Yine bir Erzurum hikayesi!..

Yazar Safile Usul, Erzurum’u arıyor. Karşısına çıkan müdüre soruyor. Usul yazısına, “Vejetaryan değilseniz ve T.C vatandaşı iseniz, okuyun “ başlığı atıyor. “ Tahmin edin bu Müdür kim?..

Anlık fotoğraflar sadece fotoğraf makinası ile değil, başka şekillerde de çekilebilir.Mesela, bir kamu kuruluşunu arar ve telefon hattı üzerindeki elektrik ve ses akımları ile o kurumun sorumlu olduğu alanın o anki fotoğrafını çekersiniz.Benim de fotoğrafını çekmek isteyecek kadar önem verdiğim bir konu vardı dün.Fotoğrafını anlatmadan önce o konuyu anlatayım size.O konunun sembol ismi “kuzu”.Beyaz, küçük ve bir koyundan olma.Avrupalılar’da küçük domuz, bizde kuzu.Hem bir sevgi sembolü ama hem de….Ülkelerin siyasal kalitesini, vizyonunu ve dünyadaki mevkiini belirleyen bir ölçek.Çünkü, ya kendi kuzunuzdan beslenirsiniz ya da dünyanın başka tatlarının artıklarından.Arası yok.Biz nerdeyiz?Henüz belli değil ama hala bir şeylerimiz var.Ama o bir şeylerimizin azalma hızı bizi birgün 1970’lerin, 80’lerin Polonya’sına veya Çekoslavakya’sına götürür mü?İşte ben de bu soruyla meşgulüm.Şimdi çektiğim fotoğrafa gelebilirim.Erzurum’un, yani değil kendisini, tüm Türkiye’yi kuzu ve dana ile beslemesinin beklenmesi gerektiği şehrimizin hayvancılıkla ilgili bir kurumunun fotoğrafı bu.Ne kurumun adını veririm ne de konuştuğum müdürün.Adamcağızı Tarım Bakanı’nın gadrine uğratıp da, bir zarar vermek istemem.Erzurum’da artık koyun ve dolayısıyla kuzu yetişmiyor.Son sürüler de artık kaybolmuş.Bu durumun nedenini sorduğumda o kurumdan aldığım cevap şu oldu:“Eskiden aynı hanede yaşayan gelinler ve görümceler koyunlara bakar ve sütünü sağardı. Bu sosyal yapı değişti artık. Hem de Erzurum’un koyunu Mor Karamandır ve eti yağlıdır. Meşhur cağ kebabımız ondan yapılır. Fakat artık halk yağlı koyun eti istemiyor ve bu nedenle de koyuna ilgi azaldı.”Bu cevaba sizce ne denir?Bence, “Allah” denir.Bu cevabın bir öncesi ve bir sonrasında ne gelir?Aşağıdaki tablo gelir.Erzurum’da koyun fiyatları o kadar yüksektir ve talep o kadar çoktur ki, hayvan tüccarları Erzurum’da arayıp bulamadıkları için koyunu dışarıdan getirmektedir.Hem sonra Erzurum’un koyun sayısı durumunu gelin-görümce azalması ve yağlı et faktörü ile açıklamaya çalışmak için hakikaten başınızda buna uygun bir bakanın bulunması gerekir.Bunun yine bir adım öncesi ve sonrası, bir ülkenin hayvancılıktaki geleceğini yönetim faktörsüz olarak tasarlıyor ve yerinde oturuyor olmaktır.Şimdi size başka bir anlatacağım daha var.O da Erzurum’dan.Genç bir kadın.1970 doğumlu.Sesi cıvıl cıvıl, çok enerjik ve de otantik bir derinliği ve tınısı var.Her sabah saat 5.30’da kalkıyor.4 tane inekleri var.Evde annesi ve ablası ile yaşıyor.Ama inekleri sağma işi onun.Sabah 5.30’da kalkarak 1 saatte sağıyor 4 tane ineği.İnekler onu tanıyor ve seviyor, görünce kolunu ve elbiselerini yalıyorlar.Bir başkası girerse yanlarına tedirgin oluyorlar ama onu görünce nazlanır gibi bir de ses çıkarıyorlar.İnekler her sabah sağıldıktan hemen sonra köyün çobanı tarafından alınarak otlamaya götürülüyor ve her akşam 18.00’de geri geliyorlar.Ve, hepsi evlerinin yolunu biliyor.Evine gelen çocuk gibi dönüyorlar evlerine.O, onları saat 18.00 ile 19.00 arasında ikinci kez sağıyor.Toplam büyükbaş hayvan sayıları 15 ama diğerleri sağılmıyor.Köylerindeki tüm hanelerde de durum böyle.Toplam sayısı 50 civarında olan hanelerin ortalama olarak 15 ila 40 arasında büyükbaş hayvanı var.Ama bu sayı artmıyor, gitgide azalıyor çünkü her sene ortalama iki aile şehre göç ediyor.Büyükbaş hayvancılık geleneksel merkezlerinde azalıyor.Koyun yetiştiriciliği ise tamamen yok olmuş durumda.Bu köyde yakın bir zamana kadar her biri yaklaşık 300-400 koyundan müteşekkil 6 adet sürü varken, şu anda hiç yok.Ve, işte, tarım politikası denen olayın mahiyeti de bu.Kendi toprağınıza özgü hayvancılığın geleneksel köklerini yıkmadan yönetiminizle onu kavramak ve büyütmek.Ve, mesela, Erzurum’u Türkiye’yi besleyen ve artık, kaçak tatlardan koruyan merkezlerden biri yapmak.Kaynak: http://www.gazeteport.com.tr/YAZARLAR/NEWS/GP_536256

Erzurum Haberleri

Erzurum'da öğrencilerin merhamet projesi