Uyku apnesinde ölüm tehlikesi
Uzmanlar, birçok kişinin yaşam kalitesini bozan uyku apnesinin kandaki oksijenin azalması nedeniyle, zamanla uyku felci, hipertansiyon, hatta kalp krizi gibi nedenlerle ani ölümlere yol açabileceğine dikkat çekiyor.
Erzurum Güncel- Son yıllarda çok daha sık görülen ve yaşam kalitesini ciddi ölçülerde bozan uyku apnesinin diş hekimliği hizmetleri ile çözülebileceğini belirten İstanbul AydınÜniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi (Dentaydın) Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Kurtulmuş, tıkanma tipi uyku apnesinin tek çözümünün diş hekimleri tarafından hazırlanan ağız içi apareyler olduğunu söyledi.
"Uyku apnesinin çözümü diş hekimliği hizmetleri"
Uyku apnesinin üç türünün olduğunun, diş hekimliğini ilgilendiren türünün ise “obstrüktif (tıkanma)” tip uyku apnesi olduğunun altını çizen Doç. Dr. Kurtulmuş, “Aynı zamanda en sık görülen uyku apnesi tipi de tıkanma tipi uyku apnesidir. Tıkanma tipi uyku apnesi, uyku esnasında üst solunum yolunun, çoğunlukla da dil kökü bölgesinin tamamen tıkanması (obstrüksiyon) ve bu sıradaki bir solunum eforunun varlığı ile birlikte, üst solunum yolunda hava akımı geçişinin durması şeklinde meydana gelen bir hastalıktır. Bu tip uyku apnesinin tek çözümü diş hekimliği hizmetidir. Amerikan Uyku Hastalıkları Birliği’nin de onayladığı ağız içi apareyler, bu sorunun en etkili çözümüdür. Bu apareyler, dil kökü veya alt çene kemiğini öne doğru ittiren araçlardır. Bu araçlar, tıpkı bir sporcunun idman yaparak kas geliştirmesi gibi dil ve çene kaslarını güçlendirerek uyku esnasındaki tıkanmayı ortadan kaldırır” açıklamasında bulundu.
"Çoğu insan uyku apnesi olduğunu bilmiyor"
Uyku apnesinin kelime olarak “uykudaki solunumsuzluk” anlamına geldiğini hatırlatan Kurtulmuş, “Ancak uyku esnasında solunumun durmasının tüm çeşitleri uyku apnesi olarak adlandırılmaz. Belirlenen standartlara göre uyku süresinde 5 defadan fazla ve her seferinde 5 saniyeden fazla solunumun durması olayı, uyku apnesi olarak tanımlanır” diye konuştu. Uyku apnesinin sanılandan daha yaygın bir sorun olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, "Tespitlere göre her 10 kişiden 3’ünde uyku apnesi rahatsızlığı var. Ancak bir o kadar da uyku apnesi hastalığından mustarip olduğunu bilmeyen insan var. Kişi, uyku apnesi hastası olduğunu bilmediği için doktora gidip bunu teşhis ettirmiyor" ifadelerini kullandı.
Uyku apnesinin belirtileri
Uyku apnesinin en önemli belirtisinin gün içindeki uykusuzluk hali olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Hasta eğer uyku apnesi ise gün içinde sürekli uykulu bir halde olur. Gece uykusunu alamadığı için iş yerinde uyuklama eğilimi içinde olur. Özellikle öğle yemeklerinden sonra muhakkak şekerleme yapma ihtiyacı hisseder. O kadar ki, trafikte, biraz uzun süren kırmızı ışıkta beklerken bile uyuyakalan hastalarım oldu. Bir başka belirti ise hastanın hızla kilo almasıdır. Bunun sebebi ise hastanın özellikle uyku sırasında oksijensiz kalarak vücut yağlarını yakacak metabolik faaliyetlerini gerçekleştirememesidir. Uyku apnesi, yaşam kalitesini bozan bu sonuçların yanında, kandaki oksijenin azalması nedeniyle, zamanla uyku felci, hipertansiyon, hatta kalp krizi gibi nedenlerle ani ölümlere yol açabilecek bir hastalıktır. Oysa bütün bu sorunlar basit bir teşhisle halledilebilir" dedi.
"Horlayanlar uyku apnesi hastası adayı"
Uyku apnesinin teşhisi sürecinde horlama sorununa da dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, “Horlama, solunum bölgelerindeki yumuşak dokunun uyku sürecinde gevşeyerek solunum yolunu daraltması nedeniyle hava akımının hızlanması ve bundan dolayı dar bir pasajdan hızla geçen havanın; üst solunum yolunun desteksiz dokularını titreterek gürültülü sesler ortaya çıkarması olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla uyku apnesi kadar ciddi bir sorun olmasa da, dikkatle izlenmesi gereken bir durumdur. Zira kronik horlama sorunu olan kişiler, potansiyel uyku apnesi hastalarıdır Çünkü primer horlama, uyku apnesinin ilk basamağıdır. Bu tip sorunlarda yan kafa röntgeni teşhiste büyük kolaylık sağlar. Yan kafa röntgeniyle hastanın uyku apnesi mi, yoksa horlama hastası mı olduğunu çok rahatlıkla teşhis edip, ona göre tedaviye geçebiliyoruz” dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.