Şimdi Erzurum'da bu konuşuluyor
Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin, İran İslam Cumhuriyeti’nin Tebriz kentiyle ‘kardeş şehir’ olunması yönündeki kararı,sonrası yazarımız Talat Uzunyaylalı'nın, kaleme aldığı "Erzurum halkı Tebriz'li mi?" yazısı gündem yarattı...
Erzurum Güncel- İşte o yazı... Erzurum Büyükşehir Belediyesi ile İran’ın Türk nüfusuna sahip Tebriz şehrinin ‘Kardeş Şehir’ olmak için attıkları adımlarla ilgili haberleri gazetelerde okuyunca doğrusu pek memnun oldum. Çünkü tarihi kaynaklara bakılırsa harap haldeki Erzurum’un Kanuni Sultan Süleyman döneminde yeniden kurulması sırasında şehre gelip yerleşen nüfusu Tebrizlidir. Yani Tebrizle-Erzurum yüz yıllardır zaten kardeş! Büyük Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim Han, Mısır seferinden dönerken Kars ve Pasinler üzerinden Erzurum’a kadar gelip şehir çevresini 1517 yılında Osmanlı topraklarına kattı. Fakat Erzurum o günlerde yeterli bir nüfusa sahip olmadığı gibi harap bir vaziyetteydi. Yavuz Sultan Selim’in vefatından sonra babası gibi büyük bir cihangir olan Kanuni Sultan Süleyman da doğu seferlerini sürdürdü. Çünkü gerek Yavuz’u meşgul eden Şah İsmail gerekse ölümünden sonra yerine geçen I. Şah Tahmasab, Kızılbaş Safevi inanışını Anadolu’da yaygınlaştırmak için çabalarını eksik etmiyordu. Bu işi kökünden halletmek için Kanuni bölgeye seferler düzenliyor ve bu arada Erzurum’u yeni bir askeri üs ve güçlü Sünni bir şehir olarak ayağı kaldırmak istiyordu. Onun emriyle Erzurum önce eyalet merkezi yapıldı, beylerbeyi atandı, derhal Erzurum kalesinin tahkimine girişildi. Tebriz’den bir miktar Sünni Türk de işte o günlerde şehre kaydırıldı. Şöyle ki: Kanuni’nin birincisi 1534, ikincisi 1548 yıllarında olmak üzere iki kere İran üzerine düzenlediği seferlerde, Erzurum şehri, Osmanlı ordusuna önemli bir askeri üs vazifesi gördü. Kanuni, İran seferinden dönüşte (1535) Dulkadirli Mehmed Han’ı Erzurum’a Beylerbeyli tayin etti. O yıllarda Erzurum Beylerbeyliğinin sınırları; kuzeyde Doğu Karadeniz dağlarından Ordu’daki Bolaman Deresine batıda Reşadiye, Zara, Koçhisar ve Kemah’ a, güneyde Pülümür, Kiğı ve Malazgirt’ e doğuda Tahir Geçidi ve Pasin Ovasına kadar uzanan bölgeleri içine almaktaydı. Erzurum Sancağı ise 10 nahiyeden müteşekkildi. Bunlar, Erzurum Merkezi, Karaz, Geçik, Tekman, Karaş–kali, Aşkale, Serçeme, Cinis, Çermeli ve Ovacık nahiyeleridir. İnternette, Azerbaycanlı araştırmacı-yazar Enver Çingizoğlu’nun bir makalesine rastlamış ve bilgisayara kaydetmiştim. Tebriz’den Erzurum’a gelen nüfusla ilgili ilk bilgileri orda okumuştum. Erzurum-Tebriz kardeş şehir yazısını okuyunca o makaleyi bulup yeniden okudum. Yazıda Dulkadirli Mehmed Han’ın biyografisi verilirken Erzurum’a Tebriz’den getirilen nüfustan da söz ediliyor. Bu bilgilere göre Erzurum’un ilk Beylerbeyi Dulkadirli Mehmed Han Elbistan’da doğmuş ve 1570 yılında da Erzurum’da ölmüştür. Dulkadirli Mehmed Han, Safevi Devletinde Astrabad valisi olarak görev yaptığı sırada Kanuni Sultan Süleyman’ın doğu seferini fırsat bilerek Osmanlı devletine intisap ediyor. Kanuni Sultan Süleyman’da ona iltifatlar ederek Erzurum Eyaleti’nin ilk beylerbeyi unvanını veriyor ve şehri yeniden canlandırmak üzere görevlendiriyor. Tabii Erzurum’un büyük imarcılarından olan ilk beylerbeyi Dulkadirli Mehmed Han’ın kabri şu anda şehrin neresindedir, bunu bilen yok! Dulkadirli Mehmed Han, Kızılbaşlığın merkez şehirlerinden Astrabad valiliği görevini yürütürken Kızılbaşlığı konusunda şüpheler doğuyor. Dulkadirli Mehmed Han da Kanuni Sultan Süleyman'ın İrakeyn seferi sırasında, bin kişilik Dulkadirli askeri ile saf değiştirip Osmanlının yanına geçiyor. Kanuni onu, takviye ederek hemen Tebriz üzerine gönderiyor, daha sonra da Erzurum Beylerbeyliği’ne atıyor. Dulkadirli Mehmed Han, Kanuni’nin emriyle, kardeşi Mirza Ali, Behram beyler ve kardeşi oğlu Şah Mehmed Bey’le birlikte, kendi aşiretlerini ve Tebriz'den katılan Sünni nüfusu yanlarına alarak, Erzurum'a geliyorlar. Fakat Erzurum’un bozulan imarı yeni yeni düzeltilirken yerleşmek için Tebriz’den gelen halk, önce Pasin-Köprüköy Avnik kalesinde (Avnik; (Soğuksu) Kalesi: Pasinler’in Güzelhisar (Avnik) köyünün kuzeyindedir) ve Bayburt kalesinde iskân ediliyor. Şehirdeki imar faaliyeti ilerledikçe de göçmenler peyderpey şehre kaydırılıyor. Böylece Sünni bir şehir hüviyeti kazanan Erzurum, hem bir Osmanlı şehri olarak şenlenip canlanıyor, hem de devam eden Osmanlı fetihleri için, İran ve Gürcistan’a, daha sonra da Rusya’ya karşı kale şehir olarak yüz yıllar boyunca iş görüyor. Erzurum’un ve Tebriz’in bugün artık askeri bakımdan stratejik önemleri zayıflamış durumdadır. Tarihi ipek yolu üzerindeki Erzurum’un ve Tebriz’in bugün birbirlerine samimi olarak daha da yakınlaşmaları her iki şehrin ekonomisine, kültürel hayatına önemli katkılar sağlayacağı gibi en yüksek seviyedeki Türk-İran ilişkilerine de hizmet edecektir.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.