Önce, "yaşanılabilir en güzel, en sakin ilçe" olarak seçtiler, şimdi de katletmek için düğmeye bastılar!Bölgemizde doğal yapıyı bozmadan ve insanların yaşam alanlarını kâbusa çevirmeden onlarca yerde HES yapılabilecek akarsular varken, bir şirketin illa da Uzundere'yi katletmek istemesi, para hırsından çok daha başka bir amaç taşıyor...Elbette ülke gerçeklerini bilen her kimse gibi biz de, Türkiye'nin ne yazık ki enerjide dışa bağımlı bir ülke olduğunu biliyoruz. Bu yüzdendir ki, "...yeni köprüyü, yeni barajları ve yeni havaalanlarını istemeyiz" diyenlerden hiç olmadık. Fakat bazı şeyler var ki, "isteriz" dersek eğer, tarih de maşeri vicdan da bizi ebediyen korkak ve hain ilan eder. İşte Uzundere öyle bi şey; yani insanlık adına "korumak" için herkesin ayağa kalkmasını gerektiren Türkiye'deki son bir kaç "cennet"ten biri...Elbette ülke gerçeklerini bilen her kimse gibi biz de, Türkiye'nin ne yazık ki enerjide dışa bağımlı bir ülke olduğunu biliyoruz. Bu yüzdendir ki, "...yeni köprüyü, yeni barajları ve yeni havaalanlarını istemeyiz" diyenlerden hiç olmadık. Fakat bazı şeyler var ki, "isteriz" dersek eğer, tarih de maşeri vicdan da bizi ebediyen korkak ve hain ilan eder. İşte Uzundere öyle bi şey; yani insanlık adına "korumak" için herkesin ayağa kalkmasını gerektiren Türkiye'deki son bir kaç "cennet"ten biri...İnsanoğlu hayal gücünü ne kadar zorlarsa zorlasın, ne cennetin güzelliğini bi hakkın tahayyül edebilir, ne de cehennemin kahredici azap ve gazabını tarif edebilir... Biz kullar amentümüz icabı, Allah'ın gazabından rahmetine sığınırken, cennetine dair de hep "acaba nasıl bir yer" diyerek, sınırlı muhayyilemizle beşeri "cennet"ler kurar dururuz. Oysa bilmeyiz ki, kısmen de olsa cennet de cehennem de bu dünyada var. Lazım gelen, onu görecek göze ve izana sahip olmak...Boşuna, "cennet vatanım" deyip durmuyoruz. Ülkemizin dört bir yanı ayrı güzelliğe ve ayrı letafete sahip... Lakin bazı yerler de var ki, onlar hakikaten çok imtiyazlı ve sanki "...cennet acaba nasıl güzel bir yerdir" diye, hayal kurarken, bize ipucu olsun diye yaratılmış yerlerdir.Hiç mübalağa etmeden söylüyorum: Uzundere, işte o "numune"lerden biridir.Şair, "Baharı özledik diyor gelen kızlar, ki içlerinde baharın da özledikleri var" demiş. Uzundere'yi görüp de mi bu dizeleri söylemiş bilemem, ama öyle inanıyorum ki o şairin dizelerindeki "baharın özlediği güzel"lerden biri hiç kuşkusuz ki Uzundere'dir.Uzundere üzerine söylenecek çok şey var. Fakat görüyorum ki, zaman söz söylemekten öte artık inkılap vaktidir.Şayet bana sorsalardı ki, "Uzundere'ye HES kurmak isteniyor, bunu bir tek cümle ile özetleyecek olsaydın ne söylerdin?"İşte cevabım:Uzundere'ye HES kurmak, güzelliğini hurilerin dahi kıskandığı bir ahu'nun yüzüne kezzap dökmektir!Halis Özsoy o ilçenin şehremini ve en önemlisi de Uzundere'nin sancı çeken bir sakini olarak, canhıraş bir şekilde başını o taştan bu taşa vurup duruyor...Lakin çaresiz... Çünkü: Egemen sistem, O'nu da Uzundere'yi de ezip geçmeye kararlı!Öyle ya, baksanıza adamların ismi bile korkutucu: Kalyoncu!Bize bile yabancı...Bize bile yabancı olanların eliyle, şu bir kaç günlük cennetimizi cehenneme çevirmelerine seyirci kalırsak şayet, bu dünyada olmasa dahi mahşerde yüzümüze çarparlar, bugünkü pısırıklığımızı ve umursamazlığımızı...Uzundere'nin, uzun ve kurak bir kalyona çevrilmesini istemeyenler artık ayağa kalksın ve saf tutsun...Bu, siyasi ikbalden de, üç paralık dünyalık çıkardan da çok kıymetlidir, daha elzemdir.Halis Özsoy; tek başına yapsa yapsa en fazla Tortum Şelalesi'nin buz gibi suları altında kendini yakar! Ama unutmayalım ki o yangından, bize de yeni bir "hayat" doğmaz. Olsa olsa biz o yangının nihayetinde, oraya buraya savrulan kül oluruz...Bu yazıyı yazdığım cihaz elektrikle çalışıyor diye, beni elektriğin kölesi yapmak isteyenler unutmasın ki, gün gelecek onların kölesi olduğu küresel güçler de onları en ummadıkları zamanda esir edecek ve belki de öyle susuzluk çekecekler ki, isteseler de artık Uzundere'nin ırmaklarında bir yudum su bulamayacaklar.Uzundere, küçücük bir vadi ve söylendiği gibi "saklı bir cennet"Ne var ki devir acımasız; devir, para baronlarının küresel imparatorluğunun zirve yaptığı bir devir...Biz ne dersek diyelim, belli ki siyasi irade; şu bizim Uzundere'yi, akbabaların sorti yaptığı kalyoncuların para kasalarına set kılmak istiyor!"Anlamadınız mı mesele, üç beş ağaç değil" diyenlere karşı ayağa kalkmış ve "... tabii ki sizin gerçek niyetinizi biliyoruz" demişti, Uzundereli...Şimdi de aynı Uzundereli haykırıyor:"Keşke tüm mesele, sadece elektrik üretmek olsaydı, ama ne yazık ki mesele, elektrik değil."Erzurum'u kimler birilerine peşkeş çekmek için var güçleriyle çalışıyor ve görünürde bizden olanların eliyle bu şehrin altını üstüne getirmek istiyorsa unutmayın ki, Tortum'u, Aşkale'yi, Pasinler'i, Horasan'ı, Çat'ı, Ilıca'yı, Pazaryolu'nu, İspir'i, Oltu'yu, Olur'u, Narman'ı, Uzundere'yi de aynı güçler boğmak istiyor.Halbuki...Ne Hınıs, ne Karaçoban, ne Tekman, ne Karayazı bizden başka bir şey değil ki... Et'le tırnak gibiyiz yani... Ama gelin görün ki, küresel güçler bizi ikiye böldüler ve içimizden bazıları da bu tuzağa düştü.Pusucular istediler ki, Hınıslı ya da Tekmanlı bir Kürt, Uzundere'nin katledilmesine seyirci kalsın ve desin ki "bize ne!"Öyle olmadı işte...Uzundere'nin kanayan yarası, bugün Hınıs'ta da Karayazı'da da "yas" olarak görülüyorsa eğer, küresel baronların işin büsbütün zor demektir. Çünkü aynı baronların onların da suyunu kesmek istiyor.Yani aynı kalyonun azat olmaz kölesi yapmak istiyorlar bizi...Bu sebeptendir işte diyoruz ki: Mesele, Uzundere'ye HES kurmak meselesi değil.