Unutmadık unutmayacağız
9 Kasım 2011 bir bayram günü. Umutlar yeni gün gibi taze, sevinçler Van Göl'ü gibi berraktı.
Erzurum Güncel- Ufuklardan yepyeni müjdeli haberler gelecekti. Van, bütün canlarıyla sarsılmış ve ağır bir yara almıştı. Ölen canlar yanında, can çekişenler, canlara bir merhem olurum diye koşturanlar vardı. Altımızdan yer kaymış, üstümüzde yıldızlar güneşler sönmüştü artık. Bayramda Vanlılar şeker yerine, acı keder topladılar. Bayramda en ince en içten acıları yaşadılar. Biz enkazlar altından “kimse yok mu” seslenişlerine cevaplar arıyorduk sabırsızlıkla. Ölümün kol gezdiği sokaklarda ölümün üstüne üstüne giden erler de vardı. Onlar bizim can ciğerlerimiz, kardeşlerimiz, eşlerimiz, çocuklarımız, yarınlarımızdı. Sarsıldı gönüller, bir daha bir daha enkazlar aldı bizi. Solan güller gibi sarardı Van. Kasımın 9’u bizim için apayrı bir tarihtir. Saatler 21.23’ü gösteriyor. Günlerden bayramdır, birinci depremden kurtulanların bayram coşkusu buruk da olsa devam ediyor. Ve bayramdı, ilk depremden sağ kurtulanların yüzünde tebessüm beliriyordu. Ağır ağır, bir ses böldü bu sevinci bu tebessümü. Gecenin karanlığı feryatlarla yankılandı. Bayramın 4.günü Bayram Oteli'nde tüm umutlar yerle bir olmuştu. Feryat, figan, haykırış, çaresizlik birbirine karıştı. Bizim için dünyanın bir ucundan gelen ve artık adını unutmayacağımız Japon Dr. Atsushi Miyazaki de diğer onlarca can gibi enkazlar altında kaldı. Miyazaki el uzattı bize, dil oldu gönlümüze, misafirdi hanemize, kardeş oldu ilimize. Bayramdı; sevinçlerimiz, umutlarımız vardı. Sevdiklerimiz, dostlarımız bu bayramda da herkes gibi neşe ile bayram kutlayacaklardı. Başkasının derdiyle dertlenirken kendi dertlerini unutan arkadaşlarımız Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir de o gün ölen insanların yasını yaşıyor, felaketi dünyaya duyurmayı amaçlıyorlardı. Onlar bize ölümün haberini verirken, bize onların ölüm haberi geldi. İşte bu enkaz dostlarımızı yuttu, bir daha geri vermedi. Sabahattin Yılmaz; gazeteci dostlarının deyişi ile “Sabo Dayı” son haberini yazdı. 'O' 30 yıllık gazetecilik hayatında bir çok ilklere imza attı. Bizim Sabahattin Yılmaz, yani bizim Sabo Dayımız, canımız ciğerimiz, neşemiz bir anda sarardı soldu. İnsan sevgisiyle dolu Sabo Dayı, Van’da uçak kazasında hem haber yaparken, hem de yaralıları yardım etmesi ile gönüllere taht kurmuştu. O bizim neşe ve ilham kaynağımızdı, bir gelecek düşü vardı, mutlu yarınlar için. Bir bayram bu kadar sensiz, bu kadar buruk, bu kadar acı kutlanır Sabo dayı. Sensizlik ne ağır yük, senden ayrı yaşamak ne kadar zormuş. Dağıtamadık umutsuzluk bulutlarını, bir daha gösteremedik güneşi. Sesin hâlâ kulaklarımızda. Bize haberin en iyisini, yani insanı yazmayı öğretiyordun. Ve bize öğrettiğin insanlık için kendini feda ettin. “Dost hasreti zor imiş. Her dem ahu zar imiş”. Cem Emir, ta uzak diyarlardan gelerek enkazların içinden bir umut buluruz diye resimler derliyorken, onun resmine şimdi bizler hasretle ve minnetle bakıyoruz. Cem kardeş, sen canların feryadını duyurmak isterken, bizim için can verdin. Cem, Van ve Vanlı seni anacak her dem. Yıldızlar uzakta olsa bile, biz ışıkları yansır ve yol göstermeye devam ederler. Artık zamanın donduğu anlardayız. Van için can feda edenleri anıyoruz. Onların yokluğu gönlümüzü en derinden yaraladı. Sizleri unutmadık unutmayacağız. Sizleri seviyoruz. Van’da her iki sarsıntı da hayatını kaybeden tüm Vanlı canları da rahmet ve minnetle anıyoruz.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.