Yeni merkezler kuruluyor!
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 2012 yılında da ruh sağlığına yönelik hizmetlere ağırılık vereceklerini belirterek, Türkiye'de yaklaşık 200-300 bin kişiye Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezi kuracaklarını, Çocuk İzlem Merkezlerini yaygınlaştıracaklarını ve Obez
Erzurum Güncel- Bakan Akdağ, bakanlığının 2012 yılında hayata geçirilecek uygulamalarını anlattı.
Soru: Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri ile ilgili bazı düzenlemeler yapılacaktı, 2012'de bu konuyu kapsayan neler yapılacak?
Bakan Akdağ: Doğrusu biz, bundan 3 sene öncesine kadar Türkiye'de 21 merkezde 100-200 yataklı çok modern küçük psikiyatri hastaneleri yaparak, ülkede 8 bölgeye yığılan psikiyatrik hasta yükünü biraz daha dağıtacaktık. Her bölgeye insanlar çok kolay ulaşsın, çok modern bir hastane olsun... Daha sonra dünyanın gidişatı ve Dünya Sağlık örgütünün de bu husustaki tavsiyelerini de gözönüne alarak, bu fikrimizden vazgeçtik. Bunun yerine Toplum Temelli Ruh Sağlık Merkezi dediğimiz bir modeli benimsemiş durumdayız. İlk örneklerine Bolu'da başladık. Daha sonra hızla yaygınlaştırıyoruz. 2011 ve 2012'de Türkiye'de yaklaşık 200-300 bin kişiye Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezi kuracağız. Bu nasıl bir şey?
Bir psikiyatrik hasta yatması gerektiğinde normal bir hastanede yatacak. Böyle, yüzlerce hatta Bakırköy'de olduğu gibi binleri aşkın hastanın yattığı hastane fikrinden vazgeçiyoruz. çünkü araştırmalar şunu göstermiş ki, en mükemmel hastaneler de yapsanız, personelinizi en mükemmel biçimde de eğitseniz, bu hastanelerde personel davranışı bir süre sonra değişmeye başlıyor, olumsuza doğru değişiyor. Ne kadar eğitim yaparsanız yapın, bu psikolojik ortamı kıramıyorsunuz. Dolayısıyla, normal hastanelerde uygun güvenlikli psikiyatri klinikleri oluşturarak, çok kalabalık olmayan kliniklerde psikiyatri hastalarını çok kısa süre yatıracağız. Ondan sonra bu hastaları, Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezleri alacak. Hastanın rehabilitasyonunu yapacak, sürekli olarak takibini yapacak, ilacını kullanıp kullanmadığını takip edecek.
-''Psikiyatrik hastaların önemli bölümü, iyi tedavi edilmeyen şizofrenik hastalar''-
Toplumda sürekli hastalanan, toplumun ailenin başına sürekli olarak bir sosyal yük oluşturan psikiyatrik hastaların önemli bölümü, iyi tedavi edilmeyen şizofrenik hastalar ya da çok ağır depresyon hastaları. Bu kişilerin, tedavileri düzenli yapıldığında sosyal uyumları kolaylaşıyor. Tedavileri düzenli yapılmadığında ise toplumdan tamamen kopuyor ve ailenin üzerine sürekli yük oluyorlar ya da bu kişileri götürüp bir akıl ruh sağlığı hastanesine kapatmak gerekir gibi bir düşünce oluşuyor. Halbuki yakın takip edilirse bu kişilerin büyük bir çoğunluğunun, toplumla barışık yaşamaları mümkün. Burada da bir kültürü değiştirmiş olacağız. çok iyi örnekler, birçok şehrimizde başladı. 2012'de bunu süratle yaygınlaştıracağız.
Bu kişiler, ihtiyaçları oldukları ölçüde gündüz rehabilitasyon merkezlerine gelecekler, ihtiyaçları olduğu sıklıkta. Burada hem tedavileri takip edilecek hem de rehabilite edilecekler ve akşam da evlerine dönecekler. Bunların içinde, aileleri olmayan hastalar varsa, orada da yine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız ile irtibat halinde olacağız, onlara bu bakanlığın sahip çıkmasını sağlayacağız.
-''çocuk İzlem Merkezleri'' yaygınlaştırılacak-
2012'de ikinci olarak çocuk İzlem Merkezlerini yaygınlaştıracağız. Bunun ilkini 2011'de Ankara'da kurduk.
Bu merkezin öyle herkes tarafından bilinir olmasını istemiyoruz. Sonuçta bilinir, ama çok ortaya yere çıkarmıyoruz. Basını da götürmedik. çok mükemmel bir merkez kurduk. Hakikaten, bundan dolayı ben çok mutluyum. Bize, diğer bakanlıklar ve kuruluşlar da büyük katkı verdi. Başta Adalet ve Milli Eğitim bakanlıkları olmak üzere İçişleri Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ciddi katkılar verdi.
Sistem, şöyle çalışıyor. Ankara ilinde eğitimler verdik, hem sağlık çalışanlarına hem öğretmenlere hem de polislere. Herhangi bir çocuk, bir cinsel istismara maruz kalmışsa, şöyle yapılıyordu biliyorsunuz ki, hala birçok yerde böyle yapılıyor maalesef... çocuk, bir karakola götürülüyor, ifadesi alınıyor, savcıya götürülüyor ifadesi alınıyor, adli tıpa götürülüyor ifadesi alınıyor, mahkemeye çıkartılıyor ifadesi alınıyor, adli tıpa götürülüyor oradan rapor alınıyor. Bir felaket senaryosu yani... Zaten ruhen yıpranmış olan yavrumuz, daha da yıpranıyor. Bu, çocuk İzlem Merkezleri ise şöyle çalışıyor. Bu eğitim almış kişiler, böyle bir vaka ile karşılaştığında doğrudan çocuk izlem Merkezine bu yavrumuzun ulaşmasını sağlıyor. Hiç konuşmadan, herhangi bir ifade falan almak yok. çocuk İzlem Merkezine gittiğinde orada 24 saat 365 gün iyi yetişmiş ve eğitim almış psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları nöbette oluyor. Onlar, yavrumuzu karşılıyorlar. Yaşına uygun, farklı bekleme odalarımız var. Küçük çocuklar için farklı, ergen için farklı özellikte. Bu kişileri, odaya alıyorlar. Daha sonra, fiziksel muayenesi yapılıyor, sonra ifadesinin alınması aşamasında özel odalarımız var. Bunlar, aynalı odalar, dışarıdan içerisi görülüyor, içeriden dışarısı görülmüyor. Bir sosyal hizmet uzmanı ve psikolog çocuğumuz alarak orada oturuyorlar. çocuk, savcıyı, polisi, avukatı hiç kimseyi görmüyor. Onlar dışarıdan görüyor ve konuşmaları da duyuyorlar. Savcının sorduğu soruları psikolog, kulaklığından duyuyor ve çocuğun yaşına ve ruhsal durumuna göre tercüme ederek çocuğa soruyor. Aldığı cevaplarla ifade kayda alınıyor. Savcılarımız da 24 saat nöbetçi. Bu yüzden Adalet Bakanlığına ve Ankara Başsavcılığına teşekkür ediyorum, bize iyi bir uyum gösterdi. İşler orada bitiyor. çocuk iyi durumdaysa evine gönderiliyor, iyi durumda değilse birkaç gün orada misafir ediliyor. Fakat ruhsal durumunun takip edilmesi gerekiyor. Şİmdi, o aşamayı geliştirmeye çalışıyoruz, Sosyal Politikalar Bakanlığı ile birlikte. Bunu, Türkiye'de 29 merkeze yaygınlaştıracağız.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.