Erzurum Güncel- Orada yargılanan Mustafa Kemal mi ki ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye bağırıyorsunuz. Mustafa Kemal’in hayalindeki cumhuriyet; Ergenekon yapılanmasıyla vesayet altına alınmış olan bir cumhuriyet midir? Niçin Atatürk’ü emelleriniz için kullanıp istismar ediyorsunuz” diye konuştu.Çelik, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında Ergenekon davası ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Çelik, “Bu mahkemeyi ben tanımıyorum, kararlarını tanımıyorum” tavrının hukuk devletinde geçerli olan bir tavır olmadığını savundu. CHP’lilerin böyle bir tavır sergilediğine işaret eden Çelik, “Mahkeme lehinize karar verirse mahkemeyi tanıyorum, aleyhte bir karar çıkarsa ben bu davayı tanımıyorum” şeklinde bir tavır içine girilmesinin gülünç olduğunu söyledi.CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal ile birlikte toplam 21 kişi hakkında verilen tahliye kararına değinen Çelik, “Haberal şu anda serbest durumda. Kendi genel başkanını da ziyaret etti. Peki mahkemenin verdiği bu karara göre hukuki işlem tesis etmeyecek misiniz, bu kararı tanımayacak mısınız? Bu çelişkidir. Bu kesinlikle insanı gülünç durma düşürür. Tüm sanıklara ve sanık yakınlarına bu bayram arifesinde geçmiş olsun dileklerimi ifade etmek isterim” diye konuştu.-“BU HENÜZ BİTMİŞ BİR SÜREÇ DEĞİLDİR”-Türkiye’nin yıllardır darbecilerin tehdidi altında olduğunu dile getiren Çelik, söyle konuştu:“Darbelerden, darbecilerin icraatlarından, devlet içersindeki çete yapılanmalarından, devlet adına yetki kullanan illegal faaliyet gösterenlerin yaptıkları eylemlerden dolayı bu memlekette binlerce ana kuzusu acı çekmiştir. Bunları yok sayamazsınız. Bunları olmamış farz edemezsiniz. Adil yargılanma hakkı herkesin hakkıdır. Bu henüz bitmiş bir süreç değildir. Temyiz aşaması vardır. Yargıtay’a gidecektir. Daha hukuki süreç bitmedi, son nokta konulmuş değil. Bu böyleyken ortalığı velveleye vermenin ve tehditler savurmanın, bu tehditleri savuranları küçültmekten öte faydası yoktur. Silivri’deki sanıkların adil yargılanma hakkını, mahkemenin çabuk sonuçlanmasını aslında engelleyen unsurların başında başta CHP olmak üzere, darbeci baro olarak tanımlanan İstanbul Barosunun mahkemeyi işgal etmesi, mahkeme heyetine sürekli hakaretler yağdırması, mahkeme salonunu terörize etmesi gelir.”-“ORADA YARGILANAN MUSTAFA KEMAL Mİ Kİ…”-Mahkemenin tehditleri göz önünde bulundurarak, mahkemenin selameti, kararların selameti açısından duruşmaya avukatların ve sanıkların dışında kimsenin katılmaması için bir tedbir aldığını anımsatan Çelik, “Avukatlar gidecek mahkeme salonuna ‘her yer Silivri, her yerde taarruz’ diyeceksiniz. Kim kime neyin taarruzunda bulunacak. ‘Mustafa Kemal’in avukatlarıyız’ diye bağıranlar avukatlar. Sevsinler sizin gibi askerleri. Mustafa Kemal hayatta olsa size asker olarak patates soydurmazdı. Orada yargılanan Mustafa Kemal mi ki ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye bağırıyorsunuz. Mustafa Kemal’in hayalindeki cumhuriyet; Ergenekon yapılanmasıyla vesayet altına alınmış olan bir cumhuriyet midir? Niçin Atatürk’ü emelleriniz için kullanıp istismar ediyorsunuz” şeklinde konuştu.-“GİZLİ TANIKLARIN HER ZAMAN İTİBARLI KİMSELER OLMASI GEREKMİYOR”-“Gizli tanığı Şemdin Sakık olan” diye başlayan eleştirilerin olduğunu anımsatan Çelik, şu değerlendirmede bulundu:“Sanki Şemdin Sakık bütün bu davanın seyrini etkileyecek herkesle ilgili her şeyi söylemiş gibi bir propaganda yapılıyor. Şemdin Sakık, Abdullah Öcalan, Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük ilişkisine dair ve bazı subayların katledilmesine dair tanıklıkta bulunmuştur. Yani Ergenekon-PKK işbirliğine işaret eden bir tanıklığı bunun içinde olan birinin yapması gerekiyordu. Ergenekonculardan ya da PKK’lılardan birisinin yapması gerekiyordu. Sizin beğendiğiniz bir gizli tanık varsa bari emredin mahkeme onu dinlesin. Sonra gizli tanıkların her zaman itibarlı kimseler olması gerekmiyor. Türkiye yargı sistemini yozlaştırmaya, mahkemeyi itibarsızlaştırmaya, mahkeme heyetinin yıldırarak sözüm ona sonuç alacaklarını savunanlar görmüşlerdir ki hakimler, savcılar inandıkları gibi dosyalara, delillere göre karar vermişlerdir.”-“SİZ HALKIN AKLIYLA ALAY MI EDİYORSUNUZ?”-AK Parti’li Hüseyin Çelik, mahkeme salonunda canı yanan bazı sanıkların ‘esip gürlemelerinin’ o anlık duygusallıkla ifade edilebileceğini belirtirken, “Ergenekoncular tutuklandığından beri Türkiye’de faili meçhul siyasi cinayet yok. Devlet adına infaz, gözaltında kaybolma da yok. Bu bir şey anlatmıyor mu insanlara, siz halkın aklıyla alay mı ediyorsunuz? Bırakın yargı gerçekten hükmünü versin” dedi.“Dosyaya hakim olmadan herkes kendine göre bir üfürme yaparsa bu toplumu yel alır. Doğru olmaz” diyen Çelik, sabırla ama asla meşruiyetin dışına çıkmadan herkesin dava sürecini takip edeceğini dile getirdi. Dışarıda gürültü koparanların içeridekilere faydasının olmadığının altını çizen Çelik, “Ülkeye zararları oluyor” diye konuştu.CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na yüklenen Çelik Ergenekon’un atipik bir örgüt olduğunu kaydederek, “Kemal Kılıçdaroğlu hala adresini arıyor, kayıt olmak istiyor ya. Diyor ki ‘ömür boyu birbirleriyle telefonda bile konuşmamış olan, yüz yüze gelmemiş olan, dünya görüşleri zıt olan insanlar nasıl bir araya gelebilir? Yeryüzünde hiçbir örgütün bütün mensupları yüzyüze gelmez, telefonda konuşmaları falan da şart değildir” şeklinde konuştu. Türkiye ayak bağlarından kurtulmaya çalışıyor. Vesayet sisteminden kurtuluyor.Çelik ayrıca "Biz 'oh olsun' diyenlerden değiliz. Bunu küçüklük olarak görürüz. Keşke bu davaya sebep olan bu ülkede hiç yaşanmasaydı" ifadelerini de kullandı.'ÖZGÜRLÜK BİLDİRGESİ'NE YANITÇelik, CHP’nin dün bir gazetenin arka sayfasında 17 maddelik ‘Özgürlük Bildirgesi’ yayınladığını anımsatarak, “Tribünlere selam olsun diye bir büyük gazeteye manifesto yayınlıyorsunuz. ‘Tutuklu üniversite öğrencisi ayıbına son verelim’ diyor. Birisi öğrenciyse ne suç işlerse işlesin tutuklanmaz. Böyle bir şey var mı? Üniversite öğrencisi olduğu için tutuklanan biri var mı? Bir insan gazeteci, öğrenci, asker olduğu için hapiste olmaz. Ama bir suç işlerse hukuk onun yakasına yapışır” dedi."BÜTÜN ÖĞRENCİLER BANA AŞIK OLUR SANIYOR"-Hukukta yargılama rütbeye göre yapılmadığını, hukuk önünde herkesin eşit olduğunu dile getiren Çelik, “Kılıçdaroğlu ‘Ben böyle bir şey yazarsam bütün üniversite öğrencileri bana aşık olur ve oy verir’ sanıyor. Hiç böyle bir şey yok Kılıçdaroğlu. ODTÜ 25 bin kişilik yer. 500 kişi orada eylem yapıyor. 24 bin 500 kişi olup bitenlerden rahatsızdır. ‘Diyarbakır’a ceza evi değil müze yapılsın’ diyor. Cezaevindeki şartların insani olmadığını herkes söyledi. Başbakan dedi ki ‘Biri özellikle suçlu da olsa, kim olursa olsun bu insandır. İnsana cezaevinde yapılacak muamele bellidir. Biz size insani şartlarda cezaevi yapacağız’ dedi. Yıllarca Madımak Oteli’ni siz ne yaptınız, döneminizde oldu. Ne yaptınız? Madımak’ı insanların arzusu çerçevesinde şekillendiren yine biziz. Bunlar tribünlere selamdır. ‘Efendim halkın vekillerine özgürlük verilsin’ deniyor. Bir vekilinize 34 yıl ceza biçti mahkeme. Yargıtay ne diyecek bilmiyoruz. Sizi uyardık: ‘milletvekili adaylarınızı belirlerken bu hassasiyetlere dikkat edin’ dedik. Yargıtay eski Cumhuriyet Başsavcısı, sizin fetva makamınız Sabih Kanadoğlu sizi uyardı: ‘Vekil seçilse bile mahkeme bunları bırakmaz’ dedi. Siz de ‘Yargının vereceği karar karşısında boynumuz kıldan ince’ dediniz. Şimdi siz ne diyorsunuz. ‘Milletvekili olduğu için 34 yıl da yese bunu çekmesin’ diyorsunuz. Generalin günahı ne o zaman” diye konuştu.Kimsenin içeride kalmasında hoşnut olmadıklarını söyleyen Çelik, “İnsanların hak etmeden ceza çekmesinden hoşlanan sadisttir. Kimse böyle bir sadizmden hoşlanmaz. Ama hukuki yok sayamazsınız. CHP’nin bildirgesindekiler ilk kez duyduğumuz şeyler değil, ama ben buna cevap vermezsem CHP ne inciler dizdi de AK Parti sustu oturdu olur” değerlendirmesinde bulundu.-DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ BAYRAMDAN SONRA NİHAİ ŞEKLİNİ ALACAK-Çelik, demokratikleşme paketinin hem çözüm sürecine katkısı olacağını hem de toplumda bu güne kadar bir şekilde kendini mağdur hissetmiş olan vatandaşların derdine deva olabileceğini, böyle bir paket üzerinde çalıştıklarının bilindiğini dile getirdi. Tamamlanan çalışmanın Başbakan’ın başkanlığında yeniden müzakere edileceğini anlatan Çelik, “Başbakan da bütün konu başlıklarının üzerinden geçtikten sonra, bunu kendi iktidarımız açısından şekillendirdikten sonra kamuoyu ile paylaşacağız. Bugüne kadar olmamasının nedeni Başbakan’ın yoğun gündeminden kaynaklanıyordu. Bayramdan sonra Ağustos ayı içinde, başbakanın programının el verdiği çerçevede bu mesele de nihai şeklini alacaktır. Bazı yasal düzenlemeler yapılması gerekiyor, bir kısmı anayasa konusu, bir kısmı yönetmeliklerle hallolabilecek konulardır, bir kısmı belki genelgeyle hallolabilecek konulardır. Bunlar değerlendirildikten sonra kamuoyuna açıklanacaktır” şeklinde konuştu.Normalde Meclis’in 1 Ekim’de toplanacağını anımsatan Çelik, “Meclis’in 1 Ekim’den önce, okulların açılmasıyla birlikte Eylül ortasında açılması da sözkonusu olabilir. Diğer partilerin de bu yönde taleplerinin olması halinde Meclis Başkanı böyle bir tasarrufta bulunabilir ama bulunacak demiyorum. Meclis açıldıktan sonra yasamanın konusuna giren konular hızla ele alınacak, ümit ediyorum ki kısa sürede de çıkarılacak. Böylelikle bu beklentiler de karşılanmış olacak” ifadelerini kullandı.-YANLIŞ YAPARSANIZ KARŞILIĞINI BULURSUNUZ-Sonbahar aylarında yeni eylemler başlayacağına ilişkin bir soru üzerine, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunun altını çizen Çelik, gösteri ve yürüyüş yapmanın, bir konuda tepki ortaya koymanın, protesto yapmanın hukuk kuralları çerçevesinde yapıldığında son derece değerli olduğunu söyledi. Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:“Ancak ‘Biz sonbaharda şöyle yaparız haa’ eğer yanlış yaparsanız karşılığını bulursunuz. Bu güne kadar olduğu gibi. Kimse illegal yollarla, sokak hareketleriyle, sokakları terörize ederek, kaos yaratarak emellerine ulaşamaz. Bu güne kadar Türkiye’de ulaşmadı bundan sonra da ulaşamayacak. Birilerinin böyle bir niyeti olabilir ama devlet, hükümet üzerine düşeni yapar. Hiç kimse sonbaharda şu olacak bu olacak, özellikle hükümete kızanlar ellerini ovuşturmasınlar, diğer vatandaşlarımız da acaba huzurumuz mu kaçacak diye üzülmesinler, ‘bizde her yer taarruz’ diyenler gittiler devletin güvenlik güçlerinin aldığı tedbirlere tosladılar. ‘Silivri’yi basacağız, duvarları yıkacağız, asacağız, keseceğiz’ diyenler oraya kadar gittiler geri döndüler. Öyle ucuzculuklara kimse prim vermemeli. Vatandaşın sandıkta vermediğini kimse sokakta nümayiş yaparak bugüne kadar alamamıştır. Siz halkın gönlüne girmeye bakın. İktidar arıyorsanız sokakta değil sandıkta, adaleti mahkemede arayacaksınız. Dışarıda mahkemeyi itibarsızlaştırma faaliyetinde aramayacaksınız.”