Bu söz, önceki sabah STAR TV’de sabah haberlerini kendine has o sevimli üslubuyla ve büyük bir başarıyla sunan, hemşehrimiz Mesut Yar’a ait…
Kıymetli meslektaşımıza bu tamlamayı Denizli Valisi Ali Fuat Atik’in ve Erzurum Valisi Okay Memiş’in vatandaşa bakış açıları yaptırdı.
Malumunuz Denizli Valisi Atik, (sonradan özür diledi) kendisini tanımayan bir dönerciyi azarlamış, peşine de dükkanını kapattırmıştı.
Erzurum Valisi Okay Memiş ise, aynı hafta içerisinde, haksızlığa uğradığına inandığı için üzerine çıktığı traktöründe bıçaklı eylemde bulunan köylünün, yanına giderek önce onu eyleminden vazgeçirdi, ardından da makamına davet ederek çay kahve ikram etti.
Hay böyle olunca Mesut Yar gibi milyonlarca insanın, işte bu ifadeyi kullanması kaçınılmaz oldu:
“Vali var, Vali var!”
Denizli Valisi Ali Fuat Atik’in (televizyonda gördüğümüz o görüntünün dışında) vatandaşa nasıl davrandığını, devlet-vatandaş ilişkisinde nasıl bir yol izlediğini bilmiyoruz.
Lakin Erzurum Valisi Okay Memiş’in iki yılı aşkın süredir neredeyse her gününe tanıklık etmekteyiz.
Vali Memiş’in temayüz eden en müşahhas vasfı şudur:
Makamında oturup mahiyetine buyurmak ya da kendisine getirilen bilgiyle amel etmek yerine, bizzat sokağa çıkıyor, vatandaşın arasına giriyor.
Bu da, Vali Memiş’in şehirde olup biten hemen her şeyden birinci elden haberdar olması gerçeğini doğuruyor.
Vali Memiş…
Sorunları komisyona havale eden eski klasik bürokrat anlayışının tam tersine, pratik çözümler üretiyor, meseleyi anında çözüm yoluna koyuyor, olmadıysa eğer en azından bu uğurda çaba harcıyor.
Vali Memiş…
Kanunların, yönetmeliklerin, talimatların arkasına sığınarak, “ne yapalım mevzuat böyle” demek yerine, elbette yasalara aykırı olmamak şartıyla, mutlaka bir formül arayıp buluyor, en olmaz durumlarda bile bir çıkış yolu buluyor…
Vali Memiş…
Muhatabıyla konuşurken gözlerinin içerisine bakıyor, sakin ve sevimli bir ses tonuyla hitap ediyor, buyurgan tavırlardan uzak duruyor.
Vali Memiş…
Ne devletin hukukuna halel getirtiyor, ne de vatandaşın haklarını ihlal ettiriyor. Muazzam bir denge esasıyla vatandaş-devlet ilişkisinde memnun edici bir netice elde ediyor.
Vali Memiş…
Bakanlara sunum yaparken ne “efendim hiçbir sorunumuz yok, sayenizde her şey dört dörtlük” diyor; ne de “efendim öldük, mahvolduk, perişan bir haldeyiz” diyor. Şehrin hali pürmelali neyse işte o fotoğrafı objektif olarak sunuyor.
Vali Memiş…
Kaymakamları telefonla arayıp, “Kaymakam bey ilçenizde durum nedir, bir sorun var mı?” diye sormak yerine, hiç üşenmeden aracına atlayıp daha bir hafta önce ziyaret ettiği o ilçeye yeniden gidip olup biteni gözleriyle görüyor.
Hal böyle olunca da, doğal olarak başta televizyoncu olmak üzere, milyonlarca insan, “Vali var, Vali var” diyor.
Tek parti dönemi bitmiş, Türkiye Demokrat Parti iktidarı ile demokrasiye kavuşmuştu. Yani “ceberut devlet”in izleri siliniyordu.
İşte o günlerde, güzel ilçem Tortum’un kaymakamı köyleri dolaşıyor ve ahalinin ahvalini gözlemliyordu.
Kaymakam bey, yolda eşeğiyle bahçesine giden yaşlı adama sordu:
-Amca nasılsın?
-Sağolasın kaymakam bey, hamdolsun canımız sağ. Siz sorunca daha da iyi olduk, var olasınız.
-Amca devletten yana özellikle jandarmadan yana bir şikayetin var mı?
-Kaymakam bey, devlet bir eldir; biz de o eldeki bir sineğiz. Devlet elini yumruk yapıp sıkarsa biz nefessiz kalır boğuluruz. Ama devlet, elini avuç gibi tutarsa rahat yaşarız, nefessiz kalmayız.
Evet; Tortumlu amcanın o ölçüsü bugün bile caridir.
Ne “sem kim oluyorsun da koskoca valiyi tanımıyorsun” anlayışı kabul edilendir; ne de koltuğunu korumak uğruna bakanların önünde takla atan valiler…
Makbul olan, tam da Vali Okay Memiş’in yöneticilik biçimidir.
Devletin hakkı devlete, vatandaşın hakkı da vatandaşa teslim edilmeli...