Erzurum Güncel- Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’un birbirinden nezih(!) çıkışlarını görünce, mesleğe başladığımız yıllarda, büyüklerimizden dinlediğimiz “tek parti dönemi”nin valilerini hatırladık. Malumunuz o yıllarda valiler aynı zamanda CHP’nin de ’’doğal’’ il başkanlarıymış. Bu il başkanı valilerin bazıları öylesine kraldan çok kralcıymış ki, tıpkı Adana Valisi gibi anında durumdan vazife çıkarırlarmış.Misal; Erzurum’da bir Tahsin Uzer varmış ki, evlere şenlik… Adam hem vali, hem müfettiş-i umumi, ( bölge valisi ) hem de kendisini Atatürk adına söz söylemeye memur kılmış bir megaloman…1938’in 9 Kasım’ında Erzurum Lisesi’nin bahçesinde öğrencilere hitap ederken, ’’bakın çocuklar’’ diyor. ’’Ata’mızın sağlığı büsbütün bozuldu. Şayet emr-i hak vaki olur da dünyasını değiştirirse size yetki veriyorum, bu duruma sevinen babanız bile olsa tereddüt etmeden vurabilirsiniz.’’Muhterem büyüğümüz Kızılay Başkanı Mithat Turgutcan, bizzat öğrenci olarak tanık olduğu o anı çok defa anlatmıştı. Dinlerken dahi tüylerinizi diken diken eden o olay, sizin Tahsin Uzer’in nasıl bir despot olduğunu anlamanız için kâhin olmanıza hacet bırakmıyor.Bugün için inanılır gibi olmayan daha nice olaylar, tek parti döneminin çıplak gerçekleri arasındaydı.Atatürk’ün, Türkiye’ye çağ atlatma yolundaki tüm iyi niyetli ve olağanüstü çabasına rağmen, kraldan çok kralcı kimi yöneticiler adeta güzel gidişatı provoke etmek ve Gazi’yi halkın gözünde ’’kötü’’ göstermek için ellerinden geleni yapmışlar. Onlara sorsaydınız hepsi de Atatürk’ü ve devrimleri ne kadar çok sevdiklerini anlatırlardı. Ama çok cahildiler; en kötüsü de vatandaşa inanmaz ve güvenmezlerdi.Devletin kurucusu ve sahipleri onlar, halk da parya’ydı.Rahmetli Atatürk bu aklı evvellerden çok müştekiydi. Öyle ki cepheden cepheye koşarken bile bu goygoyculardan çektiği kadar çekmemişti.Atatürk öleli 75, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulalı da 90 yıl oldu.Türkiye nice badirelerden, nice girdaplardan çıktı geldi.Düştü; kalktı; ama hamdolsun bugün Atatürk’ün gösterdiği hedefe azim ve güvenle yaklaşıyor.Başka hizmetler bir yana Marmaray bile tek başına geldiğimiz noktayı göstermeye yetiyor.Fakat zaman zaman toplumun bir kesiminde, ya doğrudan hükümet icraatlarından yahut da bizzat Başbakan’ın açıklamalarından ötürü, demokrasi ve hukuk adına endişeye yol açacak algı oluşuyor.Eskiler, ’’haklı olmak yetmez, haklı görünmektir marifet olan’’ demişler.AK Parti hükümeti, son yıllarda ’’haklı kalabilme’’ noktasında ciddi sorunlar yaşıyor. Bazen amaçla söylem arasında öyle derin bir uçurum oluşuyor ki, AK Parti karşıtı kesimler, büsbütün haksız sayılmayacak biçimde, ’’demokrasi askıya mı alınıyor’’ şeklinde kaygıya kapılıyor.10 Kasım’da bir milyon yüz bin civarında insanın Anıtkabir’e akın etmesi, Atatürk sevgisinin somut bir tezahürü olmakla beraber, dalga dalga yayılan abartılı bir korkunun ete kemiğe bürünmüş şeklidir aynı zamanda…Hükümetin muradı bu korkuyu hâkim kılmak olmayabilir; değil de zaten…Sorun; niyetle söylem arasındaki senkronize bozukluğu…Dekoderler algıladığı görüntüyü ekrana yansıtır.İşte son gelişme…Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, öğrenci evleriyle ilgili kişisel tespiti veya görüşü, kuşkusuz ki demokrasi çerçevesinde kabul edilebilir bir durum değildir.Daha da fenası, Başbakan’ın bu ’’çıkış’’ının, Adana’da uç verdiği gibi kamu görevlileri nezdinde algılanma biçimidir.Adana Valisi, ’’Başbakan’ın sözünü emir telakki ederim’’ dedi, yasa ve hukuku ayaklar altına alırcasına önce evlere polis baskını yaptırdı. Aynı vali hızını alamadı, bu sefer de kendisini protesto eden vatandaşa ’’gavat’’ dedi!Sonrası malum; kıvırdı olmadı, tevil etmeye çalıştı büsbütün berbat duruma düştü. Hükümet üyeleri, ’’zırvanın bu kadarı tevil götürmez’’ diyerek, kendisini ’’parti valisi’’ olarak gören Avni Coş’a tepki gösterdiler. Gerçi gösterilen bu tepki, Coş’u yerinden oynatmadı ama olsun tersi de olabilirdi.Tek parti döneminin valilerini, büyüklerden dinlerken ya da tarihten okurken çoğu zaman kahkahayla gülerdik. Sanırdık ki, Türkiye o günlerin fersah fersah uzağındadır.(Eleştiri hakkımı saklı tutmak kaydıyla bugün için de hâlâ bu inancımı koruyorum)28 Şubat’ta Refahyol Hükümeti’ne, daha çok da merhum başbakan Erbakan’a gerçek anlamda zulmedildi. Lakin o dönemde kimi önde gelen siyasetçiler vardı ki, adeta yangına benzinle koşuyordu.Bugün o çapta olmasa dahi, Avni Coş gibi kamu görevlileri ve bazen de milletvekilleri yüzünden, hükümetin onbir yıldan beri yaptığı ne kadar adam gibi hizmet varsa hepsi gölgelenmek isteniyor.Evet; Başbakan o sözleri söyledi. Hatta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı küstürecek ve incitecek biçimde de o sözlerinin arkasında durdu. Ama bir tek Adana Valisi Avni Coş, durumdan vazife çıkarıp, koç başlarıyla gece yarısı öğrenci evlerini bastırıp, ahlak polisliğine soyundu.Bu durumda diğer 80 vali görevini kötüye mi kullanmış oldu?Hayır…Çünkü ortada bu baskınları meşru kılacak yasal bir zemin ve düzenleme yok.Nitekim dün İçişleri Bakanı Muammer Güler, mesken masumiyetinden, mesken mahremiyetinden söz ederek, ’’hâkim kararı olmaksızın hiç kimse kimsenin evine baskın veremez’’ dedi.Yani kitabın ortasından konuştu, doğru olanı söyledi.Zahir, Avni Coş, ’’parti valisi’’ olma meselesini öyle bir abartmış ki, yasayı da hukuku da unutmuş.Adam gözünü karartmış bir kere…Besbelli ki Tahsin Uzer’i kendisine rehber edinmiş!Tahsin Uzer, ortaokul öğrencilerine ’’babalarını öldürme’’ yetkisi vermişti, Avni Bey de ’’çatlak ses’’ çıkaran vatandaşlara ’’gavat’’ dedi.Her iki vali arasındaki tek fark şudur:İlki 1930-38 tarihleri arasında valilik yapmıştı ve ortada demokrasi adına sadece kırıntı vardı.İkincisi 2013 yılının Türkiye’sinde vali ve Türkiye demokratik bir ülke..Fark, tarih farkı!Kafa da aynı, vatandaşa bakış açısı da aynı…O ’’tek parti dönemi’’nin valisiydi, bu ’’çok partili dönem’’in valisi!Son bir not. İzmir’in Karabağlar İlçesi’nde 2009 yılında kavga ettiği kocasına ’’gavat’’ diyen kadın 90 gün hapis cezası almıştı…(Karısının bu yakıştırması sonrası iki çocuğuna mahkeme kararıyla DNA testi yaptıran adam, çocuklarının kendisinden olmadığını öğrenmişti. Yani kadın bir nevi yalan söylememişti. Buna rağmen hukuk diyor ki, gerekirse ’’gavat’’a bile ’’gavat’’ diyemezsin. Kaldı ki, ’’gavat’’lığı DNA testiyle ispatlanamamış vatandaşa ’’gavat’’ denilsin!)Soruyoruz, vatandaşa ’’gavat’’ diyen Adana Valisi’nin cezası ne olacak?Yazımızı Şair Eşref’in, dönemin valilerinden birinin ’’millete eşek’’ yakıştırması karşısında, dile getirdiği bir dörtlüğüyle bağlayalım…Ehl-i mansıptan birisi millete eşek deseRedolunmaz bu söz ama eşekoğlu çok can yakarMillete eşek diyen eşek herif bilmez kiSadrazamlar da valiler de milletten çıkar!