Şikayet etmezsen polis ne yapsın?
Devlet Erzurum'da tefecilerin bir kısmını topladı. Daha çokları var. Ama tefecilerin eline düşenler suskun. Yada korkuyorlar. Cumhuriyet Savcıları ve devletin kolluk güçleri vatandaşa çağrıda bulunuyor. Gelin devlete sığının. Onur Sağsöz yazdı...
Erzurum Güncel- İşte o çok konuşulacak yazı...
Ticaretle uğraşan O.Y.’nin beyaz eşya mağazasında satışlar durmuş, tahsilat yapamıyordu. İşleri her geçen gün kötüye gidiyordu. Ne kadar zamandır bu haldeydi bilinmez…
Mevzu uzun, lafı uzatmayayım.
Artık nasıl oldu, orası bize karanlık, işadamı O.Y., taksici N.K.’nın eline düştü!
- “Ben sana yardım ederim!” dedi.
Evet, adam taksici ve ‘pat’ diye çıkarttı, binlerce lirayı O.Y.’nin eline saydı. Tabi senetleri imzalatmayı da ihmal etmedi!
Gelin görün ki o para da O.Y.’nin yarasına merhem olmadı. Başka sebepler var mı bilinmez, Nisan ayının 17’sinde kendini hayattan kopardı.
Ailesi perişan oldu.
Dostları, arkadaşları intihar etmesine anlam veremiyordu.
Cenazenin defnedilmesinden bir gün sonra acılı aile evde bir mektup buldu. Babalarının son kez kaleme aldığı satırları gözyaşları içinde okudular.
Ve daha üç gün geçmedi ki, ‘pat’ diye binlerce lira döken taksici N.K., çat diye kapıya dayandı.
“Babanızın bana 125 bin lira borcu vardı. Bir de elden 10 bin liraya ödeyecekti. İşte senetler…” dedi.
Acılı aile ikinci şoku yaşıyordu. O.Y.’nin de son mektubunda bahsettiği ‘tefeciye borcumu ödeyin’ vasiyeti üzerine buldu buluşturdu, 135 bin lirayı taksici N.K.’ya ödediler.
Ama ailenin içi rahat değildi. Soluğu savcılıkta aldılar. İntihar soruşturması yürütülürken, ‘son mektubu’ paylaştılar.
Polis hemen harekete geçti. Teknik ve fiziki takip başladı. Başka mağdurlar var mı sorusuna cevap arandı.
Gerçekten de vardı! Aynı O.Y. gibi ekonomik çıkmaza giren 3 - 4 vatandaş daha taksici N.K.’nın, direksiyonundan geçmişti!
İşin garip tarafı, kimse şikayetçi değildi… Alan da veren de razıydı!
Kimi “borç aldım”, kimi “ticaret yaptık” diyordu.
Ama buna rağmen polis kararlıydı. Emniyet Müdürü Mehmet Aslan’ın kesin talimatı vardı, kökleri kazınacaktı.
Soruşturma aşamasında iki mağdur geldi, “Canımız yandı” dedi, olanı biteni anlattı.
Operasyon için düğmeye basıldı.
Devlet, taksici N.K.’nın tepesine binmişti. Üzerinden ruhsatsız bir tabanca çıktı. Demir parmaklıkların yabancısı sayılmazdı. Tehdit, hakaret, silah kanununa muhalefet gibi suçları işlemiş hatta adam öldürmekten hakkında işlem yapılmıştı.
Tutuklandı. Şimdi cezaevinde.
Durun, daha bitmedi.
Emniyet Müdürü Aslan ve ekibi, bu soruşturmayı yürütürken, ‘sokağın sesine’ öyle bir kulak verdi ki, ‘Ağyürekler’ olarak bilinen ailenin yaptıkları da gün yüzüne çıkarıldı.
30’u aşkın mağdur vardı. İstanbul, Ankara, İzmir’den bir çok isim dert yanıyordu.
Ama gelin görün ki, çoğu korkusundan ağzını açamıyordu. “Borç almıştım, ödedim”, “Ticaret yaptık, bitirdik” diyorlardı.
Ancak 15 kişi sağlam ifade verdi. 6 kişi de şikayetçi oldu.
Hele içlerinde biri içini öyle bir döktü ki, “Senet imzalayıp borç aldım, fazlasıyla ödedim. Yetmiyormuş gibi senedimi icraya verip hakkımda işlem yaptırdılar. Beni bitirdiler”dedi.
Operasyon için bir kez daha düğmeye basıldı.
Geçen hafta Cumartesi günü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü ekipleri başta olmak üzere Özel Harekat, Asayiş, Çevik ne kadar birim varsa 6 adrese eşzamanlı operasyon düzenledi.
4 kişi gözaltına alındı. Evlerinden başkalarına ait tapular çıktı. Av tüfeği, fişekler ve bir miktar para da cabası…
-Bu tapuların siz de ne işi var?
-……………..
-Bu silah ne?
-……………..
-Kime borç verdin?
-…………
İfadeler klasikti; Görmedim, duymadım, bilmiyorum.
Sorgulamaları bitti, polis savcılığa, savcılık mahkemeye, mahkeme de üçünü cezaevine gönderdi. Sadece biri serbest kaldı o da zaten 72 yaşındaydı.
Bitti mi?
Şimdilik bitti!
Şimdilik diyorum çünkü, taksici N.K. ya da diğerleri gibi baskı ve korku imparatorluğuyla insanımıza zulm etmek isteyenler yine olacaktır. Düşmüşlüğümüzden yararlanıp, bizi ağlarına çekmek isteyenler yine peydahlanacaktır.
Ama… Tek çare Devlet’tir. Bizim polisimiz sığınılacak limandır.
Kusura bakmayın da ota, boka 155’i aramasını biliyoruz, canımızı böylesine yakanlar karşısında niye sessiz kalıyoruz?
Kalmayın, kalmayalım. Hele ki toplumu böylesine yakından ilgilendiren konular karşısında susmayalım.
Emin olun, “Benim canım yandı” diyen o birkaç kişi olmasaydı, Emniyet Müdürü Mehmet Aslan ve ekibi, adeta ‘tırnaklarıyla kazıyarak’ bu soruşturmaları yapmasalardı kim bilir bugün ya da yarın kimlerin canı yanacaktı! Allah göstermesin belki bir yakınınız, belki de siz bir ‘son mektup’ bırakacaktınız. “Benim başıma gelmez” deyip büyük konuşmayın, Allah kimseyi o mağdur insanlarımızın durumuna düşürmesin.
Unutmayın; yukarıda yazdıklarım hayal ürünü değil, gündelik yaşamın bir parçasıdır!
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.