1. HABERLER

  2. GENEL

  3. Silahları tıpkı mücevherleri gibi
Silahları tıpkı mücevherleri gibi

Silahları tıpkı mücevherleri gibi

Silah mücevher gibidir, onlar sopa ya da taş gibi görüyor.

A+A-

Sarsılmaz kaç yılında ve nasıl kuruldu? Sarsılmaz Silah Sanayi’nin temeli, büyük dedem Abdüllatif Bey tarafından 1880 yılında Elazığ’da bir tüfek atölyesi ile atıldı. Daha sonra Düzce’de imalathanemizi kurduk. 1970’lerin sonunda fabrika üretimine geçen firmamız aynı zamanda İstanbul’da da silah ve mühimmat ticareti ile meşgul oldu. Bu arada şunu da belirteyim ki, çok kısa bir süre sonra fabrikamızı robotların çalıştığı modern bir tesise taşıyacağız... Başlangıçta yalnızca tüfek üretimi yapıyorduk, yaklaşık 10 yıldır da 500 binden fazla tabanca ürettik. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tek silah üreticiyiz, bu en çok gurur duyduğum şey. Şu anda 32 tip tüfek ve 23 tip tabanca üretiyoruz ve satıyoruz... Ayrıca Avrupa’nın 3’üncü büyük entegre hafif silah firmasıyız. 62 ülkeye ihracat yapıyoruz; Venezuela polisi, Pakistan ordusu, Kolombiya polisi, Suriye ordu ve polisi, Makedonya polisi, Tayland polisi ve Fas polisi vb. birçok ülke askeri ve polisi bizim tabancalarımızı kullanıyor. İlk ürettiğiniz silah modeli hangisiydi? İlk, ağızdan dolma çakmaklı tüfekleri ürettik. Tabanca üretimine ise 1998 yılında başladık ve 9x19mm KILINÇ modelini yaptık. Bir silah üretimi nasıl olur, ne kadar sürer? Silah üretimi zor, kalite duyarlılığı yüksek ve hassas bir süreç. En az 25 yıl çok zorlu koşullara dayanabilecek bir makine üretiyoruz. Her bir silah 50’nin üzerinde parçadan meydana geliyor. Eskiden silah konusunda bir yan sanayi gelişmiş olmadığından her şeyi kendimiz yapardık. Şu anda fabrikamızda her biri farklı işler yapılan 27 fabrika var. Her bir parçanın yapımı birkaç ya da daha çok işlem gerektiriyor. Ancak en hassas parçalar namlu, mekanizma ve gövde. Namlularımız sahip olduğumuz 4 farklı teknolojinin yanı sıra dövme namlu olarak kendi fabrikamızda yapılmakta. Parçalar, ısıl işlem, kaplama, boyama, montaj gibi aşamalardan geçiyor. Silah merakınız nasıl başladı? Çocukluğumda başladı, ne de olsa aile mesleğimiz. Silahlarla dolu bir evde büyüdüm ben. Babaannem de, annem de çok iyi silah kullanırdı. Yönetimde de hep yer aldılar. Babamın ailesi çok demokrat bir aileydi, bizim nesil de öyle devam ediyor. Ben daha ortaokulda okurken babamla birlikte fabrikaya gidiyor, silah yapımını izliyordum. O dönem tüfeklerde el sanatına çok talep vardı. En çok onları seyretmekten zevk alırdım. Sonrasında Londra’da işletme okudum. Döndükten sonra da babamla çalışmaya başladım. İlk olarak muhasebe departmanındaydım, şimdi ağabeyim Latif Aral Aliş’le birlikte işlerin başındayız. Düğünlerde silah atanlar eğitimsiz insanlar. Bu bir spor. Nasıl ki golfü seven birisi düğünde golf oynayamıyorsa atış da yapmamalı; ‘Golf sopamı çok seviyorum yanımda getirdim’ olmaz. Silah mücevher gibidir, onlar sopa ya da taş gibi görüyor. Her pazar kızlarımla poligonda atış yaparım Silah karşıtı çevrelerden tepkiler alıyor musunuz? Çevrecilerden bir ön yargı, tepki var, evet. Hoş görüyorum bunları. Fakat hayatın gerçekleri değişmiyor. Silah, dünya var olduğundan beri gerekli bir alet. Hayat felsefesi farklı olup, silahı farklı yönlerde kullanan insanlarla bir sanayiciyi, sporcuyu karıştırmamak lazım. Biz hayatı, doğayı seven insanlarız. Türk kadınları meraklı mı silaha? Evet, hem de çok ama yanlış bir kanı olur diye göstermiyorlar. Ne kanısı olacak anlamıyorum. Halbuki atıcılık dünyanın en ünlü sporu. İngiliz ve Fransız asillerinin yapmış olduğu en asil ve en eski spor, kraliçelerin yaptığı spor. Bunu bazı çevreci kimseler spor gibi görmüyor ama ne yani, bu asiller çevreci değil miydi? Dünya kadar arazileri vardı ve hayvan besliyorlardı. Silahlarınızı nerede kullanıyorsunuz, avlanıyor musunuz? Hayır, avlanmıyorum. Sadece poligonda atış yapıyorum. Hedefe kilitleniyorum ve hiçbir şey düşünmüyorum, güzel olan da bu zaten. O esnada hiçbir şey düşünemem. Her Pazar Maslak’ta kızlarım Mina (18) ve Diba (12) ile atış yapıyorum. Tüfek mi tabanca mı kullanıyorsunuz atış yaparken? Tüfekle atış yaparım ve mutlaka 12’den vururum. Büyük kızım da tüfek atıyor ve o da hep hedefi vuruyor. Zaten kızım bu yıl uluslararası bir yarışmaya hazırlanıyor. Ağabeyim de avcılık ve atıcılık federasyon başkanı. Küçük kızım da istiyor atış yapmayı ama şimdilik izin vermiyorum. 21 yaşına geldiklerinde silahlarını alacağım ama kullanıp kullanmamak kendilerine kalmış. Annem de arada gelir, fabrikadaki poligonda atış yapar. Masada 9 kadındık fark ettik ki hepimizin ruhsatlı silahı var Silah kelimesinin sizin için anlamı nedir? Aile yadigari. Çok değerli. Silahlarınız nerede durur evde, saklar mısınız? Makyaj masamda kutusunda durur, saklamam. Ama kızlarım bilir, o silahların ellenmeyeceğini. Öyle yetiştirdim ben onları. Silah göstermek ne demektir? Tamamen hava atmakla ilgili. Kendini hava atarak mutlu hisseden insanlar var. Kadınlarda değil de, erkeklerde var bu silah gösterme merakı. Silahı güç göstergesi gibi görüyorlar. Aile sohbetlerinizde hep konu silahlar mı olur? Tabii ki otomatikman hep silahlardan konuşuruz; hangi model çıkacak, ne çıkmalı. Arkadaş çevreniz nasıl, meraklılar mı silaha? Arkadaşlarım da kendim gibi... (gülüşmeler) Dün oturduğum masada 8 arkadaşım vardı. Hepsinin de kendi üzerlerine ruhsatlı silahları var, eşlerinin yok ama kendilerinin var. Türkler olarak zaten silaha çok meraklı bir milletiz; kadın da erkek de... At, avrat, silah diye atasözümüz bile var. Bir de son yıllarda avcılık kadınlar arasında da iyice yayıldı. Son 3 yıldır tüfek satışlarımız çok arttı. Hiç esprisi yapılıyor mu bu konunun? Evet, işim arkadaşlarım arasında zaman zaman espri konusu oluyor. Mesela bir fikir tartışmasında “Aman Ala’nın fikrini kabul edelim. Ne olur ne olmaz” tarzı şeyler söylüyorlar. Sert bir mizacınız var sananlar şaşırıyor mu? Şaşırmıyorlar. Silahı uzak görenler, bakanlar onu sert, soğuk bir madde olarak görüyor ama bizler için öyle değil ki. Hayatın içinde, araba gibi... Kendinizi biraz anlatın, erkek gibi mi yetiştirildiniz mesela? Çok duygusal bir insanım. Çocuklarıma çok düşkünüm. Genelde hep gülerim, olumluyumdur. Erkek gibi değil tersine, ailenin küçüğü olduğum için hep Ala’nın dediği olsun diye biraz nazlı yetiştirildim, onun pozitifliği var üzerimde. Yılbaşı hediyesi olarak en çok pırlantalı model sattık Erkekler ve kadınlar en çok hangi modelleri tercih ediyor? Erkekler daha çok yüksek kapasiteli, büyük, gösterişli modeller alıyor. Özellikle titanyumlar şu an çok revaçta. Çünkü titanyum kaplama silah asla çizilmez. Kroma göre yüzde 60 daha dayanıklı. Kadın müşteriler ise kolay ve çantada taşınabilen küçük modelleri tercih ediyor. En çok da kadınlara özel tasarladığımız 6.35mm’lik küçük bir tabancamız var, onu satıyoruz. En pahalı model hangisi, özellikleri nedir? Tüfekte Concorde De Lux modelimiz en şık ve pahalı olan modelimiz. Tabancada ise en pahalı K2 Custom Deluxe. İsteğe bağlı olarak özel modeller de hazırlayabiliyoruz. Bu kişiye özel yaptığımız pırlantalı modeller en pahalı olanları. Ama onlar mücevher zaten, silah değil ki... Ha kolye almış ha silah almış. Ne gibi özel istekler geliyor? Tabancalarını değerli taşlarla süsletmek istiyorlar. Kabzasını pırlanta, yakut gibi taşlarla kaplıyoruz. Bu siparişleri zevkle yapıyoruz, yaparken de eğleniyoruz. Bir de renkli kabzalı olanlar var. Tüfek de ise işlemeler yapıyoruz. En son bir müşterimizin talebi üzerine, tüfeğine Marilyn Monroe figürü yaptık. Daha önce Atatürk isteyen de olmuştu mesela. Hatta ben de tüfeğimin üzerine kendi resmimi yaptıracağım. En geç 1 haftada bu tarz siparişleri teslim ediyoruz. Normal tabanca fiyatları 1700 liradan başlarken, özel siparişler 5 bin dolardan başlıyor. Erkekler özel günlerde eşlerine ya da sevgililerine mi hediye ediyorlar bu silahları? Aynen. Evlilik yıldönümlerinde, doğum günlerinde ama en çok da 14 Şubat’ta tercih ediyorlar. Eğer kadınlar kendileri yaptırıyorlarsa daha çok beyaz pırlanta istiyorlar. Bu yılbaşında ise hediye olarak da pırlantadan adının baş harflerini ya da adını yazdıranlar çok oldu. İlk silahımı babam aldı, şimdi 5 tüfek 3 tabancam var İlk silahınıza kaç yaşında sahip oldunuz? 20 yaşında, super poze modeli bir av tüfeğim oldu. Babam hediye etmişti, nişan almayı da ilk babamdan öğrendim zaten. Şimdi 40 yaşındayım. Zaman içinde pek çok tabancam, tüfeğim oldu. Şu an ise 5 tüfek, 3 tabancam var. Tabancalarımdan birini devamlı yanımda taşırım. Yanımda silah olunca kendimi daha güvende hissediyorum. Tüfek de ise özellikle işlemeli modelleri seviyorum. Bir erkek sizinle tanışmaya geldiğinde, silah fabrikanız olduğunu duyunca çekince yaşamıyor mu? Yok ki öyle bir şey, gelmedi kimse... Belki de korktuklarından gelmediler (gülüyor)... Kaldı ki bana hiç enteresan gelmiyor silahlar, içinde büyüdüğüm için sanırım. Herkesin bir silahı olmalı mı sizce? İhtiyaç duyanların olmalı. Silah bir güçtür, bunu doğru kullanabileceğinize inanıyorsanız silah almalısınız. Elbette ki psikolojik sorunu olanlar silah sahibi olmamalı. Bir de ruhsatsız kullanıma çok karşıyım. Parayı her veren silah alamamalı. Devlet kimin elinde ne olduğunu bilmeli ama maalesef ruhsatsız çok silah var. Fakat bir ev hanımı kendini daha güvende hissetmek için silah almak istiyorsa bile alamıyor. Fakat bana göre ev hanımı da müracaat ettiği zaman ruhsat alabilmeli. Silah kullanan insan serttir algısı yanlış mı? Kesinlikle yanlış, hep filmlerde öğretiliyor bunlar. Avcılar en hassas, en duygusal insanlardır. Doğanın içinde yaşıyorlar çünkü. Mecburen silah taşıyorlar, kendilerini korumak için. Bir avcıyla oturun konuşun ne kadar hassas olduğunu görürsünüz zaten...

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.