Yazarım yazı bilmem!

Gazeteci Orhan Bozkurt, kelimelerin efendisi Bekir Çoşkun'u yazdı...

Erzurum Belediyesi'nin o eski nem kokan binasının, bodrum katında 1990'lı yıllarda başlamıştım bu yazı işine...

Birçok kez yazmışımdır.  Çileli iştir bu yazı işi... Kanser eder adamı!

***

Milletin Sesi Gazetesi'nin daha tıfıl bir muhabiri iken tanışmıştım Onunla...

İdealimdeki gazeteci tipiydi. O şiir tadında düşündüren ve düşündürürken de güldüren satırları, benim hayata karşı bakışımı etkiliyordu.

Özellikle de bir köy çocuğu olarak o kısa yazılarının yayınlandığı köşesinin ismine çarpılmıştım. Onuncu Köy...

Demek ki, dokuz köyden kovulmuştu!

Yıllar sonra aynı gazete de çalışma şansı da yakaladım. Onuncu Köyün bulunduğu sayfada haberlerimi ve imzamı görmek hep içten içe gururlandırdı beni.

O, Türk basınının yıldızıydı.

Net cümlelerle bezenmiş, kısacık yazılarına kitaplar dolusu felsefeyi ve mizahı sığdıran büyük bir ustaydı.

Düşündürürken, güldürmeyi hiçbir kalem O’nun kadar ustalıkla harmanlayamadı.

Gazeteciliğe başladığım o yıllardan beri, her sabah “bugün ne yazdı?” diye köşesine baktığım O büyük yazar yok artık.

Yine değerli bir meslek büyüğüm Mehmet Necati Güngör şöyle bir paylaşımda bulunmuş:

''Kalemini satmadı, dik durdu. Dokuz köyden kovulup, Onuncu Köyde Hakka vasıl oldu. Rahmetli Sedat Simavi ne demişti?

‘Kalemini kır, fakat satma!’

Bir gazeteciye verilecek en haysiyetli nasihat.

Bekir Coşkun, bu nasihatı sonuna kadar tuttu.

Ne yazık ki, yıllar sonra O’nun gazetesinden de kovulacaktı.

Kalemini satmadı ama, o hastalık kırdı.

Menhus hastalığa yenik düştü.

Kara haberi aldığımda içimden bir şeylerin koptuğunu hissettim.

Acı duydum.

Artık ne O,ne ilham aldığım yazıları.

Yok artık, yok!

Mekânı cennet olsun.

Yattığı yer nurla dolsun.

Başta, fedakâr eşi Andrea hanımefendi olmak üzere

Basın camiamıza ve

O’nu seven milyonlara

Başsağlığı ve sabır diliyorum.''

***

Son yıllarda kanser tedavisi gören Bekir Coşkun, kalemini satmadı.

Eğilip, bükülmedi.

Onu hep o dik duruşuyla hatırlayacağız.

Şimdi böyle bir ustanın ardından ben ne yazabilirim ki?

Zaten günler önce O kendi gidişini de yazmış, Seyfettin Sucu'nun derlediği meşhur Urfa ağıdıyla bize veda etmişti.

'Yazı bilmem. Yazarım yazı bilmem. Bu yaz böyle geçti. Gelecek yazı bilmem…' 

***

Gazeteciliğe ve hayata olan bakışımıza kattıkların için binlerce kez teşekkürler. Seni hiç unutmayacağız.

Işıklar içinde uyu Bekir Ağabey...

Güncel Medya Haberleri

CHP'li Meclis üyesi gazeteciyi öldüresiye dövdü! Başında bira şişesi kırdı
Sağlık Bakanı Memişoğlu'ndan yenidoğan çetesi açıklaması
RTÜK'ten 'yasa dışı bahis sitesi tanıtımı' iddiasına inceleme