Erzurum Güncel- öte yandan merakla beklenen Akil insanlar listesinin oluşturulduğunu da açıklayan Başbakan 'Perşembe günü bir araya geleceğiz' diye konuştu.
İşte o konuşmadan satır başları...
Türkiye ekonomisi 2012 yılında yüzde 2.2 oranında büyüdü. Yüzde 2.2’lik büyüme oranı beklentilerimizin altında dahi olsa,gelişmiş ülkeler ve Avrupa ülkelerine göre Türkiye başarılı bir performans sergilemiştir.
(Standard and Poor’s’un, Türkiye’nin kredi notunu artırması) Ama bu yeterli değil onu söyleyeyim. İflas eden bir ülkeyle ilgili 6 kat birden artış yaparken, Türkiye ile ilgili böyle bir artışı ortaya koymaları, ne bilimseldir ne
adildir. Biz bilimsel, adil yaklaşım istiyoruz. İdeolojik yaklaşım istemiyoruz. Bunun düzeltilmesi lazım.
Teşvik sistemi ilke Doğu bölgelerinde yatırım miktarı 5,5 milyar TL'ye ulaştı.
Yatırımlar ve istihdam yeni teşvik sistemi sayesinde Doğu ve Güneydoğu'da 2,5 kat arttı. Doğu'da bu kısır döngü ile de kirli ticaretle de mücadele ettik.
'ORTADA İHANET VARSA BAHçELİ DE, KILIçDAROĞLU DA BUNUN İçİNDE'
İstanbul'da ne varsa Van'da da o olacak dedik. Saldırılara boyun eğmedik . Bizden öncekiler gibi Ankara'ya hapsolmadık. Onlar yıktılar biz daha iyisini yaptık, onlar bozdular biz tamir ettik. Kılıçdaroğlu'na rağmen ulaştık. öbür tarafta Devlet Bahçeli'ye rağmen ulaştık.
Sayın Bahçeli'nin bu süreçle ilgili olarak ihanet süreci söylemini aynen ona iade ediyorum. çünkü onlar hep bu ihanetlerle emperyalist yapılara alt yapı oluşturdular. 3,5 yıl bu ülkeye iktidar oldular devletin bankarlarını malum şebekelere peş keş çektiler.
Milli birlik sürecine ihanet denmesini anlamak mümkün deil . Bir ihanet varsa bunun içinde Bahçeli de Kılıçdaroğlu da var.
İşte bunların iki dili var. Sokaklara hakim olacağız diyorlar. 'Vur de vuralım, öl de ölelim' diyor. Bahçeli bunları Bursa'da söyledi. Sonra Erciyes'te, Muğla'da Bahçeli'nin gençleri ortaya çıktı. Bunların derdi ilim değil. Bahçeli biz seni iyi tanırız. Sen önceki iktidarın borçlususun. Aynı şey Kılıçdaroğlu'nda var. Akşam başka sabah başka. Ve ne dediğinin de farkında değil.
'BİZİM NEYİMİZ EKSİK'
Daha dün MüSİAD üyesi iş adamları kalkıp Diyarbakır'a Batman'a gitti. Güven ortamı arttıkça bölgenin çehresi değişecek. Hakkari üniversitesi neden uluslararası bir üniversite olmasın? Ağrı Dağı'nın, Cudi'nin eteklerinde Diyarbakır'ın caddelerinde Prag'taki kadar tursit olmasın? Anneler babalar çocuklarının yolunu gözetleyeceklerini okul yolu gözlesinler. Akşam sofra kurulsun herkes o sofra başında muhabbet etsin. Bırakın kepenk kapatmayı dükkanların kapısı bile kapatılmasın. Ağıtların değil çocuk seslerinin yükseldiği evler olsun. Yıllarca yurt dışına çıkan vatandaşlarımız güven ortamını görüp iç çektiler. Kalktılar başka ülkelere göç ettiler. Benim milletim neden başka ülkelere gıpta ile baksın. Benim ülkem neden özlem içinde yaşasın. Bizim neyimiz eksik. Bizim tarihimiz var. Bizim bir medeniyet tasavvurumuz var. Biz neden başka diyarlara bakıp iç çekelim. Biz dünyada sistem kurmuş bir milletiz.
'DEMOKRASİNİN öNüNDE TEK BİR ENGEL KALMIŞTIR'
Şunu herkesin bilmesini istiyorum; bu yeni süreç daha güçlü daha özgür daha huzurlu bir Türkiye hedefinin ileri bir adımıdır. Bunu ne Kılıçdaroğlu ne de Bahçeli provoke edebilir. Yeterki halkımız yüzde 58 desteğini arttırarak bu süreci desteklesin. Biz artık silah tüccarlarının değil milletin kazanmasını istiyoruz. Birinci sınıf bir demokrasinin önünde tek bir engel kalmıştır o da çatışmacı anlayış. Erciyes ve Muğla'da çatışmanın içinde kalanlar kazanmıyor onlar mu vatana ihanetin içindedirler. Biz 80 öncesinde bunun belasını çok ağır ödedik. Bu yanlış yollardan vazgeçin. Kardeş olarak okullarınızı bitirin bu ülkeye katkınız olsun.
'AKİL İNSANLARI TESPİT ETTİK'
Akil insanları tespit ettik. Yazar, akedemisyen, sanatçı ve STK'lardan oluşan bir heyet belirledik. Bir havuz oluşturduk. 7 ayrı coğrafi bölgeye göre planlama yaptık. Kısa süre içinde bu isimleri kamuoyuna duyuracağız. Bu heyetle büyük ihtimalle Perşembe akşamı bir araya gelerek, istişarelerimizi yapacağız.
“BİZ BURADA ARAPçA GRAMERLER üZERİNDE çALIŞMA YAPMIYORUZ”
Tahriklere, sabotajlara, süreci bozmaya yönelik girişimlere karşı herkesin gücü oranında sürece dahil olmasını özellikle rica ettiklerine dikkat çeken Erdoğan, “Hemen başladılar zaten yazmaya, çizmeye, televizyon kanallarında falan. Akildi akil değildi gibi garip garip Arapça Türkçe arasındaki harflerin falan bunların analizini yapmaya varacak kadar bu işten uzak...Diyorum ya; yani siz bir şeyi çözmenin gayreti içindesiniz onlar da kendilerine göre, bakıyorsun Arapça bilim dilinde çok çok başarılı insanlar. Hemen buradan yaklaşarak bunu bu şekilde değerlendirmenin gayretine giriyorlar. Biz burada Arapça gramerler üzerinde çalışma yapmıyoruz. Bunun dilimize yansıması neyse buna göre bazı adımlar atıyoruz.
'SOL öYLE DİYOR YA...'
Bu gayret içerisinde bu sürece destek vermeyenler bizim için çok da önemli değil. Biz destek verenlerle yolumuza devam ederiz. Burada bizim derdimiz başka. Biz milletçe üzümü yiyoruz. Bağcı ile bizim işimiz yok. Birileri bağcıyı dövmeye gayret edecek, o dövülen bağcı bizsek bir yere kadar sabrederiz. Biz bir yanağına vur öbür yanağını uzat o anlayışta da değiliz söyleyeyim. Bizim bir yanağımıza vuran karşılığını bulur, onu da bilmelerini isterim. Biz bu süreçte en geniş katılımla başarıya ulaşmanın gayretinde olacağız. Bu gayretimizi de ortaya çok açık net koyuyoruz, koyacağız. Tüm toplumsal kesimlerin bu sürece destek vermesini, teröre karşı duyarlılık ortaya koymasını arzu ediyoruz. Biz bu eleştirileri yapanlara bakıyoruz; bazı sanatçılar korkuyor. Yine korkuyor, ‘beni dışladılar. Ben bu tür şeylere katılmak istedim beni aforoz ettiler. Bana birçok yerden program vermez duruma geldiler’ ama lafa da geldiği zaman demokratız. Sol öyle diyor ya şöyle demokratız böyle demokratız, ne demokrasisi… Bunların düşünce dünyasını paylaşmadığınız zaman tamamen aforoz ederler. Onların bağlı olduğu yerler bellidir. Terörün, çatışmanın, öldürmenin karşısındaki her bir vatandaşımızın aklıyla, yüreğiyle, diliyle, duasıyla sürece omuz vermesini özellikle istiyorum. Allah’ın izni, milletimizin desteğiyle oluşan umut, bahar havasının önünde hiç kimse duramayacaktır. Türkiye inşallah bu meseleyi rafa kaldırarak, daha emin adımlarla geleceğe ilerleyecektir.”