"Verem sayısı her yıl yüzde 4-5 oranında azalmakta"
"Türkiye'de verem hasta sayısı her yıl yüzde 4-5 oranında azalmaktadır.
Erzurum Güncel- 2017 yılında verem hasta sayısı 12 bin 46'ydı. Dünyada ortalama verem görülme sıklığı yüz binde 135 iken, bu rakam Türkiye'de yüz binde 14'tür" dedi.
İstanbul Verem Savaşı Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Kılıçaslan, 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü'ne ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında "verem" ya da "ince hastalık" olarak bilinen tüberkülozun "mycobacterium tuberculosis" etkeni tarafından oluşan bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirtti.
Kılıçaslan, tüberkülozun en çok akciğerlerde meydana geldiğini fakat bunun dışında başta lenf bezleri olmak üzere böbrekler, idrar yolları, kadın üreme organları, beyin, kemikler gibi bütün organları etkileyebileceğine dikkati çekti.
Veremin, öksürük, ateş, terleme, zayıflama, iştahsızlık ve terleme gibi belirtilerle ortaya çıktığını aktaran Kılıçaslan, "Verem, insandan insana bulaşan bir hastalıktır. Esas olarak solunum yolu ile bulaşır. Bunun dışında kaynatılmamış sütle de bulaşabilir. Tedavi olmayan, bulaşıcı bir verem hastasıyla uzun saatler havasız bir ortamda birlikte olmak veremin bulaşmasına neden olan en önemli faktördür. Verem, aşırı yorgunluk,alkol, sigara, şeker hastalığı gibi bağışıklık sistemimizin bozulmasına neden durumlarda da ortaya çıkabilmektedir." diye konuştu.
Veremin tanısının öncelikli olarak klinik olarak şüphelenilen bir hastada akciğer grafisi ve balgam muayenesi ile konulduğunu belirten Kılıçaslan, verem hastalığının tedavisinin ilaçla yapıldığı ve 6-9 ay sürdüğünü, dirençli tüberküloz hastalarının tedavisinin ise yaklaşık 24 ay devam ettiğini kaydetti.
Hastalığın tedavisinde dikkat edilecek en önemli şeyin ilaçların eksiksiz ve düzenli olarak hekimlerin belirttiği sürede içilmesi olduğunu vurgulayan Kılıçaslan, "Verem tedavi edilmediği zaman öldürücü olabilir. Ancak ilaçlarını düzenli ve tam olarak kullanan hastaların tamamına yakını iyileşir." dedi.
"Türkiye'de verem görülme sıklığı yüz binde 14'tür"
Prof. Dr. Kılıçaslan, dünyada ve Türkiye'deki verem hastalarının sayısal verilerine ilişkin şu bilgileri paylaştı: "Türkiye'de verem hasta sayısı her yıl yüzde 4-5 oranında azalmaktadır. 2017 yılında verem hasta sayısı 12 bin 46'ydı. Dünyada ortalama verem görülme sıklığı yüz binde 135 iken, bu rakam Türkiye'de yüz binde 14'tür. Batı Avrupa'da yüz binde 10'nun altında, Amerika'da yüz binde 3 civarındadır." Türkiye'nin Dünya SağlıkÖrgütü'nün (DSÖ) önerdiği, Ulusal Tüberküloz Kontrol Programı'na sahip olduğuna işaret eden Kılıçaslan, bu programın sivil toplum örgütleriyle beraber başarıyla yürütüldüğünü, hastalara biyopsikososyal yaklaşım çerçevesinde, ücretsiz tanı ve tedavi hizmetlerinin verildiği anlattı.
Kılıçaslan, ayrıca Ocak 2018'den itibaren ihtiyacı olan verem hastalara düzenli nakdi yardım yapıldığına dikkati çekerek, Türkiye'nin bu uygulamasının DSÖ tarafından iyi uygulama örneği ilan edildiğini belirtti.
"2-3 hafta süren öksürüğü olan vatandaşlarımız hekime başvurmalıdır"
İstanbul Verem Savaş Derneği'nin kentteki 10 verem savaş dispanserini Sağlık Bakanlığı ile birlikte işlettiğini aktaran Kılıçaslan, dispanser çalışanlarına ve verem hastalarına yönelik eğitimler, laboratuvar hizmetleri, İstanbul'da ihtiyacı olan verem hastalarına ve Türkiye'de ihtiyacı olan dirençli verem hastalarına nakdi yardımlar yaptıklarını anlattı.
2 yılda bir yapılan Türkiye Tüberküloz Kongresi'nin derneğin desteğiyle düzenlendiğini ifade eden Kılıçaslan, tüberküloz konusunda çalışan bilim insanlarına araştırma için mali destek sağladıklarını ve uluslararası kongrelere Türkiye'den bilim insanlarının katılımını desteklediklerini söyledi.
Prof. Dr. Kılıçaslan, tüberkülozdan korunmak için vatandaşlara şu önerilerde bulundu: "2-3 hafta süren öksürüğü olan vatandaşlarımız hekime başvurmalıdır. Dispanser, hekim ve hemşirelerinin önerilerine mutlaka uymalıdır. Yeni doğan bebeklerimize mutlaka BCG aşısı yaptırılmalıdır. Ayrıca verem hastalarının yakınları, mutlaka dispansere giderek sağlık kontrolü yaptırmaları gerekmektedir." Düzensiz göçmenlerin tüberküloz konusunda yeni sorunlar oluşturduğuna dikkati çeken Kılıçaslan, bu hastaların tanı ve tedavisi için de kamu ve sivil toplum örgütleri olarak çalışmalarını sürdürdüklerini sözlerine ekledi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.