Tecavüzcü yerine Sinan’ı tutuklayın!
Nasıl ki bir insan en namahrem yerindeki bir yarayı doktora göstermekten imtina edip hicap duyarsa…
Biz gazeteciler de esasında bu, yani kıymetli meslektaşım Sinan Özçaylak’ın Erk Haber’de gündeme getirip çok büyük bir infial uyandıran haberine benzer olayları kaleme almakta hep zorlanmışızdır.
“Kur’an kursunda yedi erkek çocuğuna tecavüz edildi!”
Evet; haberin başlığı da muhtevası da ve mide bulandıran sonuç bölümü bu…
Ben mi yanlış yaptım yoksa Sinan mı doğrusunu yaptı bilemiyorum…
Doksanlı yıllardı, bendenize tıpkı Sinan’a olduğu gibi bir ihbar geldi.
Erzurum’da bir çocuk yuvasında, bir erkek çocuğuna bir hademe tarafından tecavüz edilmiş.
Elimde acemice de olsa çekilmiş bir fotoğraf da vardı.
Bu ihbarı hemen haber yapmak yerine, dönemin valisi Ahmet Kayhan’a gittim ve durumu anlattım.
Vali bey zaten olaylara hakimdi ve gerekeni yapmış, ilgili hademeyle birlikte yurt müdürünü yetmedi il müdürünü anında açığa almıştı.
Benden bu meseleyi yazmamamı rica etti, ben de nasılsa ilgililerin alayı cezalandırıldı diye yazmamıştım.
Aynı şeyi Sinan da yapabilirdi, ama yapmadı; o yazmayı tercih etti.
Şimdi anlıyorum ki Sinan haklı… İyi ki de yazdı.
Sanki ben o gün yazmamakla hangi kötülüğe mani olabilmiştim ki…
“Allah’ın kelamı olan bu Kur’an bize ne diyor, bizden ne istiyor” diye bir günden bir güne merak etmeden bilmem kaç asırdan beri muhtevasını bilmediği metni ezberden okuyan ve bunu da sanki dünyanın en mühim hadisesi diye takdim edip adına, “Binbir Hatim” diyen bir şehirde, tam da o Kur’an’ın ezberletildiği yerde oğlan çocuklarına tecavüz ediliyor!
Bu tür hadiselerde olduğu gibi yine ne yazık ki Binbir Hatim tüccarlarından ses seda çıkmadı, memleketin müftüsü ise kapı duvar!
Mahkemelerde evlere şenlik…
Tecavüzü yazma, hırsıza ilişme, soyguncuya dokunma, şerefsize namussuz deme…
Ama Erzurum gibi Birbir Hatim’lerin asırlardan beri tekrarlandığı bir şehirde kitapsızın biri, hafızlık eğitimi alan oğlan çocuklarına tecavüz etsin.
Lakin basın yazmasın.
Niye?
Şehrimizin adı ülke çapında böyle çirkin bir vakayla anılmasın!
Haydi anladık kuldan utanmıyorsunuz da bari Allah’tan korkunuz yahu…
Tecavüze uğrayan siz olsanız dilediğiniz tavrı almakta elbette serbestsiniz, ama unutmayın ki tecavüze uğrayanlar, kendi haklarına savunmaktan mahrum çocuklar…
Sinan doğru bir şey yaptı, bense otuz yıl önce yanlış yaptım, tecavüzcü hademeyi yazmamakla…
İstismar adam boyu…
Riyakârlık, eyyamcılık, dalkavukluk ve hacıyatmazlık neredeyse Ağrı Dağı’na kafa tutuyor.
Diyanet’e bağlı sözde denetlenen bir Kur’an kursunda şerefsiz ve kitapsız bir belletmen erkek çocuklarına tecavüz etti.
Müftü efendi ise, Ankara’da saçma sapan bir uğraş içerisinde…
Binbir Hatim’i satmanın derdinde…
Yahu müftü efendi, Allah rızası için az bir soluklan ve düşün…
Binbir Hatim’de Allah bizden yani kullarından ne istiyor?
Gerçekleri örtbas etmek mi, fiili livatayı yok saymayı mı, insan onuru ve şerefine yakışmayan ne kadar çirkinlik varsa onları şu ya da bu gerekçeyle meşru göstermeyi mi?
Binbir Hatim tüccarları sus pus…
Allah’ın ne dediğine değil de Kur’an ayetlerinin nasıl satıldığına odaklanmış bir toplum elbette tecavüze uğrayan o çocukların çığlığını duymayacaktır.
Çünkü onlar o sırada, ezberciliği zirve yaptırdıkları için aferin alma peşinde koşan şaklabanlardı…
Erzurum müftüsü kimdir bilmiyorum…
Hiç mi hiç umurumda değil.
Zira bu zat hakiki anlamda bir müftü olsaydı zaten bizde bir iz ve işaret bırakırdı.
Besbelli ki siyaseten gelmiş bir dolgu malzemesi…
Tecavüze uğrayan o oğlan çocukları ve aileleri şimdi ne yapacak?
Haklısınız, ben de tam olarak böyle düşünüyorum:
Susturulacaklar!
Neyse ki bu kez çocuklarımızın ırzına geçenler dış güçler değildi.
Yoksa savaş haline geçecektik.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.