Yahudi anneler bile senden merhametli!

Mehmet ŞENER

Ey şaşkın yazar, ey kini vicdanını tutsak almış kadın…

Yahudi anneler bile senden merhametli!

Yüce Mevla’m ne muhteşem bir ölçü koymuş:

“Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletsizlik yapmaya sürüklemesin.”

Adalet ve denge…

Ne vakit bu kavramların içi boşaltılıp, yozlaştırıldıysa dünya düzeni de bozuldu.

İnsanlık kuru bir gazel gibi savruldu ve savrulmaya da devam ediyor.

Asırlardan beri…

Bir çok coğrafyada zulüm, haksızlık, sömürü, işgal ve topyekun imha artık “müesses nizam” oldu!

Halbuki…

Adalet haksızlığın, denge de ölçüyü şaşırmanın panzehridir.

Yazarmış.

Doğrusu ne yazdığını bilmiyorum, ama baksanıza çok sayıda kitapta imzası var!

Üstelik bir kadın; merhametin timsali…

Diyor ki:

“Gazze’de anneler, çocuklarını yem olarak kullanıyor, bombaların hedefi yapıyor.”

Vay anasını…

Bu nasıl bir ruh hali ve en önemlisi de bu nasıl bir kadın düşmanlığı?

Ya da Filistinliye duyulan kin…

Kimin için söylüyor bunu o kadın yazar?

Bomba ve kurşunlardan çocuğunu korumak için kendini siper eden Gazzeli anneler için…

Sonra büyük bir linç yiyince…

“Ben de Müslümanım, dedem müftü!” dedi!

Hakikaten yazıklar olsun.

Kendisi bir anne midir bilmiyorum.

Lakin bırakın anne ya da baba olmayı bir insan, nasıl zulme karşı böylesine kör, vicdansız ve sağır olabilir?

Bir sefer evinde televizyonu açıp izleseydi görecekti:

İsrail zulmünün ve Müslüman soykırımının dünya genelinde nasıl bir şiddetle telin edildiğini…

Ki, o insanlar arasında din, dil, ırk yok.

Yalnızca insan olmak var.

Demek öyle…

Gazze’de anneler, çocuklarını çadırda uyutuyor ki, zalim Siyonistler bomba atsın ve böylelikle çocuğunun başı kopsun, altı aylık bebeği yanarak ölsün…

Sen bütün o vahşetten bu sonucu mu çıkardın ey yazar!?

Besbelli ki Filistin halkına duyduğun kinin, yazarlığından daha büyük!

Halbuki Allah insanlığa sesleniyor:

“Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletsizlik yapmaya sürüklemesin.”

Merhum Mehmet Akif acaba bu kadın yazarı dinleseydi ve İsrail’in bu vahşetini görseydi, şu dörtlüğü nasıl değiştirirdi.

“Az bile söylemişim ve fakat daha fazlası için kelam bulamıyorum” demez miydi?

“Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile...

Âlem aldatmaksa maksat, aldanan yok, nafile!

Kaç hakîkî Müslüman gördümse: Hep makberdedir;

Müslümanlık, bilmem amma, gâlibâ göklerdedir!”

Ey yazar, “Ben de Müslümanım, dedem de müftü” diyorsun ya…

Nafile bir çırpınış beş para etmez bir hikaye…

Esas olan, önce insan olmak…

Ne dini mensubiyetin ne de müftü deden seni bu utançtan ari kılamaz.