1. HABERLER

  2. KÜLTÜR/SANAT//MAĞAZİN

  3. Uzunyaylalı’dan ŞOK suçlama!
Uzunyaylalı’dan ŞOK suçlama!

Uzunyaylalı’dan ŞOK suçlama!

Aziziye Belediyesinin yedirip, içirip, çimdirip, yatırdığı ve Kültür bakanlığının büyük maddi destek verdiği, “Aziziye Tabyaları Nene Hatun” filminin yapımcısı şirkete şok suçlama.

A+A-

Erzurum Güncel- Efsane Kadın Nene Hatun romanın yazarı ve gazetemiz yazarlarından Talat Uzunyaylalı, bugünkü köşesini Erzurum'Da çekemi devam eden filme ve ona destek verenlere ayırdı. İşte o yazı... Kat Prodüksiyon’un ayıbı! Efsane Kadın Nene Hatun romanın yazarı sıfatıyla, Kat Prodüksiyon tarafından çekimleri devam eden “Aziziye Tabyaları Nene Hatun” konulu filmle ilgili daha önce kamuoyuna iki açıklama yapmış ve bazı kaygılarımı dile getirmiştim. Bunun üzerine Kat Prodüksiyon’un sahibi, Nene Hatun’un anonim bir şahsiyet olduğunu ve kimsenin tekelinde olmadığını belirten bir açıklama yapmış ve isim vermeden, bendenizi, “çıkar elde etmek peşinde olan birisi”(!) olarak tanımlamıştı. Ben; bir dönem filmi yapılacağı için hata yapılmasın, bu filmin tarih ve sanat danışmanı kimdir? diye sormuştum o açıklamalarda. Bunun üzerine aynı şahıs, apar topar, Prof. Dr. Enver Konukçu Hocaya koşmuş ve Hocayı filminin tarih danışmanı ilan etmişti. Enver Hoca dostumuzdur; arada merhaba ederiz, film bitmek üzere, bugüne kadar kendisine filmin senarsoysu gitmediği gibi, bir şey de danışılmış değil. Yine uyarılarımda, bu filme destek olanlar senaryoyu istesinler; bu filimde ne çekiliyor, ne anlatılıyor, senaryonun kaynağı nedir, görsünler, bilsinler. Elimizde Efsane Kadın Nene Hatun romanıyla birlikte güzel bir öykü var artık, bunun zayi olmasına göz yumulmasın, yapılacaksa, nitelikli bir Nene Hatun filmi yapılsın, demiştim. Yapımcı filmini çekiyor, fakat ortada bir senaryo gözükmüyordu. Ne basın mensubu arkadaşlar ne de bilim çevreleri bu filmin senaryosunu görmemişti. Geçen hafta bir sohbet ortamında konu yine gündeme getirildi. Yürütülen projeyle benim ve yazdığım romanın bir ilgisi olup olmadığı soruldu. Benimle kimsenin görüşmediğini, romandan istifade edip etmediklerini de henüz bilmediğimi söyledim. ‘Ben okudum, senaryo bende var,’ dedi bir arkadaşımız ve bazı bilgiler verdi: Efsane Kadın Nene Hatun romanında yer alan öykü senaryoda kullanılmış meğer. Nene Hatun’un yaşam öyküsü ve 93 Harbi anlatımı romandaki kurguya dayandırılmış. Nene Hatun, çocukları, kocası, kaynatası, akrabaları, köy imamı, köydeki bazı komşuları, göçten sonraki şehirdeki olayların anlatımında kullanılan karakterler, diyaloglar, sahneler, çeşitli mekânlar ya aynen alınmış ya da isimler ve olay yerleri değiştirilerek senaryoda kullanılmış. İnanmak istemedim. Efsane Kadın Nene Hatun romanın yazarı Erzurum’da yaşıyor; Nene Hatun filmi de şu anda Erzurum’da çekiliyor. Eserden istifade etsinler, bunun için yazarından izin almasınlar, olacak iş mi bu? Hem bunu niçin yapsınlar ki? Bir kere etik değil, nezakete uyan bir yanı yok, ayrıca yasal olarak da suç. Arkadaşımın söylediği hakikatse ortada bir intihal vardı. Yaptığımız açıklamalardan dolayı bizi projede gözükerek çıkar elde etmeye çalışan biri diye anan yapımcı, başkasının malını alsın, kullansın, bir de kabadayılık etsin! Pes doğrusu! Gazete haberlerine göre, bu proje için 3 milyon TL bütçe kullanılsın, tecrübeli, saçlı başlı adamların yönetimindeki Kat Prodüksiyon böyle bir şeye tenezzül etsin! Yapmazlar dedim, arkadaşıma. ‘Vallahi bal gibi yapmışlar! Senaryo arabamda, getireyim sen kendin oku ve kendin karar ver o zaman,’ diye son noktayı koydu bizimki. Getirdi. Oturup birlikte okuduk. Senaryoda Nene Hatun karakteri ve onun etrafındaki 93 Harbiyle ilgili olaylar anlatılırken tamamen Efsane Kadın Nene Hatun romanından istifade edilmişti. Mesela Nalbant İbrahim (Nalbant Ahmet); Sıhhiye Fatih Çavuş (Sıhhiye Osman Çavuş vb. olmuştu). Romanda yer alan daha birçok karakter ya doğrudan ya da isimleri değiştirilerek kullanılmıştı. Yabancı doktorların adları, köy imamı, Ermeni oduncu gibi karakterlerin isimleri ise aynen korunmuştu. Romanda anlatılan olaylar da ya aynen ya da ufak tefek değişikliklerle senaryodaki yerini almıştı. Mesela; Nene Hatun, romanda, kız çocuğunu bostan tarlasında doğurur, senaryoda harman yerinde. Hemen bütün karakterler ve karakterlerin yaşadığı olaylar senaryoya romandan adapte edilmişti. Kat Prodüksiyon’un sahipleri sanırım hala şunu anlamıyor veya anlamak istemiyor: Anonim olan Nene Hatun ismidir; Efsane Kadın Nene Hatun romanı 93 Harbi olaylarını kullanarak yazılmış bir kurgudur; yani orijinaldir. Romandaki kurgu; karakterler, olay akışı, diyaloglar, bir başka yerde yoktur. Nene Hatun ve çevresindeki isimleri ve olayları romanın dışında başka bir kaynakta bulamazsınız. Kat Prodüksiyon yetkililerinin bu gerçeği bilmedikleri anlaşılıyor. Sonuçta şaşırdım ve üzüldüm. Sanatçı diye kendilerini takdim eden insanların bu davranışı nasıl izah edilebilir? Bir insanın kapısının önündeki arabasını çalmakla eserini çalmak arasında ne fark var? Arkadaşlar minareyi çalmasına çalmış ama ürettikleri kılıf kabahatlerini örtmeye yetmeyecek gözüküyor. Bu pilav çok su kaldırır. Senarist Avni Kütükoğlu’nun ve yapımcının işleri zor. Senaryonun çıktısını alıp, Efsane Kadın Nene Hatun romanıyla birlikte avukatıma teslim ettim. Gereği neyse, yapılacak. Bir başka uyarı: Okuduğum senaryonun dönem anlatımıyla, yani 93 Harbi’yle ilgili, ayrıca o zamanki Erzurum ve kırsal yaşantıyla ve Ermenilerle ilgili gerçeklerle bağdaşmayan anlatımlar ve kurgular da yer alıyor. Azizeye Belediyesi ve bazı kuruluşların, bütün bu uyarılarıma rağmen, bu duruma ve bu insanların yaptıkları intihale sesiz kalmaları ise, ayrıca oldukça manidardır. Senaryoda kayak sporuyla uğraşan üniversiteli bir öğrencinin yaşam öyküsüyle Nene Hatun’un yaşam öyküsü paralel bir kurguyla anlatılıyor. Senaryoda üzerinde Aziziye Belediyesi yazan otobüslerin Ilıca kaplıcalarının önünden kalkma sahnesi ya da Palandöken’de 2011’de derece yapan genç kızın öyküsünün gösterilmesi yapılan yanlışları ve kabahatleri mazur göstermeye yetebilir mi? İşittiğime göre, yapımcı, yanına oyuncuları da alıp maddi destek için, şimdilerde, Ankara’larda, ‘gerçek dadaşları!’ aramaya devam ediyormuş. Ancak; atalarımız, ‘niyet hayır, akıbet hayır!’ diye uyarmışlar. Umarım bu işin akıbeti yapımcı ve destekçileri için hayır olur.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.