Tekin yeni CHP'yi anlattı!
Tekin CHP'yi anlatı. Tekin, ‘1980 öncesindeki yapımıza dönüyoruz. Erzurum'a gidip vatandaşla konuşacağız' dedi. İşte Vatan gazetesindeki o haberin ayrıntıları...
A+A-
Erzurum Güncel-
Deniz GüçER / VATAN ANKARA
“CHP 87 yıllık bir parti, yeni olamaz. Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor. CHP de tabii ki kendisini değiştirecek, yenileyecek. ötelenen yapıyı hayata geçireceğiz, Urfa’ya, Erzurum’a gideceğiz; bire bir vatandaşla görüşeceğiz”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, CHP’nin 1980 öncesi politikalarını yeniden inşa edeceklerini söyledi. ‘İstanbul İl Teşkilatı’nda bir değişiklik olmadığı’ mesajını veren Tekin, “çalışma anlayışımıza uymayanlarla elbette yolumuzu ayırayacağız” dedi.
VATAN’ın sorularını yanıtlayan Tekin, ‘Yeni CHP’yi de anlattı:
* CHP’de kavga bitti mi?
Aslında bir kavga yoktu ama öyle değerlendirildi. Her siyasi partide böyle çekişmeler olur, olmaması mümkün değil. En ufak partide de en büyüğünde de vardır. AKP’de yok mu bu çekişmeler? Biz CHP olarak şeffaf olalım istiyoruz. Perdesiz ev gibiyiz. Her şeyimiz görülüyor. Doğaldır, değişiklikler olabilir.
* Ama önce önder Sav, sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun peş peşe açıklamaları ‘kavga’ görüntüsü verdi?
Yansıttı ama kavga olmadı. Bizde herkes düşüncesini söyler. Biz de herkesin düşüncesine saygı duyarız. Bu, “Bunu söyledi” diye kavga çıktı anlamı taşımaz.
* Kritik saatler yaşanırken merkezdeki isim siz oldunuz. Ne hissetiniz?
Hiçbir şey hissetmedim. Ben CHP’yi çok iyi bilen bir insanım. Askerlik hariç 25 yıl partinin her kademesinde görev yaptım. Gençlik kollarından gelmeyim. CHP, tabanıyla, delegesiyle, seçilmişi seçilmemeşiyle bu tür şeyleri atlatacak erginlikte olan bir siyasi harekettir. Bir savaşa döneceğini beklemiyordum zaten. En rahat da bendim diyebilirim.
* Sayın Sav’la karşılaştınız mı?
Karşılaştım. Ama öyle kırıcı söz falan yok. Sadece önder Sav’la ilgili değil, hayatımın hiçbir alanında, CHP’de olsun olmasın, hiçbir büyüğüme saygısızlığım olmamıştır.
* Bu süreç yaşanmadan mesele çözülemez miydi?
Aslında Kılıçdaroğlu öyle olmaması için bir çok metotlar denedi.
* Baykal’ın desteğini nasıl yorumladınız?
Bu partide görev yapmış insanların birlik ve bütünlük içinde olması gerekiyor. Bunun için Sayın Baykal’ın tutumu çok doğru ve olması gerekendir. Sonuçta partide ciddi emeği olan, partiyi bilen bir insanın böyle bir davranış içinde olması doğalıdır ve Baykal çok doğru bir şey yapmıştır.
* Partide üç parça görüntüsü var. Genel seçime ‘bütünlük’ görüntüsüyle gidebilir mi?
Kılıçdaroğlu’nun ekibi yok. Bir tane delege tanımaz Kılıçdaroğlu. Ne delege tanır, ne de hayatında kimseyi delege yapmıştır. O açıdan 81 il başkanı “Genel Başkanımızın yanındayız” diyorsa, Kılıçdaroğlu’nun kurumsal kimliği temsil ettiği ortadadır.
* önder Sav “Derin CHP” olarak tanımlanırdı. Gidişini nasıl yorumlarsınız?
CHP’de derin bir yapılaşma yok. Bu sadece bir değişim, nöbet değişimi. Yarın ben de, sayın Kılıçdaroğlu da bıracak. Benim, Kılıçdaroğlu’nun hedefi iktidar olmak, bu kadar.
* Kılıçdaroğlu masaya vurdu, lider oldu mu?
Bakın Kılıçdaroğlu Türkiye, Türk siyaseti ve CHP için bir şanstır. Diktatör, asan, kesen, onu bunu yok sayan biri değil. Kılıçdaroğlu, herkesle çalışabilecek ve Türkiye’nin geleceğini dizayn etmek için uğraşan bir lider. Kendisiyle ve insanıyla barışık. En somut şeyi hanımefendi söyledi: ‘Hayatımda bir gün kavga etmedim’. Türk siyasetinin sayın kılıçdaroğlu gibi bir insana ihtiyacı var. Sayın Başbakan siyaseti o kadar gerdi ki, inanılır gibi değil. Bereket toplum sağduyulu, tolare ediyor. Her siyasi parti kendi liderine baksa, bizim sokaklarda kavga etmemiz lazım.
‘Yolumuzu ayırırız’
* Kurultay tarihi netleşti mi?
Genel başkanımız bu konuda tek yetkili. İhtiyaç duyup duymadığına kendisi karar verecek. Kararı ne olursa saygı duyarız.
* İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek’in durumu ne olacak? Yasal olarak gitmesi gerektiği söyleniyor?
İstanbul, benim için elbette çok özel. üstelik İstanbul artık sadece İstanbul’u temsil etmiyor, Türkiye’deki 81 ilin tamamını temsil ediyor. Edirne’den Ardahan’a herkesi bulabileceğiniz bir kent. Herkes o konuyla ilgili farklı yorumlar yapılıyor olabilir. Bizim İstanbul veya herhangi bir il başkanımızla ilgili özel bir tasarrufumuz söz konusu değil. Ancak elbette yeni bir çalışma anlayışını hayata geçireceğiz. Bu çalışma anlayışını uyan arkadaşlarımızla yolumuza devam edeceğiz, uyamayan arkadaşlarımızla da yolumuzu ayıracağız.
* Şu aşamada ayrılık görünmüyor yani?
Hayır.
* “Yeni CHP” tanımı eleştiri aldı. Nedir “Yeni CHP”?
Yeniden neden korkuluyor? CHP 87 yıllık bir parti, yeni olamaz. Ama dünya değişiyor, Türkiye değişiyor. CHP’de tabii ki kendisini değiştirecek, yenileyecek. 10 yıl önceki CHP ile şimdi ki aynı değil. Bir yıl sonraki CHP ile bugünkü de aynı olmayacak. Olursa yanlış olur. Ama bu, “Kırıldı, ilkelerinden vazgeçti” demek değildir. En son Sayın Kılıçdaroğlu ile hayvan pazarına gittik. Artık bire vatandaşa gitmemiz gerekiyor. İnsanlar çok mutlu oluyorlar. İşte bu “yeni” bir anlayıştır.
* Başbakan Erdoğan modeli mi?
Niye Erdoğan modeli olsun? Bunu derseniz, Türkiye’de siyaset yapmış her insana haksızlık yapmış olursunuz. Başbakan’ın partisi 8 yıllık. Bu anlayış 1980 öncesi bizim anlayışımızdır.
* 1980 öncesine geri mi dönüyorsunuz yani?
Geri dönüyor değiliz. Olması gerekeni, şimdiye kadar ötelenen, ertelenen bir yapıyı hayata geçiriyoruz. Sırasıyla Urfa’ya, Erzurum’a gideceğiz. Bu coğrafyada gitmeyeceğimiz yer kalmayacak. Erzurumlular’a, ‘Nedir kardeşim niye CHP’ye oy vermiyorsunuz?’ diye soracağız. ‘Soyuluyorsun, öteleniyorsun, yoksulluk çekiyorsun, ne oluyor? Niye AKP’ye oy veriyorsun? Anlat beni de ikna et’ diyeceğiz. Orada da çok ciddi katılımlar olacak. DSP, ANAP, DYP’de siyaset yapmış, genç kadroları partiye katmaya başladık zaten.
* Merkeze daha yakın duran bir CHP mi hedefiniz?
Biz bu coğrafyada yaşayan her insanın oyuna talibiz. Merkez sağda olsun, merkez solda olsun, ister AKP seçmeni olsun. Merkez sağdan insanlar gelince biz sağa mı kaymış olacağız? Şu anda AKP’de solcular var. AKP sola mı kaydı? “CHP’de siyaset yapmak istiyorum” diyen herkese kapımız açık. “Ben CHP’liyim” diyen her insana kapımız açık.
‘Beyazı da siyahı da bizim’
* İstanbul formülünüzü Türkiye’ye mi uygulayacaksınız?
Aynen öyle. İstanbul’da kapı kapı dolaştık. 7 oy aldığımız bir bölgeye seçimden hemen sonra gittim, bire bir insanlarla konuştum. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Aynı yerde yüzde 50’nin üzerine çıktık. AKP’nin çok güçlü olduğu yerlerde çok az oy farkla seçim kaybettik. Mesela Başakşehir’de 5 bin oyla kaybettik ki, Başbakan’ın kurduğu bir yerdir. Her kesime gitmeye kararlıyız.
* CHP, “Beyaz Türklerin Partisi” olarak anılmayacak mı artık?
Kadıköy’de Başkanvekiliyken telsizden bir anons duydum. Bir zabıta Roman vatandaşlarımızla ilgili konuşurken, ‘Esmer vatandaş’ dedi. Anonsu yapan da benden kara. Aradım, “Oğlum ayıp değil mi? Aynaya bir baksana önce” dedim. Şimdi kim siyah, kim beyaz? öyle bir şey yok. Türkiye’yi ayrıştırmayacağız. Beyazı da bizim, sarısı da bizim, siyahı da bizimdir.
70’lerdeki CHP nasıldı?
CHP, 1973 seçimlerine Bülent Ecevit liderliğinde girerken, “toprak işleyenin, su kullananın” ilkesini öne çıkardı. CHP’nin Atatürk ve İnönü’den sonra 3. Genel Başkanı olan Ecevit, AP’nin oy kaynağı olan köylüye yöneldi. Ecevit önderliğindeki CHP, 70’li yıllarda, devlet-toplum geriliminde, toplumdan yana tavır aldı, toplumsal değişimlere ve siyasi kimliklere duyarlı bir siyaset tarzı yürüttü. Vatandaş odaklı siyaset yürüten
Ecevit, yurt gezilerine ağırlık verdi. Ecevit, “Karaoğlan” lakabını da 1973’teki seçim kampanyası sırasında yaşanan bir olayla edindi. Kars’ta bulunan Ecevit’i görmek isteyen Şehzade Şahin isimli yaşlı kadın, miting alanına gelerek, “Karaoğlan nerede, Karaoğlan’ı görmek istiyorum” sözleriyle Ecevit’e ulaşmaya çalıştı. CHP, bu süreçte kitlelerle sağladığı kaynaşma neticesinde yüzde 33,3 oy alarak seçimlerden birinci parti olarak çıktı. CHP, 1977 seçimlerinden de yüzde 41.4 oy oranıyla yine birinci parti olarak çıktı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, CHP’nin 1980 öncesi politikalarını yeniden inşa edeceklerini söyledi. ‘İstanbul İl Teşkilatı’nda bir değişiklik olmadığı’ mesajını veren Tekin, “çalışma anlayışımıza uymayanlarla elbette yolumuzu ayırayacağız” dedi.
VATAN’ın sorularını yanıtlayan Tekin, ‘Yeni CHP’yi de anlattı:
* CHP’de kavga bitti mi?
Aslında bir kavga yoktu ama öyle değerlendirildi. Her siyasi partide böyle çekişmeler olur, olmaması mümkün değil. En ufak partide de en büyüğünde de vardır. AKP’de yok mu bu çekişmeler? Biz CHP olarak şeffaf olalım istiyoruz. Perdesiz ev gibiyiz. Her şeyimiz görülüyor. Doğaldır, değişiklikler olabilir.
* Ama önce önder Sav, sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun peş peşe açıklamaları ‘kavga’ görüntüsü verdi?
Yansıttı ama kavga olmadı. Bizde herkes düşüncesini söyler. Biz de herkesin düşüncesine saygı duyarız. Bu, “Bunu söyledi” diye kavga çıktı anlamı taşımaz.
* Kritik saatler yaşanırken merkezdeki isim siz oldunuz. Ne hissetiniz?
Hiçbir şey hissetmedim. Ben CHP’yi çok iyi bilen bir insanım. Askerlik hariç 25 yıl partinin her kademesinde görev yaptım. Gençlik kollarından gelmeyim. CHP, tabanıyla, delegesiyle, seçilmişi seçilmemeşiyle bu tür şeyleri atlatacak erginlikte olan bir siyasi harekettir. Bir savaşa döneceğini beklemiyordum zaten. En rahat da bendim diyebilirim.
* Sayın Sav’la karşılaştınız mı?
Karşılaştım. Ama öyle kırıcı söz falan yok. Sadece önder Sav’la ilgili değil, hayatımın hiçbir alanında, CHP’de olsun olmasın, hiçbir büyüğüme saygısızlığım olmamıştır.
* Bu süreç yaşanmadan mesele çözülemez miydi?
Aslında Kılıçdaroğlu öyle olmaması için bir çok metotlar denedi.
* Baykal’ın desteğini nasıl yorumladınız?
Bu partide görev yapmış insanların birlik ve bütünlük içinde olması gerekiyor. Bunun için Sayın Baykal’ın tutumu çok doğru ve olması gerekendir. Sonuçta partide ciddi emeği olan, partiyi bilen bir insanın böyle bir davranış içinde olması doğalıdır ve Baykal çok doğru bir şey yapmıştır.
* Partide üç parça görüntüsü var. Genel seçime ‘bütünlük’ görüntüsüyle gidebilir mi?
Kılıçdaroğlu’nun ekibi yok. Bir tane delege tanımaz Kılıçdaroğlu. Ne delege tanır, ne de hayatında kimseyi delege yapmıştır. O açıdan 81 il başkanı “Genel Başkanımızın yanındayız” diyorsa, Kılıçdaroğlu’nun kurumsal kimliği temsil ettiği ortadadır.
* önder Sav “Derin CHP” olarak tanımlanırdı. Gidişini nasıl yorumlarsınız?
CHP’de derin bir yapılaşma yok. Bu sadece bir değişim, nöbet değişimi. Yarın ben de, sayın Kılıçdaroğlu da bıracak. Benim, Kılıçdaroğlu’nun hedefi iktidar olmak, bu kadar.
* Kılıçdaroğlu masaya vurdu, lider oldu mu?
Bakın Kılıçdaroğlu Türkiye, Türk siyaseti ve CHP için bir şanstır. Diktatör, asan, kesen, onu bunu yok sayan biri değil. Kılıçdaroğlu, herkesle çalışabilecek ve Türkiye’nin geleceğini dizayn etmek için uğraşan bir lider. Kendisiyle ve insanıyla barışık. En somut şeyi hanımefendi söyledi: ‘Hayatımda bir gün kavga etmedim’. Türk siyasetinin sayın kılıçdaroğlu gibi bir insana ihtiyacı var. Sayın Başbakan siyaseti o kadar gerdi ki, inanılır gibi değil. Bereket toplum sağduyulu, tolare ediyor. Her siyasi parti kendi liderine baksa, bizim sokaklarda kavga etmemiz lazım.
‘Yolumuzu ayırırız’
* Kurultay tarihi netleşti mi?
Genel başkanımız bu konuda tek yetkili. İhtiyaç duyup duymadığına kendisi karar verecek. Kararı ne olursa saygı duyarız.
* İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek’in durumu ne olacak? Yasal olarak gitmesi gerektiği söyleniyor?
İstanbul, benim için elbette çok özel. üstelik İstanbul artık sadece İstanbul’u temsil etmiyor, Türkiye’deki 81 ilin tamamını temsil ediyor. Edirne’den Ardahan’a herkesi bulabileceğiniz bir kent. Herkes o konuyla ilgili farklı yorumlar yapılıyor olabilir. Bizim İstanbul veya herhangi bir il başkanımızla ilgili özel bir tasarrufumuz söz konusu değil. Ancak elbette yeni bir çalışma anlayışını hayata geçireceğiz. Bu çalışma anlayışını uyan arkadaşlarımızla yolumuza devam edeceğiz, uyamayan arkadaşlarımızla da yolumuzu ayıracağız.
* Şu aşamada ayrılık görünmüyor yani?
Hayır.
* “Yeni CHP” tanımı eleştiri aldı. Nedir “Yeni CHP”?
Yeniden neden korkuluyor? CHP 87 yıllık bir parti, yeni olamaz. Ama dünya değişiyor, Türkiye değişiyor. CHP’de tabii ki kendisini değiştirecek, yenileyecek. 10 yıl önceki CHP ile şimdi ki aynı değil. Bir yıl sonraki CHP ile bugünkü de aynı olmayacak. Olursa yanlış olur. Ama bu, “Kırıldı, ilkelerinden vazgeçti” demek değildir. En son Sayın Kılıçdaroğlu ile hayvan pazarına gittik. Artık bire vatandaşa gitmemiz gerekiyor. İnsanlar çok mutlu oluyorlar. İşte bu “yeni” bir anlayıştır.
* Başbakan Erdoğan modeli mi?
Niye Erdoğan modeli olsun? Bunu derseniz, Türkiye’de siyaset yapmış her insana haksızlık yapmış olursunuz. Başbakan’ın partisi 8 yıllık. Bu anlayış 1980 öncesi bizim anlayışımızdır.
* 1980 öncesine geri mi dönüyorsunuz yani?
Geri dönüyor değiliz. Olması gerekeni, şimdiye kadar ötelenen, ertelenen bir yapıyı hayata geçiriyoruz. Sırasıyla Urfa’ya, Erzurum’a gideceğiz. Bu coğrafyada gitmeyeceğimiz yer kalmayacak. Erzurumlular’a, ‘Nedir kardeşim niye CHP’ye oy vermiyorsunuz?’ diye soracağız. ‘Soyuluyorsun, öteleniyorsun, yoksulluk çekiyorsun, ne oluyor? Niye AKP’ye oy veriyorsun? Anlat beni de ikna et’ diyeceğiz. Orada da çok ciddi katılımlar olacak. DSP, ANAP, DYP’de siyaset yapmış, genç kadroları partiye katmaya başladık zaten.
* Merkeze daha yakın duran bir CHP mi hedefiniz?
Biz bu coğrafyada yaşayan her insanın oyuna talibiz. Merkez sağda olsun, merkez solda olsun, ister AKP seçmeni olsun. Merkez sağdan insanlar gelince biz sağa mı kaymış olacağız? Şu anda AKP’de solcular var. AKP sola mı kaydı? “CHP’de siyaset yapmak istiyorum” diyen herkese kapımız açık. “Ben CHP’liyim” diyen her insana kapımız açık.
‘Beyazı da siyahı da bizim’
* İstanbul formülünüzü Türkiye’ye mi uygulayacaksınız?
Aynen öyle. İstanbul’da kapı kapı dolaştık. 7 oy aldığımız bir bölgeye seçimden hemen sonra gittim, bire bir insanlarla konuştum. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Aynı yerde yüzde 50’nin üzerine çıktık. AKP’nin çok güçlü olduğu yerlerde çok az oy farkla seçim kaybettik. Mesela Başakşehir’de 5 bin oyla kaybettik ki, Başbakan’ın kurduğu bir yerdir. Her kesime gitmeye kararlıyız.
* CHP, “Beyaz Türklerin Partisi” olarak anılmayacak mı artık?
Kadıköy’de Başkanvekiliyken telsizden bir anons duydum. Bir zabıta Roman vatandaşlarımızla ilgili konuşurken, ‘Esmer vatandaş’ dedi. Anonsu yapan da benden kara. Aradım, “Oğlum ayıp değil mi? Aynaya bir baksana önce” dedim. Şimdi kim siyah, kim beyaz? öyle bir şey yok. Türkiye’yi ayrıştırmayacağız. Beyazı da bizim, sarısı da bizim, siyahı da bizimdir.
70’lerdeki CHP nasıldı?
CHP, 1973 seçimlerine Bülent Ecevit liderliğinde girerken, “toprak işleyenin, su kullananın” ilkesini öne çıkardı. CHP’nin Atatürk ve İnönü’den sonra 3. Genel Başkanı olan Ecevit, AP’nin oy kaynağı olan köylüye yöneldi. Ecevit önderliğindeki CHP, 70’li yıllarda, devlet-toplum geriliminde, toplumdan yana tavır aldı, toplumsal değişimlere ve siyasi kimliklere duyarlı bir siyaset tarzı yürüttü. Vatandaş odaklı siyaset yürüten
Ecevit, yurt gezilerine ağırlık verdi. Ecevit, “Karaoğlan” lakabını da 1973’teki seçim kampanyası sırasında yaşanan bir olayla edindi. Kars’ta bulunan Ecevit’i görmek isteyen Şehzade Şahin isimli yaşlı kadın, miting alanına gelerek, “Karaoğlan nerede, Karaoğlan’ı görmek istiyorum” sözleriyle Ecevit’e ulaşmaya çalıştı. CHP, bu süreçte kitlelerle sağladığı kaynaşma neticesinde yüzde 33,3 oy alarak seçimlerden birinci parti olarak çıktı. CHP, 1977 seçimlerinden de yüzde 41.4 oy oranıyla yine birinci parti olarak çıktı.
Önceki ve Sonraki Haberler
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.