Sırp katillerinin, en acımasız metotlarla Müslüman Bosnalıları katlettiği günlerdi… Öyle ki camiden evine giden bir mümin ya da sabah işe gitmek için yola düşen sade bir vatandaş keskin nişancılar tarafından adeta kuş avlanır gibi avlanıyordu!
Sırp katiller, çocuk- kadın ve yaşlı demeden hedeflerine giren her Müslüman’a ateş edip katlediyordu.
İşte o en sıkıntılı ve en çaresiz günlerin birinde Boşnak komutan, bilge insan ve hakiki anlamda Allah dostu olan Aliya’ya geldi.
Derdi büyük, yüreğini sızlatan acısı tarifsizdi.
“Efendim” dedi. “Bu Sırp Çetnikler, (büyük Sırbistan davası güden ama aynı zamanda birer keskin nişancı olan acımasız katiller) bizim insanlarımızı acımadan öldürüyorlar. İzin verirseniz biz de bunlara karşı benzer bir mücadele verelim.”
Aliya, komutana baktı ve belki vicdan sahibi her insanın en az imanın şartı kadar kıymetli olan şu sözü söyledi:
“İyi de komutan, Sırplar bizim öğretmenimiz değil ki!”
Bir Müslümanın amentüsü bu olmalı…
Yani sana yapılan zulme, kötülüğe ve haksızlığa karşı, günün birinde sen gücü ele geçirdiğinde aynı şekilde mukabele edemezsin…
Evet; bu duruş insanoğlunun nefsine ar gelir, ister ki vaktiyle gördüğü haksızlığa karşı cevap versin, düşmanlarını aynı metotlarla alt etsin.
Ama kazın ayağı öyle değil işte…
Çünkü sen, sana yapılan kötülüğü başkasına yaptığın an senin o kötüden hiçbir farkın kalmıyor.
O ne kadar katil ve acımasız bir zalimse sen de aynısı oluyorsun…
FETÖ denilen melanet cephesi seneler boyu bu ülkede hırsızlık yaptı, kul hakkına girdi, mazlumları ezdi, masumların hakkını gasbetti ve kendinden olmayana neredeyse hayat hakkı tanımadı.
Sınav sorularını çalan da onlardı…
Sınavlarda kendi adamlarını kayıranlar da onlardı…
Eşit olmayanlar arasında bile adalete itibar etmeden kendi adamlarını en iyilerin en üstüne koyanlar da onlardı…
Hasılı onlar, bu toplumun temel değerlerini alt üst eden aşağılık bir terör örgütüydü…
Anladık, onlara dair söylenecek sözlerin eksiği var fazlası yok, tam da böyle…
Lakin bugün biz ne yapıyoruz?
AK Parti kurmayları kaşlarını çatacak, ama nafile birisinin bu hakikati haykırması lazım:
Dün FETÖ’nün kendinden olmayana karşı uyguladığı şeyleri, bugün de sanki biz mi onlara yapıyoruz?
Kamu sınavlarında şaibe…
Kamu ihalelerinde pis kokular…
Terfi ve taltiflerde kayırmacılık…
FETÖ tam olarak bunları yapıyordu.
Eğer biz bugün benzer uygulamaları tekrarlıyorsak, inanınız ki o katillerden, o alçaklardan, o hainlerden hiçbir farkımız olmaz…
Ne yani, FETÖ bu yöntemle istediği adamı istediği makama getirdi diye biz de aynı yolla aynı haksızlığa mı imza atacağız?
Görüyorum; bazı AK Partili dostlar gözlerini öyle bir karartmışlar ki, dün gördükleri zulmü unutarak aynı şerefsizliği bugün kendileri başkası için reva görüyor..
Allah aşkınıza Müslümanlık bunun neresinde?
Adalet bunun neresinde?
En önemlisi siz böyle yaparsanız yani size zulmedenlerle aynı yolun yolcusu olursanız sizin o katillerden ne farkınız kalır?
Hiç boşuna kaşınızı gözünüzü oynatmayın, şayet sizin o katillerden farkınız yoksa siz de düşmanınızın silahıyla kuşanmış başkalarının düşmanısınızdır…
Dün FETÖ, devletin tüm kademelerine benim adamlarım yerleşsin diyordu!
Siz de eğer aynı mantıkla hareket ederek, “bu kez de sıra bizde, bizim adamlarımızda, bizim adamlarımız tüm sınavları kazanmalı, bizim adamlarımız asker-polis, hakim-savcı olmalıdır” diyorsanız, siz de aynı zulmü yapıyorsunuzdur demektir…
Farkındayım bu söylediklerimi ciddiye almayacaklar hatta beni bunları söylediğim için tukaka bile ilan edecekler; olsun hiçbir önemi yok…
Lakin AK Partili dostlardan hassaten rica ediyorum:
FETÖ’nün dün insanlara yaptığı bu zulmü siz başkalarına yapmayın.
FETÖ’nün silahıyla savunma yapacaksanız inanınız ki siz o savaşı çoktan kaybettiniz.
Birileri sizi överek yalnızca kendisi için zaman kazanıyor o kadar…