Sosyal yardımlara tepki gösterdi

Erzurum ABİGEM Koordinatörü Prof. Dr. Osman Demirdöğen sosyal yardımların işsizliği körüklediğini söyledi.

Toplumdaki dengesizlikleri gidermek ve dezavantajlı grupları korumak amacıyla başlatılan bir takım yardım ve destek çabaları belki de sosyolojik açıdan da dikkatle ele alınması gereken yeni sorunlar ortaya çıkardığını ifade eden Prof. Dr. Demirdöğen, “Kış dönemlerinde dağıtılan kömür ve yakacak maddeleri, işsizlik sigortası, seçim dönemlerinde verilen beyaz eşya ve toplumun neredeyse büyük bir kısmına dağıtılan yeşil kartlar çalışan ve çalışmayan kesimler arasında husumete sebep olmakta ve yine toplumun büyük bir kısmını çalışmamaya itmektedir” dedi.Toplumsal barışı sağlamak adına yapılan girişimler elbette insani açıdan olumlu olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Osman Demirdöğen, “Ancak bu girişimlerin finansmanı toplumun “diğer” (yada çalışanlar) kesimin sırtından yapılmamalıdır. Artan dolaylı ve dolaysız vergilerle çalışanları bunaltıp, çalışmayanlar için “temiz hava sahaları” oluşturulmamalıdır. Çalışmamalarına rağmen insanların temel ihtiyaçları karşılanırsa, daha fazlasını hayal etmeyen veya çalışsa bile en fazla temel ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikteki insanlar da çalışmamaya teşvik edilmiş olunur. Doğrudan Gelir desteği nasıl ekili alanların azalmasına neden olduysa, bu tür destekler de çalışan sayısının azalmasına sebep olmaktadır. İşsizliğin yüzde 14’leri geçmesinin asıl sebebinin de bu destekler olduğu düşünülmektedir” dedi.BU DESTEKLER ÇALIŞMA BARIŞINI DA BOZMAKTADIRProf. Dr. Demirdöğen daha sonra şunları kaydetti; “İşverenler gündelik yada uzun süreli vasıfsız işler için eleman bulamamaktadır. Yeşil kart sahibi, elindeki avantajları kaybetmemek için kayıt dışılığı tercih etmektedir. İşsizlik maaşı alırken başka bir iş yerinde sigortasız çalışanlardan tutun, kendi arazisini yada malvarlığını başkalarının üzerine devreden insanlara kadar birçok istismar yolunun ortaya çıktığı görülmektedir. Aynı yeşil kartla bütün köyün sağlık sorunlarını çözen vatandaşlardan tutun, bu kart sahibi olmanın ayrıcalık olduğunu düşünerek hizmet aldığı kurumdaki çalışanları tehdit eden, tartaklayan insanları da görmeniz mümkündür. Bir an önce gerekli düzenlemeler yapılarak toplumsal denge sağlanmalıdır. Çalışmayanların el üstünde tutulduğu bir toplum haline gelmek istemiyorsak verilen destekleri kontrol altına almamız gerekir. Örneğin yeşil kart süreli olmalıdır. Belli bir sürenin sonunda yeşil kart veya başka destekler verilmemelidir. İnsanları çalışmaya itecek tedbirler alınmalıdır. Zaten toplum olarak ortalama 5 kişinin, bir kişinin geliri ile geçindiği bir ülkede çalışan sayısının artırılması gerekirken aksi çalışmalar yapılmamalıdır. Unutulmaması gereken bir husus da bu desteklerin kesildiği andaki tepkilerdir. Kazanılmış hak durumuna gelen bu tür destekler kesildiği anda destekleri sağlayanlara karşı tepkiler de oluşacaktır. Daha önce belirtildiği gibi sorun yardım ve desteklere karşı olmak değil, bunların ölçülü ve kontrollü bir şekilde verilmesidir. Dar gelirli ve orta sınıf kavramlarının yanına “yeşil sınıf” eklendiği takdirde toplumsal barışın bozulacağı düşünülmektedir. Sosyal devlet anlayışı, toplumun bütün sosyal katmanlarını dikkate almalıdır. Çalışan ya da çalışmaya istekli insanların motivasyonlarını azaltmamak gerekir. Yeşil kart ve diğer sosyal desteklerin finansmanı için sağlam kaynaklar yoksa ülkenin ekonomik dengeleri de bozulacaktır. Şu andaki iç ve dış borçların artışı, işsizliğin artışı ve enflasyondaki artış birbirini besleyen bir kısır döngünün başlangıcı gibi görülmektedir. Sosyal destekler bir an önce kontrol altına alınmalı, objektif ve ölçülebilir kriterler konularak uygulanmalıdır. İstismarlar önlenmeli, gerektiğinde ciddi müeyyideler konulmalıdır. Yardımla değil, çalışarak yaşayan bir toplum olmanın yolları bulunmalıdır.

Erzurum Haberleri

Havada asayiş berkemal
'Aile hekimlerimize güvenilirse birçok hastalık çözülebilir'