Adliyede…

Çarşıda-pazarda…

Camide…

En salgın halde olanı da, kadın cinayetleri…

Türkiye, adeta “Vahşi Batıya” döndü!

Neredeyse herkes “dolu”

Ya bıçak ya da silah… Olmadı beyzbol sopası!

Türkiye’de satılan beyzbol sopası sayısı, Amerika’da şaşkınlık uyandırmış.

Beyzbol maçı yok ama sopası çok!

Şiddeti içleştiren bir anlayış toplumsal yapıya dönüştü. Kurumsallaştı adeta!

Doktoru hastanede, garsonu restoranda, tezgahtarı mağazada, taksiciyi aracında darp eden yahut öldüren şiddet meftunları, elbette ki gazeteciyi pas geçecek değildi!

Geçmedi de nitekim…

Kuzey Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı’nda (KUDAKA) kendini gösterdi bu sefer de…

Pusula gazetesinden meslektaşlarım Sevda Güneş İncesu ve eşi Cihat İncesu, KUDAKA’da düşürüldükleri pusuda saldırıya uğradılar.

Kurum avukatının, “… buyurun gelin size ekran başında durumu izah edelim” daveti üzerine KUDAKA’ya giden meslektaşlarım, burada akla ziyan bir muameleye maruz kalıyor, o da yetmiyor ağır bir şekilde darp ediliyorlar.

Kamu kurumu değil de sanki mafya babasının ofisi…

Tek suçları(!) haber yapmak, soru sormak…

Cevap vermek yerine tekme tokat dalıyorlar!

O meslektaşlarımın haberi size göre yalan ve yanlışsa eğer mahkemeye gidin…

Resmi kurumda gazeteciyi darp etmek de neyin nesi?

Dedik ya şiddet, geçer akçe oldu bu ülkede…

Çocukların minik kavgasına dahil olan aileleri birbirlerinin üzerlerine kurşun yağdırdı: Dört ölü var.

Sevda ile Cihat yılların tecrübeli gazetecileri…

Böylesi kritik bir süreçte asla ellerinde sağlam belgeler olmadan iddialı haber yapmazlar.

Geçenlerde bir basın toplantısında AK Parti İl Başkanı İbrahim Küçükoğlu’na bir soru sormuştum.

Demiştim ki, “…sayın başkan son zamanlarda bu şehirde bazı kamu kurumlarında vatandaşa karşı ciddi biçimde kötü muamele yapılıyor.”

İşte tam da anlatmak istediğim Sevda ile Cihat’ın maruz kaldığı o durumdu.

Bu şehirde bazı kurumların başındaki kişiler, kendilerini müstemleke valisi, şehir halkını da esirleri olarak görüyor!

Elbette ki AK Partili önde gelenler bu muameleden muaf! Onlara tüm kapılar ardına kadar açık…

Yanlış hem de ölümcül derecede yanlış bir gidişat.

İbn-i Haldun’un dediği gibi, “Devletleri yoksulluk değil, adaletsizlik yıkar.”

Ne oldu bize… Hangi ara tutsağı olduk bu şiddetin?

Konuşmuyor, dövüşüyoruz.

Tartışmıyor, birbirimizi öldürüyoruz.

Niye gözün üstünde kaşın var noktasındayız!

Cezaevleri hınca hınç dolu olduğu için savcılar da hakimler de şu taktiği izliyor:

Darp edilen kimse eğer ölmediyse, darp edenlere tutuklama yok!

KUDAKA’daki o darpçı memurlar da göreceksiniz ki tutuklanmayacaklar.

Çünkü:

Sevda ile kocası Cihat nasılsa ölmediler!

Ağlanacak halimize gülüyoruz.

Bence Sevda ve Cihat öldürülmedikleri için Pusula gazetesinde teşekkür ilanı yayınlamalılar!