Aytuna, “Türkiye Petrol Jeologları Seminer Dizisi” dolasıyla TPAO Araştırma Merkezi Konferans Salonu'nda düzenlenen seminerde yaptığı konuşmada, 2004'de bir araştırma için gittiği Erzincan'da, ilin kuzeyindeki bir tepeye yapılmış Atatürk portresini keşfettiğini söyledi.“Uzaydan görülebilen, dünyanın en büyük portresi, Atatürk'ümüzün portresi” diyen Aytuna, portrenin 1982 yılında 7 bin 500 metre karelik bir alanda, yaklaşık 200 ton boya, 600 ton taş ve 210 ton harç kullanılarak, para harcanmadan, 3 bin gönüllü askerle 29 günde yapıldığını bildirdi. Aytuna, portrenin boyunun ise 176 metre olduğunu kaydetti.Portrenin, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde olduğunu belirten Aytuna, yapımında kullanılan teknik sayesinde portrede bozulma olmadığını ifade etti.Elazığ'a yaptığı gezi sırasında 2004'de portrenin fotoğrafını çektiğini ve 2007 yılında bir belgesel için portreyi yapan kişiyi aramaya başladığını anlatan Aytuna, 2008 yılında ressam Mustafa Aydemir'e ulaştığını kaydetti.Dünyanın en büyük portresinin, yurt dışındaki insanların da ilgisini çektiğini anlatan Aytuna, Türkiye'de sponsor aradıklarını ancak ilgisiz kalındığını belirtti.Portreyi yapan ressam Mustafa Aydemir de konuşmasında, portreyi, kısa dönem askerliği sırasında tasarladığını söyledi.Aydemir, portre projesini komutanlarına nasıl kabul ettirdiğini de anlattı.Daha önce hiç Atatürk resmi çizmediğini ve portreyi para harcamadan 29 günde yaptığını belirten Aydemir, beyaz boya için boya atıklarını, siyah boya için ise motor yağı kullandığını, gerekli boyaları, malzemeleri bazı işlemlerden geçirerek yaptığını kaydetti.Gerekli taşların ve harcın da zeytinyağı tenekeleriyle taşındığını dile getiren Aydemir, çalışmaları sırasında ayı ve kurt sürülerinin yakınlarına geldiğini anlattı.Aydemir, bölgenin deprem bölgesi olduğunu bildiğini, ayrıca portrenin uzun süre dayanması için çeşitli teknikler kullandığını belirterek, “Yüzlerce yıl sonraya kalması için planladık” diye konuştu.Portrenin Keşiş Dağı olarak bilinen bir bölgeye yapıldığı ifade eden Aydemir, portre bittikten sonra komutanının, altına imza atmasını söylediğini, ancak portrenin Türk milletine ait olduğunu düşünerek imza atmadığını ifade etti.