Erzurum Güncel- Al Jazeera muhabiri, Sur izlenimlerini böyle anlattı: Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki sokağa çıkma yasağı yüzünden işyerlerini açamayan esnaf çay içip dertleşmek, ara sıra da okey benzeri bir Oyun olan 101 oynamak üzere kahvehanelerde toplanıyor. Yüz metre ötedeki işyerlerine gidemiyorlar ama yakınındaki kahvehanelere kümelenerek bir anlamda gidemedikleri mekânlarına da yakın duruyorlar. Yüzler asık ve sıkıntılı. Muhabbetin konusu hep aynı ve telefonları Sur’dan fotoğraflarla dolu. O fotoğraflardan bazıları camı, çerçevesi inmiş kendi işyerlerine ait... NE KADAR DAYANIRIM BİLMİYORUM Seyfettin Mutlu Çarşı esnafı ‘Bozan’ adıyla tanıyor. Kuyumculuk ve işletmecilik yapan Seyfettin Mutlu aylık zararının 30 bin lira civarında olduğunu anlatıyor. “Tarihi İskender Paşa Konağı’na tam 800 bin lira harcayarak restore ettirdim. Aylık 11 bin 500 lira kirası var. 24 çalışanımdan sadece dördünü konağın güvenliği için tutuyorum. Kuyumcu dükkânımda ise dört kişi çalışıyor. Bu adamların tamamı sigortalı. Geçen gün oturup hesap yaptık her ay 30 bin lira içeri giriyorum. Sur, Diyarbakır ekonomisinin kalbinin attığı yer; tarihi yapılar, oteller, lokantalar, kafeler hep burada ve şimdi tamamı kapalı. Cebimdeki paraya bakıyorum, daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum.” ÇÖZÜM SÜRECİNDEKİ GİBİ HİÇ OLMAMIŞTI Seyfettin Mutlu’ya göre Diyarbakır’da sıkıntılar geçen yılki 6-8 Ekim olaylarıyla başladı. O tarihten sonra başlayan istikrarsızlık artarak devam etmiş. Diyarbakır yıkıldı 6-8 Ekim olaylarıyla. Ben 50 yaşındayım ve 40 yıldır çarşıdayım. Çözüm sürecindeki kadar insanı hiç birarada görmemiştim. Buranın halkı, turistler ve memur kesimi hep buradaydı. Bolluk, bereketti. Sonra çözüm süreci bitti. Daha bu yasaklar başlamadan önce işlerimiz tersine dönmeye başladı. hendek ve yasaklarla birlikte tam bittik.” VALLAHİ BÖYLE KURTULUŞ OLMUYOR Hükümete çağrı yapan Mutlu, "Çok istirham ediyorum, Kandil ile mi, Öcalan ile mi, kimle görüşürlerse görüşsünler, bu işi bitirsinler. Yeniden çözüm sürecinin başlamasını ve masaya oturmalarını istiyoruz. Çünkü, bu savaş en çok bizi, fakir fukarayı etkiliyor. Bir çağrımız da Kandil’e; sıradan bir vatandaş olarak hendeklerle bir yere varılamayacağını biliyorum. Eğer mesele Kürt halkının kurtuluşu, refahıysa vallahi böyle kurtuluş falan olmuyor. Lütfen bu hendeklere ve şehirlerdeki olaylara son verin.” Seyfettin Mutlu sulanan gözlerini arkadaşlarından gizlemeye çalışıyor. Normal zamanlarda bunu alay konusu yapacak arkadaşları görmezden gelmeyi tercih ediyor. Çünkü, kendileri de günde birkaç kez Sur’un sınırlarına gidip gözyaşı döktüklerini itiraf ediyor. PATRON DAYANAMIYOR, İŞÇİ NE YAPSIN Hacı Halit Lokantası'nın işletmecisi İhsan Kutluğ kredi borçları bir yana, içini en çok acıtan şeyin, çalışanlarının durumu olduğunu anlatıyor.“Lokantamda 26 kişi çalışıyor. Bu adamlar aldıkları günlük yevmiye ile yaşamlarını idame ettiriyorlar. Yevmiyeleri bir gün sekse aç kalıyorlar. bugün 15 gündür çalışamıyorlar. Çoğunun hem işi hem de evi Sur içinde. Hem evlerinden hem işlerinden oldular. Şimdi, bu kara kış kapıdayken nasıl dayanacaklar?Ben patronlarıyım, dayansam dayansam bir ay daha dayanabilirim. Peki, onlar ne yapacaklar? Her gün gelip Dağkapı’da bekliyorlar. Yasak kalksa hemen işlerine evlerine koşacaklar ama yok. Devlet yeniden çözüm süreci için bir adım atarsa karşı taraf gelir, lütfen artık bu ateşe bir su dökün. Vallahi devlet adım atarsa bunlar da atarlar, atmazlarsa halkın zoruyla atarlar.” HALKLAR YILLARCA KADER BİRLİĞİ ETMİŞ Sur’da kuyumculuk yapan Metin Erik şöyle konuşuyor. “Halklar yıllardır kader birliği etmiş. Zulmün Allah katında da, kul katında da yeri yok. O nedenle bir an önce bitsin bu çatışmalar çünkü insanlara zulüm ediliyor. Bu zulmün sona ermesi için idarecilerin bir an önce harekete geçmeleri lazım. Ekonomik anlamda herkes çok zor durumda. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Aklı selimin galip gelmesi ve bu şiddetin bir an önce son bulması lazım. 35 yıl süren savaştan bir sonuca ulaşılabildi m? Hayır. Artık yeter, vallahi yazıktır bize.” YDG-H'LİLERLE GİTTİK, "BU İŞE SON VERİN" DEDİK Adını vermek istemeyen bir esnaf, toplanıp YDG-H’lilere gittiklerini anlatıyor. “Yasak bir günlüğüne kaldırılınca esnaf arkadaşlarla toplanıp YDG-H’lilerin hendek kazdıkları Hasırlı Mahallesi’ne gittik. Durumumuzu anlatarak bu işe bir son vermelerini, esnafın, Sur’da yaşayanların perişan olduklarını anlattık. Çatışmayla çözüm olmayacağını, hele sivillerin yaşadıkları alanlarda kabul edilemez olduğunu anlattık. Bizi dinledikten sonra Sur’dan çıkmayacaklarını, emir üzerine buraya geldiklerini ve Kandil ile Öcalan’ın isteği doğrultusunda ancak çıkabileceklerini söylediler. Çaresiz, dönüp geldik. Şimdi bu adamlar çıkmazsa devlet nasıl çıksın oradan? Eğer bir adım atarsa devlet, yeniden çözüm sürecini başlatırsa, Öcalan’ı da sürece katarak belki düzelir buralar. Başka bir umudumuz yok.” BANKA YETKİLİSİ Bir banka yetkilisi şöyle konuşuyor: “Bu olaylar başladığından beri esnaf ödemelerini yapmakta güçlük çekiyor. Bankacılar genel tabloyu görebilecekleri bir veri tabanına bağlılar. Ödeme yapılamaması nedeniyle şu anda 70 milyon liralık kredi, kredi kartı ve pos yasal takibe girdi. Karşılıksız çek oranı yüzde 16 artmış durumda. Müşterilerimiz ile konuştuğumuzda kimi mal alamadığını, kimi de malı satamadığını anlatıyor. Sur esnafı zaten kapalı ve asıl sıkıntı, borçlu cari hesaplarının yenilenme tarihi olan 31 Ocak’ta başlayacak. Sur esnafı güçlü esnaf değil. Her birinin sermayesi ancak 100-150 bin lira civarında. Dayanmaları çok zor.” KOLAYLIK SAĞLAMAYA ÇALIŞIYORUZ Başka bir banka yetkilisi, esnafın kredi ödemesinin vâdesi gelmeden kendilerine başvurmaları halinde, yeniden yapılandırma ve ödemeleri erteleme gibi yollarla kolaylık sağlamaya çalıştıklarını anlatıyor. Ancak vâde dolmuşsa, yasal takip başlatılıyor ve yapılabilecek fazla birşey kalmıyor.“Ödemelerini yapamadıkları için yasal takibe giriyor. Bu durumda yapılandırmaya gitmemişse borç birikiyor. Biz banka olarak müşterimizin ayakta kalması için elimizden geleni yaparız. Çünkü, o kaybederse biz de kaybederiz. Sur’da devam eden yasaklar mücbir nedenler ve görmezden gelmiyoruz. Ancak ödeme yapılmazsa ve bu siciline işlerse esnaf bir daha kredi alamaz ve o sicille yasak kalksa bile dükkânına dönerek ticari faaliyette bulunamaz.” VAKIFLAR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ DEVREDE Sur ilçesindeki işyerlerinin önemli bir bölümü Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait. Sur’da devam eden yasaklar nedeniyle esnafın mağdur olmaması için bölge müdürlüğü devreye girmiş. Vakıflar Bölge Müdürü Metin Evsen mülklerine 2016’da kira zammı yapılmayacağını ve ödemeler konusunda kolaylık sağlayacaklarını söylüyor. “Sur ilçesinde Vakıflar’ın 500’e yakın mülkü var. Kiralar 100 lira ile 12 bin lira arasında değişiyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü aldığı bir kararla Sur’daki mülklerine kira artışı yapmayacak. Kira gecikmelerinde hukuksal süreç başlatılmıyor. İmkânlarımız dâhilinde ne gerekiyorsa esnafımıza yapmaktan geri durmayacağız.” EKONOMİK ANLAMDA TARİHİ YIKIM OLDU Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Alican Ebedinoğlu, Diyarbakır’daki durumu ‘ekonomik felaket’ olarak tanımlayıp bölgenin âfet bölgesi ilan edilmesini istiyor.“90’lı yıllarda çatışmalar kırsal alanlarda yaşandığı için kentlerdeki küçük esnafa etkisi çok olmazdı. Ancak şimdi ekonomi anlamında tarihi bir yıkımla karşı karşıyayız. Diyarbakır’da ağır sanayi yok, küçük esnaf üzerinden dönüyor ekonomi. 65 bin esnaf ve sanatkâr var ve bunun 10 bini Sur ilçesinde. 300 işyeri kapandı, 5 bin kişiye yakın kişi işten çıkarıldı.Derhal bölgenin âfet bölgesi ilan edilmesi gerekiyor.” 10 BİN KİŞİ İŞSİZ KALABİLİR Diyarbakır’da küçük esnafın yanında yüz bine yakın kişinin çalıştığını söyleyen Ebedinoğlu, çatışmaların devam etmesi halinde tahminen 10 bine yakın kişinin işsiz kalacağını söylüyor. “Hükümetin acil tedbir alması gerekiyor. Toplamda 10 bin kişi işsiz kalabilir. 100 bin kişi küçük esnafın yanında çalışıyor, esnaf biterse yanındakiler de işsiz kalacak. Soma ve Reyhanlı gibi âfet bölgesi kapsamına alınmasını istiyoruz bölgenin. Ardından çözüm süreci ve müzakereye geri dönülmesi gerekiyor. Bölgeye dönük bir ekonomik destek paketi düzenlenmeli. Vergi, SGK primleri, faizsiz kredi enstrümanları ile küçük esnaf desteklenmeli.” Kaynak: Abdülkadir Konuksever / Al Jazeera