Erzurum Güncel- Fakıbaba, Polatlı'da düzenlenen Ankara Tarımsal Sulama Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada, suyun, yaşamın vazgeçilmez unsuru olduğunu belirterek, suyu ve toprağı yanlış kullanan toplumların tarih sahnesinden silinip gittiğini söyledi.
Sulamanın uygun yapılmaması halinde, çoraklaşmayla mevcut arazilerin üretim dışı kalmasının kaçınılmaz olacağına işaret eden Fakıbaba, "Bazı yıllar tekrar eden kuraklık ve su sıkıntısı ülkemizin pek çok bölgesinde tarımsal üretimi sınırlayan en önemli faktörlerin başında gelmektedir. Bu nedenle gerek Bakanlığımız gerekse Orman ve Su İşleri Bakanlığı, sulama yatırımlarına büyük önem vermektedir. Başlıca hedefimiz, etkin bir sulama ve verimlilik için toprağı suyla çiftçiyi bilgiyle buluşturmak olacaktır." diye konuştu.
Suyu tasarruflu kullanmanın, Bakanlığının öncelikli hedefleri arasında yer aldığını hatırlatan Fakıbaba, bu kapsamda, damlama ve yağmurlama sulama gibi su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerinin desteklendiğini, çiftçilere tasarruflu sulama sistemlerini kullanması halinde yüzde 50'lere varan hibeler verildiğini anlattı.
Fakıbaba, Bakanlığın, kuraklıkla mücadele kapsamında uyguladığı bir diğer yöntemin de havza bazlı üretim modeli olduğuna dikkati çekerek, fazla su tüketen ürünlerin, suyun kıt ve yetersiz olduğu bölgelerde desteklenme kapsamı dışında bırakıldığını kaydetti.
Güneydoğu Anadolu Projesi'nde (GAP) ortalama sulanabilir alanın 20 milyon dönüm olduğunu anımsatan Fakıbaba, "Düşmanlarımızın Güneydoğu'ya saldırmalarının en önemli nedenlerinden birisi de bu 20 milyon dönüm arazinin sulanabilir arazi olmasıdır, bereketli yerlerin bulunmasıdır." dedi.
Fakıbaba, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Türkiye tarım ve hayvancılıkta ilerleyemediği takdirde ilerlemiş bir ülke olamaz." sözünü anımsatarak, şöyle devam etti:
"Bu bağlamda, biz toprağı suyla buluşturmak zorundayız. Toprağı suyla, çiftçiyi bilgiyle buluşturmadığımız takdirde Türkiye'nin gelişmesi mümkün değildir. Ekonomik olarak sulanabilir tarım arazilerinin sulamaya açılmasıyla ürün deseni ve tarımsal üretim kalitesi artacak, ithalatımız çok azalacak, ihracatımız müthiş şekilde yükselecek, ilerlemiş ülkeler arasında olmanın gurur ve sevincini yaşayacağız. Bunun sonucu olarak, çiftçilerin gelir seviyesi yükselecek ve kırsal kalkınmanın gelişmesiyle köyden kente göçün önlenmesine katkı sağlanacaktır. Toprağın ve su kaynaklarımızın korunması, etkin kullanımı ve gelecek nesillere bırakılması ortak sorumluluk haline gelmiştir. Bu sorumluluğun yerine getirilmesinde toplumun her kesimine görev düşüyor."
"TÜRKİYE'DE FİPRONİLLİ YUMURTA TESPİT EDİLMEDİ"
Çalıştayın ardından gazetecilerin "fipronilli yumurta" iddialarına ilişkin sorularını yanıtlayan Fakıbaba, Batı'daki ajansların Türkiye'de de bu yumurtalardan çıktığını söylediklerini anımsatarak, şunları kaydetti:
"Ben bir hekim olarak insan sağlığının ne kadar önemli olduğunu bilen bir kişiyim. En ufak şüphem olmuş olsa size söylerim. Yarın ne olur onu bilemeyiz. Bizim bildiğimiz tek şey var, bu sofralık yumurtalarda oluyor, biz zaten bunu ihraç ediyoruz. Yıllık ihracatımız 248 milyon dolar. Bizim aldığımız yumurta, ana damızlık yumurta ve civciv üretmek için. Bunların da kontrollerini yapıp ülkeye ona göre alıyoruz. Kontrollerimizi elden bırakmış değiliz, yapıyoruz ve şu ana kadar fipronilli yumurta tespit olayı olmamıştır. Tabii Batı'da yumurta sektörü zor durumda, bu sektöre sürülen leke gibi sanki Türkiye’yi de içine katarak ekonomik olarak vurmaya çalışıyorlar gibi geliyor bana. Biz, kontrolümüzü elden bırakmıyoruz."
Türkiye'nin ihraç ettiği yumurtalarda da sıkıntı olmadığını vurgulayan Fakıbaba, "İthal ettiğimiz yumurtalar da damızlık yumurta; civciv üretiyoruz. Civcivden sonra yumurta elde ediyoruz. Bunlar da devamlı bizim kontrolümüz altında. Şu ana kadar yapmış olduğumuz araştırmalarda herhangi bir fipronil maddesine rastlanmadı. Bir hekim olarak ciddi ve samimiyim, Allah korusun bir şey olmuş olsa en başta ben açıklarım ve vatandaşlara uyarıda bulunurum. İnşallah gelmeyecektir. Bana ulaşan bir bilgi yoktur." diye konuştu.
"ÇALIŞTAY SONUÇLARIYLA EYLEM PLANI OLUŞTURULACAK"
Çalıştayda konuşan Ankara Valisi Ercan Topaca da tarımsal sulama altyapısının güçlendirilmesi, girdi maliyetlerinin düşürülmesi, sulama birlikleriyle kooperatiflerin yaşadıkları sorunların çözülmesi, tarımda verimliliğin artırılması gibi amaçlarla organizasyonu gerçekleştirdiklerini söyledi.
Topaca, çalıştay sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılarak eylem planı oluşturulacağına değinerek, sorunları çözme konusundaki takiplerinin devam edeceğini kaydetti.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Melih Gökçek de son kanuni düzenlemelerle kurdukları Kırsal Daire Başkanlığı vasıtasıyla tohum destekleri, arıcılık, fidan, küçükbaş hayvancılık, paketleme, kırkım, mantar yetiştiriciliği gibi pek çok alanda hizmet verdiklerini söyledi. Gökçek, bu kapsamda yapılan destek tutarının 54,5 milyon lirayı bulduğunu bildirdi.
FİPRONİL NEDİR?
Fipronil maddesi hayvanlardaki pire, bit ve keneleri yok etmek için kullanılan bir böcek ilacı. Maddenin, kümes hayvanları gibi insanların tükettiği hayvanlarda kullanımı yasak. Ancak hayvanların bu maddeye temas etmesi durumunda tüy ve deri tarafından emilen madde yumurtalara da bulaşabiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü, fipronil maddesini "orta derecede tehlikeli" olarak tanımlıyor ve yüksek miktarlarda tüketildiğinde böbrek, karaciğer ve tiroit bezlerine ciddi etkileri olabiliyor.
Skandalın ortaya çıkışından bu yana Avrupa'da milyonlarca yumurta imha edildi.
Kriz nasıl başladı?
Soruşturma ekipleri şimdiye dek bazı tavuk çiftliklerinde kümes temizliği için kullanılan zehirli böcek ilacının yumurtalara da geçtiğini tespit etmişti.
Ağırlıklı olarak Hollanda ve Belçika'daki bazı tavuk çiftliklerinde üretilen ve fipronil içeren yumurtalara Almanya'daki süpermarketlerde rastlanması üzerine skandal ortaya çıkmış ve milyonlarca yumurta raflardan geri çekilip imha edilmişti.
Daha sonra Fransa, Britanya ve komşu ülkeler aracılığıyla birçok AB ülkesine yayıldığı tespit edilen yumurtalar da geri çekilmişti. AB nezdinde başlatılan soruşturmalarda Belçikalı yetkililerin içine fipronil maddesi karışan yumurtalardan haberdar oldukları ortaya çıkmış ve bu ülke ile Hollanda'da sürdürülen operasyonlarda bazı çiftlikler basılmış ve sorumlu olduğu düşünülen kişiler gözaltına alınmıştı.
Almanya Tarım Bakanı Christian Schmidt 8 Ağustos'ta, zararlı böcekle mücadelede kullanılan zehrin yumurtalara kasıtlı olarak bulaştırılmış olabileceğini söylemişti.